Gazel kelimesinin asıl anlamı; aşktan bahsetmek, kadınlarla aşıkane konuşmak, onlarla bu tarzda dostluk ve sohbette bulunmaktır. Edebiyat terimi olarak, ilk beyti kendi içinde, diğer beyitlerin ikinci mısraları ilk beyitle kafiyeli olmak üzere genellikle beş ile dokuz beyit arasında yazılan nazım biçimidir.
Arap edebiyatında müstakil bir nazım biçimi olarak bulunmayan gazel, İran edebiyatında şekillenmiş ve Türk edebiyatına da İran edebiyatından geçmiştir. Gazelin 13.yy da Türk edebiyatına İran'dan geçtiği kabul edilir. Molla Cami, Örfi-i Şirazi, Sa'ib-i Tebrizi Anadolu sahasındaki şairler üzerinde etkili olan isimlerdir.
Şeyyad Hamza, Hoca Dehhani gibi isimler dini-tasavvufi olsun veya olmasın gazel Türk edebiyatında geliştiren şairlerdir. 14. yy da kendine has üslubuyla Kadı Burhaneddin ve Hurufi inancını şiirlerinde işleyen Nesimi gazelin ilk döneminde akla gelen şairlerdendir.
Bir kadehle bizni sâki gamdan âzâd eyledi
Şâd olsun gönlü anın gönlümü şâd eyledi
(İçki dağıtıcı bizi bir kadehle üzüntüden kurtardı
Onun da gönlü şen olsun gönlümü sevindirdi)
-Hoca Dehhani
Bunca demdir dertli dil beyhûde feryâd eyledi
Yârin ismin her seher vaktinde evrâd eyledi
Bezdi âlem çünkü gönlüm âhı müzdâd eyledi
Bir kadehle bizi sâkî gamdan âzâd eyledi
Şâd olsun gönlü onun gönlümü şâd eyledi
Her taraf âzâde gamdan şimdi pür-âhenk cihan
Raks eder devrâna uymuş neşvesinden cism ü can
Goncalardan andelîbden gizli sır olmuş ayan
Bende idi bunca yıldır kaddine serv-i revan
Doğru kulluk ettiğinden böyle âzâd eyledi
Kimden öğrendin acep sen var mı nâzın mektebi
Döndürürsün gönlü gül sahnında bir bülbül gibi
Hem gülün meftûnu gönlüm hem de hârın tâlibi
Husrev-i hûbân eden sen dil-ber-i şîrin-lebi
Bî-sütûn-ı aşk içinde beni Ferhâd eyledi
..........
..........