•~~“Özgür irade” ve “tercih” ~~•
Allah'a kendi "özgür iradesi" ile itaat eden ve tüm sıkıntılarına rağmen bu itaatinden vazgeçmeyenlere, mükâfatların en büyüğü, en değerlisi ve en pahalısı vaad edilmiştir.
“Nedir o?” dediğini duyar gibiyim?
O, kıyamet gününde peygamberler, sıddıklar, şehitler ve sâlihlerle beraber olmaktır. Allahu Teâlâ söyle buyurur:
O kıyamet
Özdenören
Din dışı kalıplarla düşünme tutkusunun paradigma haline gelişi aslında çok da eski bir geçmişe dayanmıyor. Din dışı kalıplarla düşünmenin sistemli hale dönüştürülmesi batıda rönesans ve reform denilen hareketle başlıyor. fakat günümüz insanı için, bilim denilince din dışı kavramlarla düşünülmesi yolundaki paradigma sanki insanlığın başlangıcından beri var sanılıyor ve bu algılayış biçimi bilimin yapısından ileri gelen bir zorunlulukmus gibi telakki ediliyor. Batı'da artık bilimle din çatışması hakkında yapılan araştırmalar oldukça gevsemistir. Dinle bilimin ayrı ayrı alanları olduğu kabulü benimsenince, sözü geçen türden tartışmalar geçmiş zamanlara ait ölü bir kategori diye görülmeye başlanmıştır. Oysa insan kafasının dindışı düşünme kalıbına alıştırılması yüzlerce yıllık çabanın ürünüdür.
Sayfa 30Kitabı okudu
Nuh Aleyhisselâm, kamıştan bir kulübe edinmişti. "Keşke, bundan daha sağlam bir ev yapsaydın?" denilince: "Ölecek bir kimse için, bu bile çok!" demiştir.
Kaynaklarda adının "Habib-i Neccar" olduğu kaydedilen ve Yasin Sûresi'nin ikinci sayfasında "Şehrin en ucra köşesinden koşup gelen ve kavmini İslam'a çağıran adam" seklinde bize tanıtılan o müthiş şahsiyeti duymayanımız, bilmeyenimiz yoktur. Bu mübarek zat, kavmini Allah için İslam'ın hakikatlerine davet etmiş,
İcmâl, in'âm ve ifdâl, ihsan kelimesinin kapsamına giren iyilik çeşitlerindendir. Çünkü ihsan denilince bütün faydalı işleri sağlamak veya bütün zararlı şeyleri uzaklaştırmakla anlaşılır. O hâlde Allah sana nasıl iyilikte bulunduysa sen de herkese iyilik yap! Allah sana nasıl bağışlar verdiyse sen de başkalarına bağışlar ver! Sana düşen, Melîk olan yüce Allah'a benzemeye çalışarak güzelce bağışlamak, güzelce ilişkiyi kesmek, güzelce sabretmek, bolca iyilik yapmaktır. Sana yapılan iyilikleri asla unutma! Çünkü senin Mevlân şöyle buyuruyor: "Aranızda iyilikleri unutmayın!" (Bakara, 2/237)
Sana gelmeyene git, sana vermeyene ver, sana zulmedeni affet, sana sövüp sayana sabret ve sana kötülük edene iyilik et!
Tahlil YayınlarıKitabı okudu
