Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Dilara Malatyalı

Kız çocuk, davranışlarını başkalarına göre düzenlemek üzere eğitilir. Bu da özellikle dışsal alanda, (kafasının içinde bütün ebeveynlerinin ve çevrenin kurduğu mahkemenin sonucunu beklediği için) kararsız bir kimlik çizmesine neden olur. Hızlı karar verme şansı yoktur. Tatile ya da gece bara gitmek için günler öncesinden aileyi ikna çalışmaları yapar. Ona acımalarını sağlayacak bir üzüntü, evde alınan aşırı sorumluluk, sempati, arkadaşların tanıtımı, dışarı çıkmasını mutlaka gerektirecek bir neden... Tepkiyi göze alarak gittiğinde ise, ruhsal özgürlükten yoksundur. Aklı ailesindedir, işittiği acı sözler gibi kendi sözleri de içinde tekrar tekrar yankılanır. Öte yandan bunu öyle çok hayal etmiştir, bağımsız olmadığı için arkadaşlarından öyle çok utanmıştır ki, zorlama bir aşırı keyif ister. Sabırsız ve yüksek beklentisi de, eğlenmenin ön koşulu olan rahatlığı ondan esirger. Dış dünyayı bir ayrıcalık olarak etrafından dinlemiştir, ona gece hayatının en renkli kısımları anlatılmıştır ve tahayyülün keskinleştirdiği renkleri göremediği için kendini ya geç kalmış ya da dışlanmış hisseder. Bu his ise, onu bu dünyayla iletişim kuramayacak eksiklikte ya da yapı farklılığında olduğuna inandırır. Hem hazzı tatmış olsa bile, eve döndüğünde karşılaştığı yaptırımlar, ona o kadar da zevk almadığını söyler. Birkaç saatlik hazza karşılık günlerce sürecek gerilim yaşamıştır ve hamlesini sürdüremediği için bir kez daha bağımlı olmanın utancını hisseder.
Reklam
Pamuk Prenses ve Külkedisi gibi haksızlığa, dahası zulme uğrayan kadınların kötülüğe karşılık vermedikleri gibi öfke tepkileri gösterdiğine de şahit olamayız. Gizli gizli ağlar ve bu hayattan kurtarılmaları için dua ederler yalnızca. Onlar öfke, kin, kıskançlık, rekabet gibi duygulardan arınmıştır. Öyle ki kötü kalpli üvey anneler daha insani varlıklardır. [...] Ve kadın olumsuz olmakla birlikte, hayatın değişerek işlemesini sağlayan bu dinamikten uzak bırakılmıştır. Doğrudan ifade etmesi mümkün olmadığı için öfkesini bedensel bir hastalığın ya da dolaylı tepkilerin üzerinden anlatır.
İş hayatı rekabetçiliği, hırsı, acımasızlığı temel alır. Kadınsa uysal, şefkatli, sevecen ve merhametli olmak üzere eğitilmiştir. Annelik diğerkâmlığı geliştirdiği için rekabetçi sistemle bir kez daha içsel alanda çatışır. Öte yandan evde bir eş, sevgili ya da anne olarak eski ahlâka uygun davranması beklenmektedir. Bu da çok kişilikli olmayı gerektirir ki, geçişlerin arasındaki sürenin kısalığı ruhsal bukalemun olmayı daha da güçleştirir. Bu nedenle derinde isteksizlik duyduğu bu yapay dünyadan kaçan pek çok kadın, yalnızca anne olmayı ya da daha az rekabetçi alanlara kaymayı tercih eder. Kapitalist iş dünyasının istediği "erkek gibi kadın"dır. Uysal, şefkatli, yumuşak, sevecen yuva kuşları ya da tatlı masal yaratıkları değil...

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
İlginçtir ki, günümüzde dış dünyaya iddiayla açılan kızların geleneksel anneleri onlarla erkekle kurduğuna benzer bir hizmet ilişkisi kurar. O, kızın dışsal alandaki işlerini rahat yürütebilmesi için ev işlerini hallederken, baba da sağduyu ve akıl olarak karar mekanizmasını oluşturur. Kız daha çok babanın bir uzantısı gibidir ve anne anlamadığı şeylere müdahale etmez. [...] Ama aslında denklemde değişen bir şey yoktur. Kızın başarısı babanın başarısı olduğu için, gerçekte destek verilen de kocanın projesidir. Yani kız doğal haktan değil ayrıcalıktan beslenir ve bu ayrıcalığı bağışlayan babadır. bu nedenle her başarısı minnetin üzerinden açıklanır. O erkeğe rağmen değil, güçlü erkek sayesinde ve sürekli koruması altında başarılı olmuştur. [...] Gerçekte kıza özgürlük değil, yalnız daha geniş bir bahçe sunulmuştur. Üstelik başkalarına göre ne kadar şanslı olduğu öyle sık anımsatılır ki, vicdanı tümden kötü bir baba karşısındaki özgürlüğünü ve radikal davranma şansını yitirir.
Tıpkı aile ilişkilerinde olduğu gibi, oynadığı oyunlar da onu salt evliliğe ya da ev içine yakın olan ve kadın mesleği olarak tanımlanan hemşirelik ve öğretmenliğe hazırlar. Kucağındaki oyuncak bebek, ona bir çocuk doğurabileceğini, 'yaşam veren kişi olacağını' ve bu yaşamı korumakla yükümlü olduğunu söyler. Bebek kendini daha önemli hissetmesini sağladığı gibi yaşadığı her türlü baskı, sıkıntı ve kızgınlığı da yansıtabileceği bir alan yaratır. Çünkü o temsili de olsa yetkeye, güce sahip olduğu tek varlıktır.
Reklam
Kadınların başarılarıyla kuracakları ilişki için yol gösterici, sağlıklı bir kültürel arka plan yoktur. Onlar erkeğin başarısının dayanağı olmak üzere eğitilmiştir. Bunun doğal sonucu olarak da kadın, başarılarında başkalarının payını abartırken, başarısızlığının sorumluluğunu hemen üstlenir.
Hala insanların erkek mi kadın mı olduğunu "önemsemem", hele de onlar her birimizin ve hepimizin çocukları olduğunda. Tek bir kişi haksız bir şekilde hapsedildiğinde cinsiyetini mi sormalıyım? Ya da açlıktan ölmek üzere olan bir çocuğu gördüğümde cinsiyetini mi sormalıyım?
Sayfa 10 - Ursula LeGuinKitabı okudu
Eh, erkeklerin bir şeyler yaptığını yazmak her zaman daha kolaydır, çünkü insanların bir şeyler yapmasıyla ilgili kitapların çoğu erkekler hakkındadır ve bu, o kişinin edebi geleneğidir... ve çünkü, bir kadın olarak o insan; dövüşmek, tecavüz etmek, yönetmek, vs., bunlardan birini pek yapmamıştır fakat erkeklerin yaptığı gözlemlenmiştir... ve çünkü, Virginia Woolf'un da belirttiği gibi, İngiliz nesri, eğer kişi onu en azından bir yere kadar baştan oluşturmazsa, dişil bir varoluş ve yapış tanımına uygun değildir. Gelenekten kopmak zordur; icat etmek zordur, insanın kendi anadilini yeniden oluşturması zordur.
Sayfa 10 - Ursula LeGuinKitabı okudu
Taoizm beni modern feminizmden daha önce etkiledi. Bazılarının baskın bir Kahraman ve pasif bir Küçük Kadın gördüğü yerde ben, saldırganlığın temelindeki beyhudeliği ve müsrifliği, wu wei'nin yani "eylemsizlik aracılığıyla eylemde bulunma"nın derin faydasını gördüm, ve hala görürüm
Sayfa 9 - Ursula LeGuin'in kendi kitabını sunuş kısmındanKitabı okudu
"Artık yalnızca Jim Casy'yim. Tanrının çağrısı falan yok kafamda. Onun yerine bir yığın günahkar düşüncelerim var... ama bana mantıklı geliyor hepsi."