"O şimdi ne yapıyor şu anda, şimdi, şimdi? Evde mi, sokakta mı, çalışıyor mu, uzanmış mı, ayakta mı? Kolunu kaldırmış olabilir, - hey gülüm, beyaz, kalın bileğini nasıl da çırçıplak eder bu hareketi!.. - O şimdi ne yapıyor, şu anda, şimdi, şimdi? Belki dizinde bir kedi yavrusu var, okşuyor. Belki de yürüyordur, adımını atmak üzredir, - her kara günümde onu bana tıpış tıpış getiren sevgili, canımın içi ayaklar!.. - Ve ne düşünüyor beni mi? Yoksa ne bileyim fasulyanın neden bir türlü pişmediğini mi? Yahut, insanların çoğunun neden böyle bedbaht olduğunu mu? O şimdi ne düşünüyor, şu anda, şimdi, şimdi?.."
Reklam
Yani öyle ciddiye alacaksın ki yaşamayı, yetmişinde bile, mesela zeytin dikeceksin, hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil, ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için,
Akrep gibisin kardeşim, korkak bir karanlık içindesin akrep gibi. Serçe gibisin kardeşim, serçenin telaşı içindesin. Midye gibisin kardeşim, midye gibi kapalı, rahat. Ve sönmüş bir yanardağ ağzı gibi korkunçsun, kardeşim. Bir değil,      beş değil,         yüz milyonlarlasın maalesef. Koyun gibisin kardeşim, gocuklu celep kaldırınca sapasını sürüye katılıverirsin hemen ve adeta mağrur, koşarsın salhaneye. Dünyanın en tuhaf mahlukusun yani, hani şu derya içre olup               deryayı bilmiyen balıktan da tuhaf. Ve bu dünyada, bu zulüm               senin sayende. Ve açsak, yorgunsak, alkan içindeysek eğer ve hala şarabımızı vermek için üzüm gibi eziliyorsak                kabahat senin, -demeğe de dilim varmıyor ama - kabahatın çoğu senin, canım kardeşim!
Sayfa 58 - DÜNYANIN EN TUHAF MAHLUKUKitabı okudu
Çocuklar öldürülmesin, Şeker de yiyebilsinler.
Aya gidelim dedin de yok mu dedik gülüm 😎☕️
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.