Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Deniz Barış Akdağ

İlyada elimizdeki ilk metinlerden biridir; bu metindeki metafor kullanımı insanla hayvan arasındaki yakınlığı,metaforun kaynağının da bu yakınlık olduğunu gösterir.Homeros bir askerin savaş alanında ölümünü ardından bir atın ölümünü betimler. Homeros'un gözünde her iki ölüm de aynı saydamlıktadır, birinde öbürüne göre bir değişiklik yoktur.
Sayfa 27 - DeliDoluKitabı okudu
Reklam
Londra Hayvanat Bahçesi Rehberi'ne göre, 1867 yılında, Great Vance adıyla bilinen bir müzikhol sanatçısı 'Walking in the zoo is the OK think to do' adlı bir şarkı söylemiş, böylece "zoo" sözcüğü gündelik dile girmiş. Londra Hayvanat Bahçesi de "Jumbo" sözcüğünü İngilizceye sokmuş. Jumbo 1865- 1882 yılları arasında hayvanat bahçesinde yaşamış olan Afrika'dan gelme devasa bir filmiş. Kraliçe Victoria'nın da büyük ilgi gösterdiği bu fil son günlerini ünlü Barnum sirkinin bir yıldızı olarak geçirmiş ve adı, devasa boyuttaki şeylerin tanımı olarak ölümsüzleşmiş.
Sayfa 43 - DeliDoluKitabı okudu
136 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
1 saatte okudu
Hayvanlara Niçin Bakarız?
Hayvanlara Niçin Bakarız?John Berger
7.3/10 · 113 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Bir zamanlar topluluk yaşamının ayrılmaz bir parçası olan tiyatro, şimdi ya sadece bir eğlence aracından ibaret yada istediğimiz gibi yaşamadığımız, yaşayamadığımız, yaşama şansına sahip olmadığımız hayatlarımızın yerini tutan bir arındırıcı. Aynı şey şiir için de geçerli. Bir zamanlar gündelik yaşantımızın ve sohbetlerimizin son derece önemli bir parçası olan şiir şimdilerde öylesine marjinal hale geldi ki, şiir yazan, okuyan ya da dinleyen kişileri mumla arıyor insan.
Sayfa 169 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Nestle işçileri, UNICEF ve WHO raporlarına göre yalnız Üçüncü Dünya'da her yıl bir milyonu aşkın çocuğu dolaylı olarak ölüme götüren anne sütü benzeri mamullere karşı hiçbir zaman greve gitmemişlerdir, hatta basında bir bildiri bile yayınlamamışlardır. Balıkçı gemilerinde çalışanların hiçbiri, avlanma yüzünden balıkların tüketilmesine ve balinaların öldürülmesine karşı çıkmamıştır. Günlük üretimi sağlayanlar - işveren ve işçiler- bu konularda hiçbir zaman muhalafet etmemişlerdir. Çatışma noktaları, temel ilke olması gereken dünya ve insanların mutluluğu değil, özel çıkarlarıyla ilgilidir.
Sayfa 137 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Nietzsche'nin bir kitabını, Van Gogh'un bir tablosunu ya da Dostoyevski'nin sara nöbetlerinin inceliklerini saatlerce tartışabildiğimiz halde, bir deliyle çok kısa bir süre birlikte kaldığımızda dahi son derece tedirgin oluruz. Bir an bile yeter. Beklenmedik şeylerden korkarız. Delilerin, beklenmedik şeyler yapmaları beklenir. Bizler ise, beklenmedik şeyler karşısında ne yapacağımızı bilemeyiz. Tüm mesleki, toplumsal ve cinsel ilişkilerimizde, her şeyi önceden bilmek ve denetlemekten hoşlanırız.
Sayfa 51 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Öte yandan, hükümetler de asıl haberlerini, diplomatları ve gizli servisleri aracılığıyla elde ederler. "Gerçek" haberlerin medya aracılığıyla bize ulaşması aylar, yıllar sürer. Bunların hiç ulaşmadığı da olur. Örneğin, İngilizlerin, Japonların gizli şifresini çözerek Pearl Harbor'a yapılacak baskını önceden öğrendiklerini, ama bu bilgiyi, ABD'yi 2.Dünya Savaşı'na girmeye zorlamak için kasten gizli tuttuklarını, kamuoyu olarak bizim öğrenmemiz kırk yılı aşkın bir süre aldı.
Sayfa 94 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Bugün dünya üzerinde neredeyse 7 milyar Sapiens yaşıyor. Tüm bu insanları büyük bir kantara çıkarırsanız ağırlıkları 300 milyon ton eder. Tüm evcilleştirilmiş çiftlik hayvanlarının (inekler, domuzlar, koyunlar ve tavuklar) ağırlıklarıysa 700 milyon ton edecektir. Buna karşılık yaşayan tüm vahşi hayvanların (kirpilerden penguenlere, fillerden balinalara) ağırlığıysa 100 milyon tondan azdır. Çocuk kitaplarımız, posterlerimiz, televizyon ekranlarımız hala kurtlar, şempanzeler ve zürafalarla doludur, ama gerçek dünyada bunlardan çok az kalmış durumdadır. Şu anda dünyada yaklaşık 80 bin zürafaya karşılık 1,5 milyar inek var; aynı şekilde 200 bin kurda karşılık 400 milyon evcil köpek; 250 bin şempanzeye karşılıksa milyarlarca insan var. İnsanlık gerçekten dünyayı ele geçirmiş durumdadır.
Sayfa 345 - Kolektif KitapKitabı okudu
1831'de Kraliyet Donanması HMS Beagle adlı gemiyi Güney Amerika, Falkland Adaları ve Galapagos Adaları'nın kıyılarının haritasını çıkarması için yolladı. Donanma bir savaş durumunda daha hazırlıklı olmak için bu bilgilere ihtiyaç duyuyordu. Geminin kaptanı amatör bir bilim insanıydı ve yolda karşılaşabilecekleri jeolojik oluşumları incelemesi için gemiye bir de jeolog çağırdı. Pek çok uzman kaptanın jeolog önerisini geri çevirince, o da Cambridge Üniversitesi'nden yeni mezun olmuş 22 yaşındaki Charles Darwin'e teklif götürdü. Darwin Anglikan papazı olmak üzere eğitim görmüştü ama İncil'den ziyade jeolojiye ve doğa bilimlerine ilgi duyuyordu. Bu fırsata balıklama atladı, gerisini de biliyoruz zaten.
Sayfa 283 - Kolektif KitapKitabı okudu
Reklam
Romalılar MS 83'te İskoçya'yı işgal ettiğinde, Kaledonya kabilelerinin çok ciddi bir direnişiyle karşılaştılar ve buna tüm ülkeyi yakıp yıkarak cevap verdiler. Romalıların barış girişimlerine karşı şef Calgacus, Romalıları "dünyanın kabadayıları" diye adlandırarak ve "Yağmalamak, kesip biçmek ve çalmak için kurdukları şeye imparatorluk diyerek yalan söylüyorlar, sonra ortalığı çöle çevirip bunun adına da barış diyorlar." diyerek cevap vermişti.
Sayfa 197 - Kolektif KitapKitabı okudu
İmparatorluk seçkinleri fetih ganimetlerini sadece kaleler yapmaya ve ordular beslemeye değil, felsefeye, sanata, hukuka ve sosyal yardımlara yatırırlardı. İnsanlığın kültürel mirasının büyük bölümü fethedilmiş toplulukların sömürülmesi sayesinde ortaya çıkmıştır. Roma emperyalizminin getirdiği kar ve refah Cidero, Seneca, Saint Augustine'e düşünmek ve yazmak için gerekli lüksü ve zamanı sağlamıştı.
Sayfa 197 - Kolektif KitapKitabı okudu
MS 48'de İmparator Claudius Senato'ya pek çok Galyalı soyluyu kabul etti. Bir konuşmasında, "Kültür, gelenekler ve evlilik bağları bizi birbirimize kaynaştırdı." demişti. Burnu büyük senatörler, Roma'nın siyasi sisteminin tam merkezine bu eski düşmanlarının buyur edilmesini protesto ettiler. Claudius da onlara rahatsız edici bir gerçeği hatırlattı: Pek çok senatör aileleri, zamanında Roma'ya karşı savaşmış ve sonradan Roma vatandaşlığı kazanmış İtalyan kabilelerinden geliyordu. İmparator, kendi ailesinin de Sabinlerden geldiğini söyledi.
Sayfa 204 - Kolektif KitapKitabı okudu
Romalıların uzun süre boyunca hoşgörü göstermeyi reddettiği tek tanrı Hristiyanların tanrısıydı. Roma İmparatorluğu Hıristiyanlardan inançlarını ve ritüellerini bırakmalarını istemedi ama İmparatorluğun ilahiliğine saygı duymalarını bekledi, bunu siyasi sadakat meselesi olarak görülüyordu.
Sayfa 217 - Kolektif KitapKitabı okudu
3.022 öğeden 2.986 ile 3.000 arasındakiler gösteriliyor.