Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.27
Cheshire Cat
Cheshire Cat
@demirk
Lütfen Mesaj Atmayın!!!
1033 okur puanı
Ekim 2018 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
Okuma Hedefleri
Türkler Bilim Kurgu Yazarsa
Bu kitabın okunma sayısı neden bu kadar az?
Ben bu kadını neden bu kadar geç tanıdım?
Kafamda deli sorular.
Ayşe Acar'ı Sinan Canan' ın youtube kanalı sayesinde tanıdım ve efsane merak ettim iyi ki merak etmişim diyorum.
Programı merak edenler için youtu.be/ujQMppSKGkA izleyin izletin
Gelelim fasulyenin faydalarına
Bir Türk Bilim Kurgu romanı yazabilir mi?
Cevabı kitap çok güzel veriyor, hem de nasıl yazar. Uzun süredir bu kadar soluksuz bir kitap okumamıştım. Şimdi neden 6 günde okudun o zaman derseniz vakit yok ne yapabilirim.
Kitap şimdilik 3 ciltten oluşuyor. 4. kitap bildiğim kadarıyla yolda ondan sonra devam eder mi bir fikrim yok.
Kitaba gelirsek gelecek tarihte 3. bölüme ayrılmış bir dünyanın içindeyiz. 3 bölümde farklı kriterlerde insan, yapay zeka ve humaclar ayrı yada birlikte hayatlarını devam ettiriyorlar. (Ayrıntı vermeyeceğim merak edip kitabı okuyun)
Bunun dışında kendinizi Afganistan'da ve İstanbul'da ve bazı peygamberlerin hayatlarının içinde bulabiliyorsunuz. Böyle olması kitabı daha merakla okunacak hale getirmiş.
Diğer ciltlerini daha okumadığım için yorum yapamıyorum ama diğerlerinin de sıkılmadan okunacağına eminim. Ayşe Acar'ın dilini ve kurgusunu gerçekten çok beğendim. Kendisini tanıdığım için de pişman olmadığım kişilerden. Uzun zamandır alıntı yada inceleme yazmıyorum. Sırf 1 kişi bile olsa ilgisini çekip okusun diye uğraşıyorum o yüzden bence okuyun :)
(Çok ayrıntı anlatmadım çünkü hem çok vaktim yok maalesef hem de yazmaya yazmaya zorlandım affola)
İNCELEMEYİ OKUMASANIZ BİLE KİTABI OKUYUN!!!!
Bildiğiniz gibi 
Saklı Seçilmişler kitabında gıda ile ilgili nasıl kandırıldığımızı okuduk, bununla ilgili bol bol konuştuk, düşündük. Yiyecek tüketmek zorunda olduğumuz için elimizden hiçbir şey gelmedi. Kandırıldığımızı bile bile bu gıdaları tüketmek zorundayız.
Ancak bu kitapta bahsedilen ilaç konusunda
Öncelikle bu kitabı korkunç bir mahalle baskısı uygulayarak bana okutan https://1000kitap.com/Nordavind teşekkür ederek başlayayım. İyi ki kitabı bana aldırıp sürekli oku oku diyerek beynimi yemiş. Geç bile kalmışım okumak için.
Kitabı okumadan önce sitede incelediğimde okuma sayısın çok fazla olduğunu düşünmüştüm, itiraf edeyim hayal
Okur Takip Önerileri
Bazı adamların kafasını severim. Onur Ünlü'de onlardan biri. Çektiği filmler ayrı, yazdıkları ayrıdır benim için.
O yüzden kitabı hemen alıp okumak istedim.
Kitap bitince yorumum ne mi oldu? Koca bir hiç.
İntikam hikayesi denilen kitapta, alınan intikam 2 sayfayla anlatılmış. 260 sayfasında intikamın nedenini anlamamışız gibi yüzlerce kez
Siyasi Değişimi Halktan Dinlemek
Ekim 1917'de komünist ihtilâli ile Lenin başkanlığında Komünistler ülkenin başına geçer.
1987'de Gorbaçov görevi devr alır. Bu 2 tarih arasında bir çok savaş ve antlaşma vardır.
Gorbaçov 1987'de glasnost (açıklık) ve perestroika ( yeniden yapılanma) politikası başlatır.
1991 yılında Gorbaçov' a karşı 3 günlük darbe yapılır ancak halk darbeye karşı
Kahramanız Nicholai Hel yarı Rus, yarı Alman, Şanghay doğumlu, Japon kültürüyle yetişmiş. Zaten kitabı merak etmemiz için en büyük etken. Buraya kadar her şey olağan, bundan sonra sizin kararınızla kitap 2 çeşite ayrılıyor.
1.si keyifli zaman geçirmek için okuyacağınız bir kitap
(Benim daha önce okuduğum gibi)
2.si kitapta anlatıların farkında
Kemal Tahir' in basılan ilk ve tek öykü kitabıdır.
1941 yılında ilk defa Tan gazetesinde yayınlanır ve bu haberi Nazım Hikmet hapishanede yatmakta olan Kemal Tahir' e mektupla ulaştırır.
Nazım Hikmet mektuplarından birinde
" Tan'da çıkan Göl İnsanları hızını aldı. Kitap halinde de basılacak herhalde ki sütunları böyle uzun dizmişler. Dehşetli seviniyorum. Senden o kadar defa dinlediğim adeta birçok satırlarını başlarken sonunu getirecek kadar hatırladığım ilk hikayeyi yine büyük bir lezzetle, iştiha ile ve gururla okuyorum" der.
Kitap ancak 1955 yılında yayımlanabilmiştir. Hemde sadece 4 öykü halinde.
1969 yılında yapılan üçüncü baskıya 4 öykü daha eklenmiştir. (Elinizde 69 yılı öncesi baskısı varsa 4 öykü eksiktir.)
Bunlar ve daha ayrıntısı eleştirel basımda önsöz olarak anlatılmış.
Özellikle ilk dört öykü Kemal Tahir'in diğer kitaplarının temeli gibi geldi bana. İlk yazılan öyküler olmasına rağmen kalemini bulmuş ve nasıl devam edeceğini biliyormuş Kemal Tahir. Son yazdığı kitaba kadar o sadelik ve yalınlık gelişmiş fakat hiç değişmemiş.
Kitaptaki öyküler köy hayatı ve köylülerin birbirleriyle etkileşimleri, duygularını anlatıyor. İlk dört öyküde Türk filmi havası o kadar ağır, karakterler o kadar tanıdık ki kitabın içinde hissediyorsunuz. Malesef eklenen 4 öykü için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Belki de hiç eklenmemesi gerekirdi. Belki de ilk 4 öykü o kadar iyiydi ki diğer 4 öyküde o havayı bulamadım. Çünkü diğer kitaplarından ve öykülerinden çok farklı geldi.
Ne olursa olsun Kemal Tahir'i okumak büyük keyif. :)
Korku Filmimi Bu Kitabın Yanında Hiç Kalır.
Bir kısmınızın Soner Yalçın' ı sevmediğini tahmin ediyorum. (Aslında tahmin etmiyorum biliyorum.) Tabi ki sevmek zorunda değilsiniz ancak kitabın içindeki veriler ve anlatılanlar o kadar korkunç ki okurken yazarın kim olduğunu düşünmeyeceksiniz bile.
Kitabı 1.basım almama rağmen kitaplığımda bu kadar uzun süre bekletmem ayrı, kitabı soluksuz okumam ayrı bir konu. Eminim sizde soluksuz okuyacaksınız.
Yaşadığımız dünyanın kısa özeti gibi. Kullandığımız her ürünün (yiyecek,içecek,ilaç,kozmetik hatta hayvan yemlerine kadar) bize ulaşana kadar geçirdikleri.
Osmanlıdan günümüze kadar geçen sürede tarım, gıda, içki ve eğitim tarihi konuya çok uygun şekilde anlatılmış.
Ne alaka demeyin okuyun anlarsınız.
Birçok bölümde tekrara bağlamış diyebilirsiniz ancak bana göre gerekli tekrarlar olduğu için sıkılmadım doğrusu.
Hadi bunları anlattı peki nereye bağladı demeyin...
İşte asıl mesela burada başlıyor desem yanlış olmaz.
Ortadan isimleri kaldırsanız distopik bir roman olacak özellikle son kısmı. Kötü tarafı gerçek olması. Bir plan uygulayanlar ve kuklalar.
"Büyük planlar yıllar önce yapıldı ve uygulamaya koyuldu."
Yok ben gerçekleri öğrenmeden yaşamak istiyorum derseniz saygı duyarım tercih sizin.
Eğer sebepsiz yere kendinizi mutsuz hissediyorsanız, kitabı okuyun; En azından gerçek bir sebebiniz olsun.
Alakasız karakterler bir araya nasıl gelir?
Kitap ne anlatıyor derseniz ilk aklıma gelen bu soru olurdu. Hikayeyi 3 kişinin ağzından dinlerken başlarda bir hangisi anlatıyor acaba desenizde bu çok uzun sürmüyor. İlgisiz olayları ve karakterleri birbirine baglayıp tek olay haline getirmesi ve bunu çok doğal yapması kitabı daha eğlenceli hale getirmiş.
Hikâye absürt ve çok eğlenceli. Karakterler sayı olarak fazla olsada hepsi çok iyi oturmuş ve kafanızda hemen canlanan tipler.
Yazım dili basit, zorlanmadan okuyup yalayıp yutacağınız bir roman.
Tabiki yazarlar farklıdır ama bir Murat Menteş, bir Alper Canıgüz sevenlerdenseniz kaçırmayın okuyun derim.
Kişisel gelişim kitaplarının şunu yapın böyle mutlu olursunuz, şöyle yaparsanız her şeyin üstesinden gelirsiniz diye anlatılanlarını sevmiyorum açıkçası. Zaten gerçekçi de gelmiyor bana. Ama merak edip okumaktan geri kalmıyorum.
Okuduğum bu kitap eski zaman büyüklerin öğütlerini verdiği gibi hikayelerle anlatıyor anlatmak istediğini.
Siz ne kadarını almak isterseniz o kadarı size kalıyor. Ben sadece keyifli zaman geçireyim derseniz kitabı okurken bu mümkün oluyor.
Birçok hikayeyi bilsem bile okurken keyif aldım ben. Evet kitap eski popüler değil basımı hala var mı onu da bilmiyorum ama sonuçta arkadaşlar ve sahaflar var.
( Ben arkadaşımdan ödünç aldım.)
Hikayelerde şükretmeyi bol bol hatırlatıyor mesela.
"Yaşadığımız sürece her yeni gün hediyedir."
Ama bence kitabın ana cümlesi
"Hayat senin bakışınla anlam kazanır, ya sadece bir noktayı görürsün, hayatın akıp gider sen farkına varmazsın. Ya da görebileceğin tüm güzelliklerin tam ortasında hayatı yaşarsın, akıp giden zamanın anlam kazanır. Hayatın anlamı senin bakışlarında gizlidir."
Hayata güzel bakmanız dileğiyle.
İyi okumalar.
1988 yılında Nobel ödülü kazanan ilk ve tek Müslüman ve Arap yazardır Necib Mahfuz.
Kitap bir sokağın sakinlerinin hayatlarının anlatımıdır. Yazar o kadar akıcı bir dille anlatır ki karakterleri ve sokağı sizde o sokağın içindeymiş gibi hissedersiniz.
Okurken karakterler çok bizden geldi bana. Sanki hepsi çok tanıdık gibi. Aslında olaylar bile öyle tanıdık.
Yazım dili çok akıcı olduğu için hiç zorlanmadan okunup içine girebileceğiniz bir kitap. Ben yazarın diğer kitaplarını da merak etmedim değil.
Bu yazarı benimle tanıştıran ve kitabı bana hediye eden https://1000kitap.com/tababetiruhiye çok teşekkür ederim. Sanırım sayende daha çok yazar tanıyacağım.
Bence doğuya ilgi duyup, doğu hikayelerini seviyorsanız okuyun derim.
Şimdiden iyi okumalar.
Aslında Mahmud Derviş' i okumak için önce Mahmud Derviş' i tanımak gerektiğini düşünüyorum.
1941’de Filistin sahilindeki Akka şehrinin Berve köyünde doğdu. Henüz yedi yaşındayken işgal edilen köyünü ailesiyle birlikte terk edip pek çok Filistinli gibi Güney Lübnan’a mülteci olarak yerleşti.
Savaşın durgunlaştığı bir dönemde ailesiyle birlikte ülkesine dönen Derviş, doğduğu köyün yok edildiğini görünce, Filistin’in kuzeyinde bir başka köye yerleşmek zorunda kalan aileye, “ülkeye kaçak yollarla girdikleri” gerekçesiyle ikamet belgesi verilmedi; Derviş, bu kez kendi ülkesinde mülteci durumuna düştü.
Ardından yine ailesiyle Hayfa’ya yerleşen Derviş, burada lise eğitimini tamamladı. El-İttihad adlı gazetede çalışmaya başladıktan kısa süre sonra tutuklandı. Ve düşünceleri ve yazdıkları için bir çok kez cezaevine konuldu.
1973’te Beyrut’a yerleşen şair, şehrin İsrail askerleri tarafından işgal edilişine, en yakın dostlarının öldürülüşüne ve Sabra ve Şatila katliamı gibi büyük insanlık suçlarına tanık oldu.
Filistin ulusal kimliğinin kurucu figürleri arasında yer alan Mahmud Derviş 2008’de Ramallah’ta yaşama veda etti.
Tabi şiirleri okumak için sadece Mahmud Derviş' i tanımak yetmiyor. Filistini ve o bölgede yaşanılan olayları bilmek şiirlerinde ne anlattığını anlamak acısından önemli olduğunu düşünüyorum.
Çünkü şiirleri buram buram acı, bırakıp gitmek zorunda kalmanın hüznünü taşıyor.
Çok şiir okudum sizler gibi ama Mahmud Dervişi çok sevdim ben. Her mısrada durup düşünmek için çaba harcattı bana.
Biraz bilginiz varsa hiç düşünmeden okuyun derim yoksa inanın çok şey kaçıracaksınız.
Bertolt Brecht' in ismini duyduğumda bir arkadaşıma okuyup okumadığını ve nasıl olduğunu sorduğumda şaşkın bir şekilde " sen Brecht nasıl okumazsın" diyerek elime tutuşturduğu kitaptır.
Kötü mü yaptı tabi ki hayır çok da iyi yaptı. Brecht' i tanımak çok hoşuma gitti.
Brecht' in sadece kitapları değil tiyatroda da ne kadar ünlü olduğunu öğrenmiş oldum.
Kitaba gelirsek Julius Caesar' ın ölümünden 20 yıl sonra Caesar' ın hayatını yazmak isteyen bir araştırmacının, Caesar' ın sekreteri ve kölesi olan Rarus' un günlüklerine ulaşma çabasıyla başlıyor.
Daha sonra Rarus' un günlüklerini okuyoruz.
Kitap Tarihi-Roman olmasına rağmen günümüzde geçiyormuş tadı taşıyor. Zaten işin siyasi boyutuna baktığımızda o günden bugüne pek bir şeyin değişmediğini görüyoruz.
Kitapta günlük okumamıza rağmen hızlı ve akıcı bir şekilde devam ediyor.
Okumak tabi ki size kalmış ama tarih ve siyaseti severseniz es geçmemeniz gereken kitaplardan biridir kanımca.
Tarihi sevmiyorsanız hemen alın okuyun...
Seviyorsanız da alın okuyun...
Mitolojiden günümüze hemen hemen her şeyi kısa kısa anlatmayı başarmış, sizi sıkmadan ilerleyen bir kitap.
Hoş bir süre sonra doymayıp bunu yazmamış diyorsunuz (yada ben öyle dedim) ama kitap genel anlamda size bir çok şeyi anlatıyor.
Tek sorun bir çok konuda yanlı bakması diye düşünüyorum.
Yakın tarihte Filistin olayını çok kısa kesmesi, Hıristiyanlıkla ilgili çok fazla yazması gibi. Kitapta tabiki çok eksik var zaten olmasa ansiklopedi olurdu.
Ancak yinede anlatım şekli ve içinde anlatılan bir dünya olay kitabın kesinlikle okunması için büyük bir neden.
Hep Murat Menteş' in kitabı dedik ve ayıp ettik çünkü Hakan Karataş' a çok ayıp ettik. Süper bir birliktelik olmuş. 1.cildin sonu dediğine göre devamı gelecek ve bu beni çok mutlu etti. Kitabı gerçekten anlatmak çok zor hem keyifli hemde alıntılar cenneti gibi. Utanmasam bütün kitabı paylaşabilirimdi burada. Murat Menteş' i daha önce okuyup sevmenize gerek yok. Bence çok geç kalmadan okuyun, hatta başucunuzda dursun açın bir sayfa bir cümle okuyup kapatın.
Şimdiden iyi okumalar.
Biraz sabır...
Katil kim sorusu kitabın sonuna kadar bir soru işareti olarak sizi zorlayabilir.
Eğer hayal gücünüz iyiyse ve okuduğunuzu kafanızda canlandırıyorsanız bazı kısımlar sizi zorlayabilir beni zorladığı gibi.
Grange kitabını yorumlamak zordur okuyan bilir. Nefessiz okuyacağınız bölüm çok fazla ancak bazı yerlerde sıkıldığınızı hissedebilirsiniz. Merak etmeyin o kısımlar sadece sizin nefes almanızı sağlayan kısımlarmış meğer.
Sonu beklediğiniz gibi bitmeyecek tam tersine hiç ummadığınız yerden vuracak yine sizi.
Vaktiniz varsa tek solukta okuyabileceğiniz bir kitap.
Kemal Tahir' e haksızlık yapıldığını düşünürüm hep. Yeni nesil Yaşar Kemal' i bilse de çok azı okumuştur Kemal Tahir' i . Kemal Tahirin bu kitabı tabiki bir Devlet Ana kitabı değil ama yine kitabın o kadar içine giriyorsunuz ki hiç yabancılık çekmeden kitap bitip gidiyor. Yazar kitabın ilk bölümünde 15 yaşını yeni bitirmiş Mustafanın aşık olduğu kızın başkasıyla evlenmesini, Mustafanın aşk acısının ve Yamörenden ayrılma kararını anlatıyor. Tabi bunları anlatırken bütün köy halkını da öğrenmiş oluyorsunuz. İkinci bölümde ise Mustafa iş bulmak için gurbet dediği Ankaraya varır köydeki arkadaşları ve düşman bellediği Hasanla. Burada iş bulma hayata tutunma kaygısı anlatır ve bunların arasında sevdiği kızı unutmuştur Mustafa. Tabi yazar her şeyi bu kadar basit anlatmaz. Mustafanın insan olduğunu, ona yapılan haksızlıkları, onun arkadaşlarına yaptığı haksızlıkları, üzüntüleri, sevinçleri, dünya üzerinde bir yere gelme kaygısını her zamanki gibi çok güzel anlatır Kemal Tahir. Eğer hiç Kemal Tahir okumadıysanız şiveler ilk etapta zorlasa da sonrası su gibi akıp gider.
Okumak için o kıymetli zamanınızı harcamayın derim. Herhalde uzun zamandır bu kadar saçma ve gereksiz bir kitap görmedim. İlk kitaptan sonra gerçek bir aydınlanma beklerken karakterin dahada saçmaladığını görmek ayrı, birde yazar bir şey anlattıysa eğer küfürlerin içinde onları aramak ayrı bir işkenceydi. İlk defa bir kitaba para verdiğim ve o kitabı okumak için zamanımı harcadığım için gerçekten çok pişmanım. Çok ağır olacak belki ama harcanan kağıda yazık be kardeşim.
Murat Menteş' ın en sevdiğim kitabı oldu sanırım. Yazım diline alışkın olduğum için hiç zorlanmadan okumam bir yana kitapta yaptığı bir çok eleştiriye saygı duydum diyebilirim. Kitabın yeni basımı olmaması çok üzücü. Ben şanslı olan kesimim kitabı bulabildim. Bence herkesin okuması gereken modern hayatımızı sorgulamamızı sağlayan bir kitap. Tabi herkesin okuması için kitabın tekrar basılması ve basım için biraz cesur bir yayın evine ihtiyaç var gibi geliyor bana.
Bir İskender Pala klasiği diyemeyeceğim bir kitap. İskender Pala Karun Anarşist kitabında değiştirdiği tarzını ilerleterek devam etmiş bu kitapta. Kesinlikle sıkılmadan okuduğum ve olayın akışının içinde çok şey ögrendigim bir kitap. İçinde fazla bilgi barındırmasına rağmen bu bilgileri okuyucuya aktarırken hiç zorlanmadığı belli yazarın. İskender Pala'yı hiç okumamış olabilirsiniz. Ama bu kitap okunmaya değer.
