Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Kitap Okumayan Millet E-kitap Okur mu?
Okuyan için şekil değil muhteva önemlidir. Zaten okumayacak olan içinse bedava ve bir tık uzağında duran hazine değerindeki kütüphane hiçbir anlam ifade etmeyecektir.
Sayfa 30 - İnsan YayınlarıKitabı okudu
İsmet Özel anlamaktan yana değildi; çünkü anlamak bir nevi onaylamak ve uymak anlamına geliyordu. Bu sebeple "anlamanın" anlayışlı olmak tedaisini bertaraf etmek için belki de analiz ya da teşrih kavramlarını kullanmamız gerekiyor. Çünkü teşrih tedavinin ön şartıdır.
Sayfa 56 - İnsan YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Gör(ün)mek, Gözetle(n)mek, Dikizle(n)mek
Postmodern dünyada 'görülmek' ile 'var olduğunu hissetmek' arasında doğrudan bir bağlantı kuruluyor. "Esse est per cipi" Var olmak algılanmaktır, diyordu materyalist George Berkeley. .. Facebook kurucusu Mark Zuckerberg, 2010 yılında verdiği bir mülakatta sosyal medyada mahremiyetin geleceği ile ilgili soruya, "Mahremiyet artık norm değil." cevabını vermişti."İnsanlar sadece daha çok ve çeşitli bilgiyi paylaşmakla kalmıyor, daha çok insanla ve daha açık bir şekilde paylaşıyorlar ve bundan memnunlar." .. Yeni mecralar, mahremiyetin tanımını değiştirerek 'kendini sergileme'yi adeta normalleştiriyor. .. Eskiden açığa vurulmadıkça pek çok şeyin özel olduğu düşünülürdü. Şimdi ise özel olduğu ispatlanıncaya ya da belli çabalarla tescilininceye kadar pek çok bilgi ve belge kamusaldır kabulü var. .. Her davranışını sergilenecek, gösterilecek bir kayda dönüştürmenin, kişinin amelî durumunu ve hayat tasavvurunu nasıl etkiliyor olduğu meselesi ilmihâlimize dâhil olmalı.
Sayfa 58-63, İnsan YayınlarıKitabı okudu
Mutlu Yarınlara "Erişim" Üzerinden mi Erişeceğiz?
"Neden iletişim teknolojileri gerçekten geometrik bir ilerlemeyle bir yenilikten ötekine gelişmeye devam ederken, diğer iletişim biçimi, yani benden sana, bizden onlara doğru olan 'gerçek iletişim biçimi' hala bu denli çıkmaz sokaklar karmaşası içinde? Neden yanıltıcı rotalarıyla bu denli aldatıcı ve ifade edilirken de en az gizlendiğindeki kadar dolambaçlı? ... İnsan ilişkilerinin gerçek labirentiyle karşı karşıya kalındığında ortaya çıkan kafa karışıklığı, şifa bulamaz." (Jose Saramago, The Double)
Tıklamanın Hijyenik Mesafesinden "Kral Çıplak" Demek
Paul Virilio enformasyon bombasının insanlık için nükleer bombadan daha tehlikeli olduğunu söylemişti. Wikileaks patlamasıyla birlikte "her şeyi bilme"nin nasıl da "hiçbir şey bilmeme"ye tekabül ettiğini açıkça tecrübe etmiş olduk. Çünkü bilgi, insanın gözünü aydınlatarak görüşünü güçlendirir; oysa bombanın etrafa saçtığı malûmat yığını, ya gözümüze şarapnel olarak saplanır ya da kaldığı toz dumanla görüşümüzü tamamen kapatır.
Sayfa 79 - İnsan YayınlarıKitabı okudu
Dijital Kuşak ve Hızlı Adaptasyonun Maliyeti
Esasında Sokrat da milâttan öncesinde teknoloji ve beyin arasındaki irtibatın farkındaydı. Çünkü o kitaba ve ilk kütüphaneye karşı çıkmıştı insanları unutkan yapacağı endişesiyle. İnsanlar kendi hafızalarına değil de birtakım yazılı işaretlere güvenmekle büyük bir hata yapıyorlardı. Çünkü ona göre kitap zihnin düşmanıydı. Nitekim kendisi hiç yazılı bir eser bırakmamıştı. Onun hakkındaki bildiklerimizi öğrencisi Eflatun'un yazdıklarına borçluyuz. Sokrat'ın bizi unutkan yaptığını söylediği kitap, bilimsel düşüncenin ve bilginin merkezine oturdu son birkaç yüzyıllık gelişme sonucunda. .. Kitap okumadığı için Sokrat'ı memnun edecek kadar hafızası sağlam bir gençlik ile mi karşı karşıyayız peki? Dijital teknolojinin içine doğan kuşak, bir önceki kuşağa nazaran daha hızlı uyum sağlıyor yeni teknolojilere.. Ama bu durumu "şimdiki çocuklar çok zeki" şeklindeki ebeveyn egosunun dışına çıkararak çözmek gerek. Bu uyum acaba iyi birşey mi? Bu uyum gelecek kuşaklara neye mal olacak? sorularını geç olmadan gündemimize almalıyız.
Sayfa 92 - İnsan YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Sınırsızlığın Sınırlarında: İnsanî Yardım ve Savaş Stratejileri
Mesela iletişimin sınır tanımayışını; Özgür Gazze Hareketi İnsanî Yardım Filosu'nun muhatap olduğu kanlı saldırı anının görüntülenmesi örneğinde bariz bir şekilde gördük (31 Mayıs 2010). İsrail yetkilileri, yardım gönüllülerinin karşı koyduğunu ve bu sebeple askerlerin ateş açmak zorunda kalındığını iddia etmişti. Olayın olduğu saatlerde gemiden kurulan canlı yayın bağlantısı bu iddiaları bir ölçüde geçersiz kılıyordu. Ama dava sürecinde olaydan bir yılı aşkın bir süre sonra yeni gelişmeler oldu. İsrailli yetkililer gemideki bütün bilgisayar ve telefonları almış, hard disklerini silmiş ya da tahrip etmişti. Fakat yardım filosuna Kanada'dan katılan aktivist Kevin Neish'in bilgisayarının hard diskindeki görüntüler, silinmiş olmasına rağmen uzun çabalardan sonra tekrar ortaya çıkarıldı. İsrailli askerlerin Mavi Marmara gemisindeki yardım gönüllülerini katledişini aktaran görüntüler tüm dünyanın gözleri önüne serilince, İsrail'in kurmaca görüntüleri önemini kaybetti. Yani çağdaş iletişim teknolojisi sınırların anlamını değiştiriyor.
Sayfa 140 - İnsan YayınlarıKitabı okudu
Vicdanın Sınırları / Sınırlar ve Aşırı Yorum
Sivil toplum, ulusal sınırları coğrafi sınırları aşan bir etkinlik alanına sahip olacağının işaretlerini geçen yüzyıldan vermişti. Sınır Tanımayan Doktorlar, Yeryüzü Doktorları gibi.. .. Uluslararası insani yardım da İsrail ordusu da yeni yüzyılın sınırları aşındıran postmodern yaklaşımlarıyla paralel faaliyetler içinde. .. İsrail
Sayfa 140-145, İnsan YayınlarıKitabı okudu
Postmodern sanal dünyada görülmekle var olduğunu hissetmek arasında doğrudan bir bağlantı kuruluyor. “Esse est percipi” (Var olmak, algılanmaktır) diyordu George Berkeley. Günümüzde sanki bu mottonun izinde kişi, başkaları kendisini seyrettiği oranda var olduğunu hissedebildiği için, portföyünde (profilinde) mümkün olduğunca fazla malzeme bulundurmaya çalışıyor.
Yeni nesil kendisine bakılmasından hiç rahatsızlık duymuyor. Kişisel bilgileri hakkında bir kıskançlığa sahip değil. “Sosyal paylaşımın temelinde yatan şey kişisel bilgi değiş tokuşudur.” Kullanıcılar, “kişisel yaşamlarının özel detaylarını açık etmekten”, “eksiksiz bilgi göndermekten”, “bilgi paylaşmaktan” mutlu.
Reklam
Müslümanlar nefs terbiyesinin temel ilkesinin az konuşmak olduğunu; ayıpların örtülmesinin temel ahlak kaidesi olduğunu; kendini övmenin en büyük ahlak zaafı ve “görünme”nin de “olma”nın önündeki en büyük engellerden biri olduğunu kabul ederler. Bu kabullere rağmen Müslümanların, görmenin ve görünmenin hiyerarşisini değiştiren yeni teknolojileri sorgulamaksızın ve hiçbir filtre ya da kasis koyma gereği duymaksızın hayatlarına dahil ediyor oluşu, zamanımızın en çelişkili ve en eklektik durumu.
Sosyal paylaşımın temelinde yatan şey, kişisel bilgi değiş tokuşudur.
Sayfa 58 - İNSAN
Müslümanlar, nefs terbiyesinin temel ilkesinin az konuşmak olduğunu; ayıpların örtülmesinin temel ahlak kaidesi olduğunu; kendini övmenin en büyük ahlak zaafı ve ‘’ görünme’’ nin de ‘’olma’’nın önündeki en büyük engellerden biri olduğunu kabul ederler. Bu kabullere rağmen ,Müslümanların, görmenin ve görünmenin hiyerarşisini değiştiren yeni teknolojileri sorgulamaksızın ve hiçbir filtre ya da kasis koyma gereği duymaksızın hayatlarına dahil ediyor oluşu, zamanımızın en çelişkili ve en eklektik durumu.
Sayfa 63 - İNSAN
Bilgiyi Gönlüne Nakş'etme
İmam Gazali, yıllar süren eğitiminden dönerken, içinde bulunduğu kervan haydutların saldırısına uğrar. Haydutlar, kervandaki kıymetli eşyalarının yanı sıra onun kitaplarını ve defterlerini de gasp eder. Kitap ve defterlerini isteyen Gazali’ye haydutun verdiği cevap hayrete şayandır: ‘’ Nasıl olur da ilim tahsil ettiğini iddia ediyorsun? Baksana defterlerin elinden alınınca hiç ilmin kalmıyor… Gazali o an ; Bilginin üst üste yığılan bir şey olmadığını idrak eder ve memleketine döndüğünde –bilgiyi gönlüne nakşetme-nin derdine düşer.
Sayfa 39 - İNSAN
1.146 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.