Kendinden olanların arasına girdi fakat...
Voltaire, öğrencilik yıllarında bir edebiyat dersindeyken sınıfa bir eşek girer. Öğrenciler, eşeği döverek sınıftan çıkarmaya çalışırken, edebiyat hocası bu durumu fırsat bilip herkesin eşekle ilgili bir kompozisyon yazmasını ister. Voltaire, kağıda yalnızca İncil'den bir ayet yazar ve sınıfın en yüksek notunu alır. Voltaire'nin kağıda yazdığı ayet şöyledir: " O kendinden olanların arasına girdi fakat kendinden olanlar onu kabul etmedi."
İbn Sînâ'ya göre, insan nefsinin ana unsurları akıl ve kalptir. O, iki tip akıl olduğunu düşünür: (1) Pratik akıl (akl-ı âmile): icra eden akıl. Günlük hayatın pratik yönleriyle ilgilenen; tefrik, tahlil ve ayrıntılara dikkat etme, akıl yürütme gibi işlevleri üstlenen akıl. (2) Soyut ya da evrensel akıl (akl-ι âlime): zihnin kuramsal ve soyut yeteneği. Bütünlüğü kavrama, dini arzular, estetik değerler, psikolojik ve felsefî mülahazalar, bu aklın işlevleridir. Daha yüksek bir düzlemde ise, insan zihninin yaratıcı ifadeleri, manevi ve mistik dışavurumlar, soyut aklın göstergeleridir.
Reklam
408 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
12 günde okudu
Daha çok ufak yaşta okunabilecek bir kitap diye yorumlansa da, çocuk eğitimi,insan psikolojisi,zorluklarla mücadele,sevgi,azim gibi oldukça önemli alt metinlere sahip ,oldukça etkileyici bir kitap. Yazılmasının üzerinden neredeyse bir asır geçmesine rağmen değişmeyen evrensel değerler beni çok etkiledi. Büyü bozulmasın diye filmini izlemeden okudum kitabı.Yogun okumalara ara vermek ve dinlenmek için keyifle okunabilecek bir kitap.
Yeşilin Kızı Anne
Yeşilin Kızı AnneL. M. Montgomery · Ephesus Yayınları · 202015,4bin okunma
Cesaret, Risk Alabilme Becerisidir
Bir ilke ve değer olması bakımından takdire layık bulunan cesaretin, yerinde ve zamanında kullanılması, fonksiyonu açısından önemlidir.
Duyguların Değerlere Yansıma Şekilleri
Soyut ya da somut bütün değerlerin hayata geçirilmesinde insanı motive edecek olan şey, inandığının gereğini en güzel şekilde yapmaktır.
KIYAMET DÖNEMİNE GİRDİK...( Bu kıyamet insanın içinde şu an gerçekleşiyor; içimizdeki doğada güneş batıdan doğuyor, öze sadık tek bir canlı bile kalmadı , artık normların değişmesi gereken evre... Gerceklik bu yokoluştan sonra çıkacak eski yok olacak yeni normlarda insanlık tekrar gelişecek. Yeni cennet ve cehennemlerini yani yeni tanrılarını yaratacak) Tarihsel olarak, bize dışarıdan sunulan (politik, eko­nomik, dinsel, vb.) değer dizgelerinin başarısız, yetersiz olduğu­nun kanıtlandığı bir geçiş döneminde yaşıyoruz. Artık hiçbir şey uğruna can vermeye değmiyor. İnsan ise buna gereksinim duyu­yor, ancak bundan yoksun kalmış durumda. Sürekli olarak bu­nun peşinde ve tehlikeli bir şekilde, iyi ya da kötü her türlü umu­dun üzerine atılmaya hazır bir şekilde bekliyor. Bu hastalığın umarı ise çok açık: İnanabileceğimiz, “inanılması ve sadık olun­ması” öğütlendiği için değil,doğru olduğu için inanabileceğimiz ve kendimizi adayabileceğimiz (uğruna ölmek isteyeceğimiz), geçerliliği olan, gerçek bir insani değerler dizgesine gereksinim duyuyoruz. Deneysel temellere dayanan böylesi bir Weltanscha­ uung (dünya görüşü-görüsü -çn.), en azından kuramsal açıdan, artık gerçek bir olasılık olarak karşımızda duruyor.
Reklam
698 öğeden 531 ile 540 arasındakiler gösteriliyor.