"Ne sanırdın dangalak, harp ya... Hem de cihad, cihad-ı ekber len... Aç gözünü. Tövbe estağfurullah. Serseme bak, len Yunan gelmiş Osman Gazi'nin, Yıldırım Han'ın mezerini çiğner, bununla da kalmaz adını defterden silmek ister, topumuzun din ocağına, iman ocağına kast eder, vatanımızı elimizden almak ister. Ermenisi şarkta, Pontus'u şimalde ümmet-i Muhammed'in ırzına, namusuna, canına kıyar. Yalan mı len, hepinize soruyorum, yalan mı?"
Başlar eğildi:
"Doğru ya... Senin ırahatın bugünlük len avanak, bugünlük. Yarın senin bacanda baykuş öter. Bi umut varsa o da Kuvvada len, Kuvva'da! Aç gözünü, Yunanı, Ermeniyi kovmaya, Pontus'u bastırmaya, evlâd-ı İslâmı kurtarmaya can koyanlar mücahit değil de kimmiş mücahit? De bakalım kimmiş? Topunuza sorarım kimmiş?"