Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kıskançlık
Eşi aşırı kıskanç olan kadınlar, genellikle geleneksel yetiştirilme tarzlarından dolayı "Aman idare edeyim de problem çıkmasın" düşüncesiyle hareket ederler. Unutulmamalıdır ki şüpheci, kıskanç kişileri en çok çıldırtan şey, karşı tarafın susması ve suçlu olmadığı halde suçlu gibi davranıp olayın üzerini kapatmaya çalışmasıdır. Kadınlar kıskanç eşlerine karşı net tavır koymalı, söz ve davranışlarıyla eşlerine "Ya bana güven duymayı öğren ya da evliliğimizi bitirelim, bu böyle devam etmez" mesajı vermelidirler. Kadın bu riski almak zorundadır. Yoksa, eşinin kendisine güven duymadığı bir evliliği sürdürmek her gün kızılcık şerbeti içmek gibidir.
Sevgi Beyinsel Bir İhtiyaçtır.
Sevgiyi yaşama biçimi, kadın ve erkek fıtratına göre değişir. Erkek sevgisini cinsellikle birlikte yaşamak isterken, kadın cinsellikten ziyade göz temasına ya da fiziksel temasa öncelik verir. Erkeğin, cinsellik olmadan eşine sarılarak yatması, onunla göz teması kurması, "seni seviyorum" demesi, iltifat etmesi ve güzelliğini övmesi, kadınlar açısından önemli sevgi gösterme biçimleridir ve eşler arası iletişimde sevginin canlı tutulması için gereklidir. Çünkü insanın fıtratında bulunan sevgi beslenmezse, eşler arasındaki uyum ve iletişim ne kadar sağlıklı olursa olsun, zamanla körelir.
Reklam
Sevgi Dilimiz Ne??
Karşı tarafın sevgi dili, fiziksel temas, hediyeleşmek, beraber zaman geçirmek, açık iletişim kurmak vs'den hangisiyse o dili fark ederek, o yoldan ilerlemek gerekir. Yüz kapılı bir saray sarayın doksan kapısı kapalıysa, bu kapılardan zorla girmek yerine biraz uğraşıp açık olan on kapıyı bulmak ve buradan içeri girmeye çalışmak daha doğrudur.
Evlilikte Sevgi Dilleri
Bir insanın, kendisine gösterilen sevgiyi algılayıp algılamadığını da, sevgi dili belirler. Mesela sevgi dili hediye almak olan bir kadın, eşine sevgisini ifade etmek için ona hediye alır. Erkek ise eşini sevdiği halde ona hediye almazsa, kadın sevilmediğini zanneder. Aynı kadın, aslında eşinin sevgi ifadesi olan onay sözcüklerini ise, iltifat olarak değerlendirebilir. Annesi babası tarafından dokunularak sevilen bir kişi, evlendiğinde fiziksel temasla sevilmeyi ister. Bu onun sevgi dilidir.
Evliliğin üç dönemi …
İlk dönemde eşlerin ilişkisine romantik duygular hâkimdir. Daha sonra, karşılıklı kişilik çatışmalarının yaşandığı dönem başlar. Eğer kişiler akıllı davranırlarsa bu dönemi aşarlar. Bu iki aşamadan sonra bağlılık dönemi gelir. Bu süreçte, evlenmeden önce yaşanan aşk da sürer. Evlilik sağlıklı yürüyorsa, aşk duygusu sevgi ve saygıya dönüşür. Bu yüzden hem aşkın hem arkadaşlığın olduğu evlilikler en ideal birlikteliklerdir. Dolayısıyla aşkın yok olup olmaması evliliğin kendisiyle değil, eşlerin bu duyguyu besleyip besleyememesiyle ilgilidir
Eş Adayını Tanımanın Yolları
Bir insanı tanımanın üç yolu vardır: Birincisi, onun geçmişine bakmak yani geçmiş yaşantısını öğrenmektir. İkincisi, bıraktığı eserlere bakmaktır. İnsan ilişkilerinde nasıldı, şimdiye kadar neler ortaya koydu, nerelerde çalıştı, çevresinde bıraktığı izlenim nasıldı vs... Üçüncüsü ise, direkt olarak değerlendirme yani kişinin karşısındakinden edindiği izlenimdir. Eş adayı ilk iki maddeyi atlayıp "ben onu seviyorum" diyerek, direkt tanımaya kalkıştığı zaman yanılma payı artar. Bu durum, hem kadın hem de erkek için geçerlidir.
Reklam
Sevgi ikinci planda olmalı.
Eş adaylarının birbirini sağlıklı tanıyabilmesi için sevgiyi ikinci, aklı ve mantığı birinci plana almaları gerekir. Evlenmeye hazırlanan gençlerde ise mantıktan çok duygular ön plandadır. Bu nedenle evlenecek genç, duygularının kontrolünde hareket eder ve eş adayını tanımaya çalışırken onun hakkında yanlış değerlendirmeler yapar. Hatta ona karşı objektif olamadığı için doğru değerlendirmeler ile yanlış yargılara varabilir.
"Evlilik iki kişinin birbirine bakması değil, aynı yöne bakmasıdır"
Değişime açık olmak
Farklı kültürden kişilerin evliliklerinde göz önünde bulundurulması gereken nokta, kültürlerin birbirinden ne kadar farklı olduğu değil, tarafların değişime açık olup olmadığıdır. Bir taraf ben böyleyim değişmem diyorsa, karşı taraf zor durumda kalır. Evlilikle altın orta nokta' dediğimiz bir kural vardır. Her iki taraf da alışkanlıklarından taviz vererek birer adım atıp orta noktada buluşursa, kültürel farklılıklar evliliği pek fazla etkilemez. Farklı kültürlere sahip kişiler, değişime açıksalar, ortaya mükemmel evlilikler çıkabilir.
Kişilikler mi uyumlu olmalı, beklentiler mi?
Evlilikte çiftlerin kişiliğinin uyumlu olması sanıldığı kadar önemli değildir. Bu konuda yapılan araştırmalar, çiftin ortak amaç ve hedeflere sahip olmasının kişilik uyumundan daha önemli olduğunu ortaya koymaktadır. "Hangi kişilikteki insanlar hangi kişilikteki insanlarla daha uyumlu evlilik yapıyor?" sorusunun cevabının arandığı bir araştırmada, birbirine uyumlu kişiliklere sahip eşlerin evlilikleri uzun yıllar takip edilmiştir. Sonuçta görülmüştür ki, bu çiftler arasındaki boşanma oranı, toplumun genelinde görülen boşanma oranından pek farklı değil. Bu bize, evlilikte kişiliklerin uyumundan çok eşlerin kendi kişiliklerini yaşamasının ama aynı zamanda birlikte ortak hedeflere yönelmeyi başarmasının daha önemli olduğunu gösteriyor.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.