Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Türkün ana yurttan ayrıldığı zaman dil varlığını uzun kollu bir hırkaya benzetenlerin bu mantık zavallılığına Atatürk acırdı. O, Türkün her şeyine inandığı gibi dilinin de yeterliliğine, enginliğine sonsuz bir inanç beslerdi.
Sayfa 15 - Türk Dil Kurumu YayınlarıKitabı okuyor
Gelsen şu olurdu: Evim dünya olurdu İncelik dil bulurdu Saygı çocuklaşırdı Beden murat kesilirdi Kalabalık çiçek açardı Pişmanlık utanırdı Eşyalara su yürürdü Acı değer kazanırdı Ölüm sahipsiz kalırdı Güzel anı olurdu Aşka yakışırdı Şiir usulca susardı Yaşamak büyür büyürdü... 🍀🎈
Bütün Şiirleri 3
Bütün Şiirleri 3
Reklam
KALBİMİZDEN SEVGİLİNİN FİKRİ HİÇ UZAK OLMASIN
Fâ'ilâtün fâ'ilâtün fâ'ilâtün fâ'ilün 1 Kalbimizden fikr-i cânân olmasun hergîz ırağ Girmesün bu kişvere bî-gâneler oldı yasağ 2 Çok da aldanmaz rakîb-i bed-fi'alin mekrine Eyledi tenhâda bu dil yâr ile bâzârı sağ 3 Bî-fürûg iken bezimde işbu fanûs-ı hayal Dest-i pâkiyle o dil-ber yakdı bir rûșen çerâğ 4 Kâinât içre müretteb her makâmāt-ı usul Çeng-i aşkın napmesini gûș ider mi her kulağ 5 Çâr-sû-yı 'âleme baksan ser-â-ser fitnedür Ârife hûb mesken imiş Sıdkîyâ künc-i ferâğ
İnsan dilinin derinliklerine inilince, onun yalnızca, bir isteğin, bir gereksinmenin açıklanmasını, bireyler arasında ilişkiler kurulmasını sağlamakla kalmadığı, bütünüyle bireylere özgü imgelerin, umutların, acıların, kısacası, insan ruhundaki bütün etkinliklerin başkalarına aktarılabilmesine olanak verdiği görülür.
Sayfa 10
Bi rûmet û bi rêzdarî...
Ez dilgeşê can im Ji dozê re şivan im Ez dilgeşê can im Ji dozê re şivan im Saza'm ne kevnar e Ez hîne yê bêzar im Saza'm ne kevnar e Ez hîne yê bêzar im
İnsan dilinin derinliklerine inilince, onun yalnızca, bir isteğin, bir gereksinmenin açıklanmasını, bireyler arasında ilişkiler kurulmasını sağlamakla kalmadığı, bütünüyle bireylere özgü imgelerin, umutların, acıların, kısacası, insan ruhundaki bütün etkinliklerin başkalarına aktarılabilmesine olanak verdiği görülür.
Sayfa 11
Reklam
Burada, özellikle belirtmek istediğimiz, dilin niteliklerini aydınlatmada önemli katkılar sağlayan Alman bilgini W.von Humboldt'un (1767-1835) saptamalarıdır. Dilin bitmiş, ortaya konmuş bir iş, bir yapıt (Yun. ergon) değil, sürekli bir yaratıcı zihin etkinliği (Yun. energeia) olduğunu belirleyen Humboldt, dilin insanla, toplumla, kültürle ilişkilerini inceleyerek çeşitli niteliklerini gün ışığına çıkarmaya çalışmıştır.
Sayfa 22
Ey dil hayır konuşup kazançlı çık veya sus ,şerden selamette ol
Fâ'ilâtün fa'ilātün fâ'ilâtün fâ'ilün 1 Akl-ı külldür eyleyen "isyân u șerden imtinâ 'Akl-ı cüz`iden degil mi bunca işgâl ü sudâ' 2 Zâhiri gerçi perişân görinür âşıkların Bâtını olmuş hakikat nûr-ı Hakla pür-şu'â' 3 Yoklasañnsandûka-i bâzârı cümle ser-te-ser Her dükânda bulınur mi böyle bir âli metâ' 4 Sâde vahdet fâ'ide virmez vücud-ı 'âşıka Râh-ı eslemdür gel ey dil șer'a eyle ittibâ 5 Mâ vü menden Sıdkîyâ îrâs ider bunca fesâd Dide-i ma'nâ açılsa kalmaz arada nizâ'
Her doğan günün bir dert olduğunu insan bu yaşa gelince anlarmış.
Sayfa 126
Reklam
İnsan dilinin derinliklerine inilince, onun yalnızca, bir isteğin, bir gereksinmenin açıklanmasını, bireyler arasında ilişkiler kurulmasını sağlamakla kalmadığı, bütünüyle bireylere özgü imgelerin, umutların, acıların, kısacası, insan ruhundaki bütün etkinliklerin başkalarına aktarılabilmesine olanak verdiği görülür.
Sayfa 11
“Beyin kavramla onu söze dönüştüren gösterge arasındaki bağlantıyı büyük bir hızla sağlayabildiği gibi çağrışım anımsama gibi işlemleri de büyük bir çabuklukla yerine getirme mükemmeliyetine sahiptir.”
Sayfa 54
Bir toplum olarak değil, bir sürü halinde yaşayacaklardı; aralarındaki ilişki bir takım jestlerden, bağırmalardan oluşan bir düzene dayanacaktı.
Sayfa 10
Acaba, insanlar, konuşma yeteneğinden yoksun olarak bir arada yaşasalardı, dünyada dil diye bir gerçek bulunmasaydı, yaşamları bugünkünden ne kadar farklı, ne kadar değişik olurdu?
Sayfa 10
Erdem, inanç, sezgi, güven,… gibilerini algılasa bile, beyninde belli tasarımlar oluşmayacaktır.
Sayfa 40
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.