Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Derya Sevim

Derya Sevim
@deryassevim
Martı Yayınları / Editör
Tekirdağ
675 okur puanı
Haziran 2018 tarihinde katıldı
Bana bakan yüzü tanıyordum. Gri mavi gözlerini, altın kahve saçlarını, dolgun dudaklarını, çıkık elmacık kemiklerini tanıyordum. Hafif kavisli yeni kulaklarını, güce uyarlanmış uzuvlarını, insani kusurları gizleyen belli belirsiz ölümsüzlük pırıltısını tanıyordum. Yüzünden akan sahteliği, umutsuzluğu, çürümüşlüğü tanıyordum. Hançeri kaldırırken elim titremedi. Kemikli omzunu sıkıca tutup karşımdaki iğrenç yüze baktım - kendi yüzüme. Ve üvez hançeri tam kalbime sapladım.
Reklam
“Cedric’i hatırlayın. Gün gelir de doğru olanla kolay olan arasında seçim yapmanız gerekirse eğer, iyi kalpli, yardımsever ve cesur bir çocuğa, sırf Lord Voldemort’un yoluna çıktığı için neler olduğunı hatırlayın. Cedric Diggory’yi hatırlayın.”
Sayfa 651Kitabı okudu
“Harry…” diye fısıldadı Cedric’in hayali, “bedenimi de geri götür, olur mu? Bedenimi annemle babama geri götür…”
Sayfa 601Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Sıska adam kazanın içinden çıktı, gözlerini Harry’e dikmişti… Harry de üç yıldır kâbuslarına giren yüze baktı. Bir kurukafadan da beyaz bir ten; iri iri açılmış, öfkeli kırmızı gözler; delik niyetine iki ince yarığı bulunan, bir yılanınki gibi yassı bir burun… Lord Voldemort hayata dönmüştü…
Sayfa 579Kitabı okudu
Harry karanlıkta yatağının tentesine bakarak, Voldemort’du, diye düşündü, her şey Voldemort’da düğümleniyordu… Bütün aileleri parçalayan, bütün hayatları mahveden oydu…
Sayfa 548Kitabı okudu
Reklam
“Dobby nasıl?” dedi Harry. “Özgürlükle arası iyi mi?” “Ah, efendim,” dedi Winky, başını iki yana sallayarak, “ah, efendim, ben saygısızlık etmek istemiyor, efendim, ama ben emin değil Dobby’yi kurtarınca ona iyilik ettiğinizden efendim.” “Neden?” dedi Harry şaşırarak. “Nesi var?” “Özgürlük Dobby’nin aklını başından aldı, efendim,” dedi Winky üzgün üzgün. “Haddi olmayan fikirler, efendim. Başka iş bulamıyor, efendim.” “Niye?” dedi Harry. Winky sesini yarım perde alçattı ve fısıldayarak, “İş için ödeme istiyor, efendim,” dedi.
“Hadi giy şunları, Archie, iyi bir adamsın sen… Böyle dolaşamazsın, zaten kapıdaki Muggle şüphelenmeye-“ İhtiyar büyücü inatla, “Ben bunu bir Muggle dükkânından aldım,” dedi. “Muggle’lar bunları giyiyor.” Bakanlık sihirbazı, “Bunları Muggle kadınları giyiyor, Archie, erkekleri değil, onlar bunları giyiyor,” deyip ince çizgili pantolonunu ötekinin gözünün önünde salladı. İhtiyar Archie incinmiş bir şekilde, “Ben onu giymem,” dedi. “Mahrem yerimde sağlıklı bir esinti olmasından hoşlanıyorum, sağol.”
“Merlin’in sakalı,” dedi Amos Diggory, gözleri faltaşı gibi açılarak. “Harry mi? Harry Potter mı?” “Ee- evet,” dedi Harry. Harry tanıştığı insanların ona merakla bakmalarına alışkındı, gözlerinin hemen alnındaki şimşek biçimindeki yaraya kaymasına da alışkındı, ama yine de her seferinde rahatsız oluyordu. “Ced senden bahsetti tabii,” dedi Amos Diggory. “Geçen sene sana karşı oynadığını anlattı… Ona söyledim, dedim ki- Ced bu torunlarına anlatacağın bir şey… Harry Potter’ı yendin!”
“Anlamıyorsun!” diye sızlandı Pettigrew. “Beni öldürürdü, Sirius!” “O HALDE ÖLSEYDİN!” diye kükredi Black. “DOSTLARINA İHANET EDECEĞİNE ÖLSEYDİN, BİZ SENİN İÇİN BUNU YAPARDIK!”
Sayfa 342Kitabı okudu
“Sihirli sözler şunlar,” dedi Lupin, boğazını temizledi. “Expecto patronum!” “Expecto patronum,” diye tekrarladı Harry alçak sesle, “expecto patronum.”
Sayfa 220Kitabı okudu
Reklam
Hagrid bir an suskun kaldı, gözlerini çayına dikti. Sonra alçak sesle, “Şahgaga’yı bıraksam gitse dedim…” dedi. “Uçsun gitsin diye uğraştım… Ama bir Hipogrif’e saklanması gerektiğini nasıl anlatırsın? Hem ben - ben yasaya karşı gelmeye korkuyorum…” Onlara baktı, yine yüzünden aşağı yaşlar süzüldü. “Bir daha Azkaban’a gitmek istemiyorum, asla.”
Sayfa 205Kitabı okudu
Portre deliğinden ve ortak salondan geçen kızlarla oğlanlar ayrılıp kendi yatakhane merdivenlerinden çıktılar. Harry’nin döne döne yükselen merdivenleri çıkarken tek düşündüğü şey, buraya döndüğüne ne kadar memnun olduğuydu. İçinde beş tane dört direkli karyola bulunan, bildik, daire biçimindeki yatakhanelerine vardılar ve etrafa bakan Harry, sonunda evinde olduğunu hissetti.
Üzerlerine yoğun bir soğuk çöktü. Harry göğsünün sıkışıp kaldığını hissetti. Soğuk, derisinden de daha derinlere indi. Göğsünün içindeydi, kalbinin içinde…
Karanlık tavana kaşlarını çatarak baktı. Kendi başının çaresine bakamaz mı sanıyorlardı? Lord Voldemort’dan üç kere kurtulmuştu, hepten işe yaramaz biri değildi… Durup dururken, Magnolia Crescent’la gölgelerin içinde gördüğü yaratığın resmi gözünün önüne geldi. Ecel kapıya dayandığında yapabilecekleriniz… “Öldürülmeyeceğim,” dedi Harry yüksek sesle. “Hah şöyle, güzelim,” dedi aynası uykulu bir sesle.
Harry yeniden yatağına gitti ve kendisi için yaptığı Hogwarts’a dönene kadar kaç gün kaldığını gösteren çizelgede bir günü daha karalamak için uzandı. Sonra gözlüğünü çıkarıp, gözleri açık, yüzü üç doğum kartına dönük, yatağa uzandı. Ne kadar sıra dışı olursa olsun, Harry Potter o anda herkesin hissettiklerini hissediyordu: Ömründe ilk kez, o gün doğum günü olduğu için mutluydu.
246 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.