Melek Mısra Ergök

Melek Mısra Ergök
@deduivelwand
Türk Dili ve Edebiyatı
9 okur puanı
Şubat 2020 tarihinde katıldı
Hiç tükürük hücresinden söz edildiğini işittiniz mi? Bir halkın dünyanın en büyük halkı olduğunu kanıtlamak için son zamanlarda icat ettiği hücreden? Tutuklunun içinde ayakta durduğu ama hiç kımıldayamadığı daracık bir dört duvar. Onu çimentodan kozasına sımsıkı kapatan sağlam kapı çenesinin hizasında durmaktadır. Bu durumda adamın ancak yüzü görülür ve gelip geçen her gardiyan bu yüze ağız dolusu tükürük atar. Hücrede sıkışıp kalan tutuklu, gözlerini kapamasına izin varsa da yüzünü silemez. Alın size azizim, bir insan icadı. Bu küçük şaheser için Tanrı’ya ihtiyacı olmadı insanların.
Reklam
531 syf.
·
Puan vermedi
·
248 günde okudu
Meyhane
MeyhaneEmile Zola
8.1/10 · 3.770 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Sahi, Orta Çağ’da boğuntu hücresi adı verilen o zindan hücresini bilmezsiniz. Genellikle insan ömür boyu unutuluyordu orada. Bu hücre şaşılacak boyutta ayrılıyordu ötekilerden. Bir insanın ayakta duramayacağı kadar alçak, yatamayacağı kadar da dardı. Engelli bir durum almak, köşegen biçiminde yaşamak gerekiyordu orada; uyku bir düşüş, uyanıklık bir çömelmeydi.
Pazartesi ya da Salı
Pazartesi ya da SalıVirginia Woolf
7.1/10 · 439 okunma
Reklam
Ben, bu muazzam madde okyanusunda varlığının farkına varma yetisi bahşedilmiş alelade bir su damlasından başka bir şey değilim.
Sayfa 24 - kırmızıkediKitabı okudu
İyi ki acı çektim ve cehennemi gördüm, bütün cehennemleri olmasa da.
Sayfa 209 - kırmızıkediKitabı okudu
531 syf.
·
Puan vermedi
·
248 günde okudu
Yine Zola ve yine Fransa… O kokuşmuş sokaklardaki yaşamı anlatıyor. Henüz ortalarındayım kitabın. Kahramanların azar azar ama çokça olan o düşüşleri başlıyor…
Meyhane
MeyhaneEmile Zola · İletişim Yayıncılık · 20183,770 okunma
Kadıköy’den Bostancı’ya akar ya da Taksim’den Şişli’ye ayak ayak yürürseniz dikkatli olun. Bir ağacın altında kıpırdamadan duran bir gölge varsa o, belki benim.
Sayfa 14 - sel
Ve ben,ben de fazlalıktım. İyi ki hissetmiyordum bunu, daha çok anlıyordum. Ama içim rahat değildi,hissetmekten korkuyordum. (Hala korkuyorum, şimdi, beni ardından yakalayıp bir deprem dalgası gibi havaya kaldırmasından korkuyorum.) şu gereksiz varoluşlardan hiç olmazsa birini ortadan kaldırmak için canıma kıymayı düşünür gibi oluyordum. Ama ölümüm bile fazlalık olacaktı. Cesedim de şu güleç bahçenin dibinde, Çınar ağaçlarının arasında, şu çakıl taşlarının üzerinde, kanım da fazla olacak; en sonunda temizlenmiş, kabuğu çıkarılmış, dişler gibi temiz ak pak kemiklerim de fazlalık olarak kalacaktı. Her zaman için fazlalıktım ben.
68 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.