Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ali Ercan ŞAHİN

Düşündüm, taşındım. Aklıma zavallı kitaplarım geldi. Dört paket halinde sahaflara götürdük Erol'la. Altmış liralık kitabı on beşe verdik. Sonra otuz lira da Edip'ten borç aldım. Şair Edip Cansever, çok iyi arkadaş.
Reklam
hangi sokaktaydı ilk sevgili ve hâlâ sürüp gider mi ilk öpüşmenin esrikliği?
Mutluluğun milyonları, mutsuzluğun milyarları vardır.
Sayfa 157 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Başında kavak yelleri esmek
Deyimde geçen "kavak" kelimesinin kavak ağacıyla bir ilgisi yoktur. İstanbul'un kuzeyinde iki semt vardır: Anadolu Kavağı ve Rumeli Kavağı. Bu iki semt Karadeniz ile Boğaz arasında bir geçiş noktasında olduğu için çok rüzgar alır. Deyimdeki kavak yelleri ifadesi de bu Kavaklar'dan gelmektedir.
Trenden indiğimde sabah, gecenin renkleri ölmemiş daha. Bütün yalnızlığımlayım.
Reklam
Edebiyat başka hayatları deneme fırsatıdır. Denemeye, denenmeye değer.
"Zevkler ve renkler tartışılmaz." bütün zevksizlerin atasözüdür.
Aşşağılık bir herif Necati Cumalı. O heriften nefret ediyorum. Gerçekten aşağılık bir tip. Tıpkı Fazıl Hüsnü Dağlarca'dan nefret ettiğim gibi. Kötülük gördüm ben bu insanlardan.
Sayfa 411Kitabı okudu
Tanrım Tanrım Tanrım. Sen var mısın, yok musun bilmiyorum. Ben varım ve acı içindeyim. İnsanlığımdan utanıyorum.
Sayfa 195Kitabı okudu
Yatmalıyım. Yarın sabah yeni bir kitaba, yeni bir dünyaya başlayacağım.
Reklam
"Öngün" bir kız adıymış, Arife yerine geçiyormuş. Çok doğru bir karşılık. İnsan adlarının bu kadar yalın, bu kadar Türkçe olmasını çok isterdim.
Gülten'i andım da birden şöyle düşündüm: Cinselliğin girmediği aşk, uçup gidiyor. Onu öpmedim bile. O aşkın uçup yok oluşu da bu yüzden olsa gerek.
Ve ölüm gelip çattı. Parmaklarının ucuna basa basa, göçmen bir kuş gibi gürültü yapmadan, o ağır, ciddi ve acısız, tatlı ölüm geldi, bir sonbahar akşamı ağır ağır uçarak aldı götürdü kadını.
Diz çöküp yalvarmaya başladı. "Yakmayın kitapları, yakmayın kitapları! Hepsini size veriyorum. Okuyun onları, hiç değilse okuduktan sonra yakın."
Sayfa 172Kitabı okudu
Köye doğru inerken yavaş yavaş kendimi buldum. Herkes "kendine gelmek" der, biliyorum, bense kendimi buluyordum.
Muhtar Ağa eğildi, yavrunun yamalı beze sarılı ölüsünü çukurun içine bıraktı. Zeydan kürekle toprak attı üstüne. Hepsi olağan bir iş yapar gibiydiler. Örneğin ağaç diker, buğday eker, odun keser, yün kırpar gibi.
Reklam
Bilmediğim dilden bir kitap okumanın bir anlamı yok, öyle değil mi? İnsan bildiği ya da bildiğini sandığı bir dilde yazılmış birçok kitabı da anlamayabilir, öyle değil mi? Kitaplarını da dostlarını seçer gibi seçmeli insan, öyle değil mi? Ben öyle yaparım.
Gün içinde dolaylı dolaysız sayısız saldırıya maruz kalan 21. yüzyıl insanı için hâlâ en güvenilir sığınak kitaplardır.
Atatürk'ün En Sevdiği İki Roman
Atatürk, Reşat Nuri Güntekin'in Çalıkuşu romanını ve Aka Gündüz'ün Dikmen Yıldızı'nı severek okumuştu. Özellikle Çalıkuşu hep yanında taşıdığı, bazen rastgele bir sayfa açıp okuduğu bir romandı.
En çok sevdiğim yazar; benim dünyamı dile getiren, etrafımda olup bitenlere benzer şeyler anlatan, hikâyesi kendi ev hayatım kadar bana ilginç ve duygulu gelen yazardır.