Bu topraklarda veya ötelerde, kimliğini korumak adına mücadele veren tüm kadınlara, tüm halklara selam ederek başlamak istedim; çünkü ben en çok kızına Gülo adını koyan, Gülizar’ın hikâyesini anlatan klamı gözyaşları içinde okuyup ‘O zulüm görmüş, mücadele etmiş kadındır’ diyen Dengbej Gazin gibilere dair umut taşıyorum.
Gülizar’ın Kara Düğünü:
Nerden çıktın karşıma böyle Sitare
Efsaneler dökülüyor gülüşlerinde
Kirpiklerin yüreğime batıyor
Telaşlı bir kalabalığın ortasında
Ayaküstü konuşuyoruz
Nedimin nigehban nergisleri gibi
Üstümüzde bütün nazarlar
Çok utanıyorum Sitare
Ey gökyüzü, geceyle güneş, yıldızların ötesi,
Sevda beni derin derin, ince ince dağlıyor.
Gözlerimden yüreğime zehirler aktı sanki
Tenim içimde canım tutuştu, her zerreme ateş yağdı.
Bakışındı gülüşündü ölüm...
Kızın var mı senin? Yahut bir baban, kardeşin Ya da çok yakın bir arkadaşın var mı? Hiç biri yok değil mi? Varsa eğer hepsi suçlu bu yangında. Sen elinde ateş, otele giderken, oteldekilerinde bir kızı olduğunu düşündün mü? Metin Altıok'u yakmaya çalışırken Zeynep adında bir kızı olduğunu biliyor muydun? Öyle ki Altıok'un tek telaşı kızını
Seher vakti habersizce girdi gara ekspres
kar içindeydi
ben paltomun yakasını kaldırmış perondaydım
peronda benden başka da kimseler yoktu
durdu önümde yataklı vagonun pencerelerinden biri
perdesi aralıktı
genç bir kadın uyuyordu alacakaranlıkta alt ranzada
saçları saman sarısı kirpikleri mavi
kırmızı dolgun dudaklarıysa şımarık ve somurtkandı
üst
Bu elementin insanları uyanık, hızlı hareket eden ve görme duyusuna en hızlı tepki veren insanlardır. Ateş tipleri genel olarak yoğun, odaklanmış ve organizedirler. Son derece bireysel ve harekete geçme eğiliminde ve düzeni seven insanlardır. Eğer elementleri Katı ise (altı), o zaman tüketici ve uzlaşmaz olurlar. Genellikle soğuk ve ilgisiz görünürler ve sık sık da yalnız olurlar ama eğer sayı Esnek ise (üç), o zaman inanılmaz bir sosyallikle kozalarından çıkıverirler. Hayvanları, sanatı, müziği, mimariyi ve düzeni severler. Sessiz ve çekingen olan bu insanlar, genellikle derin birer düşünürdürler. Bu insanlarda bir volkana karşı dikkatli olun -her zaman aktiftir- özellikle de elementleri Katı ise (altı).
"Uz kavmine kinin derin" dedi.
"Topunu kinimin derinliğinde boğabilirim hocam."
"Etme bre Abdurrahman Bey! Kin insanoğlunun göz bağıdır, bağlar gözünü, kör kör yürütür. Ya ateş olur yakar, ya kuyu olur boğar, ya batak olur yutar."
Aziz Mahmud Hüdâyî Hazretleri’nin “tasarruf”uyla ilgili yaşanmış bir hâdise de şöyledir:
Yıl 1975. Öğle namazına yakın bir vakitte Hazret-i Pîr’in türbesi önüne nûr yüzlü, buğday tenli ve tıknaz boylu bir genç gelmişti. O an tesâdüfen Azîz Mahmûd Hüdâyî Câmii’nin imâmına rastladı ve:
“–Efendim! Ben Azîz Mahmûd Hüdâyî’yi görmeye geldim!