Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
İsmet Özel "Yıkılma Sakın" şiirinin hikayesinden şöyle bahseder; "Ataol, Trabzon’dan Malazgirt’e sürgün ve hapis gitmişti. Ve elden, bana 'Yıkılma Sakın' adlı şiirini gönderdi. Askerdi, yedek subay. Bir subaya karşı gelmekten hapsedilmişti. Muş’a gelen Malazgirtli Orhan adlı bir çocuk, Ataol’un şiirini getirdi bana. Ben de ona bir şiirle cevap vereyim dedim.Ama nasıl yapacağım? Hem askerlik hem şiir olmuyor? Hemen bir formül buldum. Diş çektirene üç gün istirahat veriyorlardı.Ağzımda da diş kökleri vardı. Dişçiye çıktım, üç diş kökü aldırdım ve üç gün istirahat aldım. Üç gün uğraştım, didindim, ama şiir bitmedi. Bitmeyince gene dişçiye çıktım,dedim ki “Şu dişleri çek.” Çürük olan ama tedaviyle kurtarılabilecek olan iki dişimi çektirdim. Dolayısıyla üç gün daha dinlenme imkânı doğdu ve altı gün içinde şiiri bitirdim.”
Akçağ YayınlarıKitabı okudu
Reklam
sahici bir şeysen eğer söyle bakalım neydi sevgilinin koynuma kaçtığı tarih yıllardan hangisiydi hangi mevsimdeydik ayın kaçıydı koynummuş madem sevgilinin göz diktiği yer kaçmak için incecik ürperişli gölgesi cismime neden kıydı
Çünkü ben zayıf biriyim... korkağın tekiyim... o ikisine karşı hep zayıftım... yaptıkları her şeye göz yumdum... onlara rahat bir hayat sağlayabildiğim için gurur duydum, bu arada kendi hayatımı mahvetmiş olsam da... dişimle, tırnağımla kazandım parayı, kuruş, kuruş... onları mutlu görmek uğruna canımı dişime taktım. Fakat onlara refahı sağlar sağlamaz, benden utanmaya başladılar... onların yanında yeterince şık değildim... fazla cahildim... nasıl kendimi eğitebilirdim ki? Daha on iki yaşındayken beni okuldan aldılar, para kazanmak zorunda bırakıldım, para kazanmak, para kazanmak... Numunelerle dolu valizimle köy köy dolaştım, sonra kendi işimi kuruncaya kadar kent kent pazarlamacılık yaptım... Fakat tam yükselmiş, kendi işimi kurmuştum ki eski, şerefli soyadımı beğenmemeye başladılar... Konsey danışmanı, özel danışman unvanı satın almak zorunda kaldım, sırf eşime Bayan Salomonsohn demesinler diye, sırf onlar kibarlık taslayabilsinler diye... Kibarlık! Kibarlık! Onların bu kibarlık budalalığına, o ‘kibar’ çevrelerine karşı olduğumda, annemin, nur içinde yatsın, sadece babam ve bizim için evi çekip çevirdiğini, sessiz, mütevazı olduğunu anlattığımda benimle alay ettiler... geri kafalısın dediler... ‘Sen çok eski kafalısın babacığım,’ diye alay etti kızım benimle hep... evet, eski kafalı, evet... ve şimdi o yabancı erkeklerle yabancı yataklarda, benim çocuğum, benim tek çocuğum... Ah, bu nasıl bir utanç, nasıl bir ayıp...”
Geri16
100 öğeden 91 ile 100 arasındakiler gösteriliyor.