“Bir anne, bazen de kendi fotoğrafını Facebook profiline koymayacak kadar muhafazakar/dindar bir anne, mahremiyeti nasıl tanımlıyor olmalı ki, çocuğunun fotoğrafını yayınlarken aynı ilkeler geçerli olmuyor?
Ben kitabın sayfalarına notlar alarak, çizerek, hırpalayarak okumayı severim. Yıllar önce çizdiğim satırları, aldığım notları sonradan anlamlandırmaya çalışmak bazen canımı sıksa da düşünsel serüvenimi takip etme imkanı verir bana. Yani kağıdın üzerine dizilen harflerin büyüsünden, raflarda dizili kitap ciltlerine dokunmanın hazzından, üzerine çize çize, kenarına yaza yaza kitap okumaktan vazgeçmem mümkün değil.
Alanında okuduğum ilk kitapla Merhaba!
Teknolojik gelişmelerin ışık hızına yakın bir gidişat izlediği 21. asırda belki de okuyabileceğim en iyi kitaplardan. Hani o pek bizi farklı kılan dünyada biricikliğini koruyan gen dizilimine kadar ellerimdeyim galiba bu siber güçlerin diyerek düşündüm bir ara okurken kitabı. Bitmiş neredeyse çokta
İmam Gazali, yıllar süren eğitiminden dönerken,
içinde bulunduğu kervan haydutların saldırısına uğrar.
Haydutlar, kervandaki kıymetli eşyalarının yanı sıra
onun kitaplarını ve defterlerini de gasp eder.
Kitap ve defterlerini isteyen Gazali’ye haydutun
verdiği cevap hayrete şayandır:
‘’ Nasıl olur da ilim tahsil ettiğini iddia ediyorsun?
Baksana defterlerin elinden alınınca hiç ilmin kalmıyor…
Gazali o an ;
Bilginin üst üste yığılan bir şey olmadığını idrak eder ve
memleketine döndüğünde –bilgiyi gönlüne nakşetme-nin
derdine düşer.
Yeni nesil kendisine bakılmasından hiç rahatsızlık duymuyor. Kişisel bilgileri hakkında bir kıskançlığa sahip değil. Kullanıcılar, kişisel yaşamlarının özel detaylarını açık etmekten , eksiksiz bilgi göndermekten, bilgi paylaşmaktan mutlu ve bu durum ergenlere özgü, nesil ve yaşla ilgili göstergeler olduğunu varsaymak büyük bir hata olur. Kamusal itirafla ilgili bu yeni eğilim, yaşa özgü faktörle açıklanamaz.!
İnternette daha ziyade duyulara hitap eden deneyimler yaşanır. Parlaklık, hız, hareket, cazibe... Bunlar âdeta alkol ya da uyuşturucunun beynimizde yaptığı etkiye benzer etkiler yapar.
Müslümanlar, nefs terbiyesinin temel ilkesinin az konuşmak olduğunu;
ayıpların örtülmesinin temel ahlak kaidesi olduğunu;
kendini övmenin en büyük ahlak zaafı ve ‘’ görünme’’ nin de
‘’olma’’nın önündeki en büyük engellerden biri olduğunu kabul ederler.
Bu kabullere rağmen ,Müslümanların, görmenin ve görünmenin
hiyerarşisini değiştiren yeni teknolojileri sorgulamaksızın ve
hiçbir filtre ya da kasis koyma gereği duymaksızın hayatlarına
dahil ediyor oluşu, zamanımızın en çelişkili ve en eklektik durumu.