Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Dışlanma duygusu
"Öpüşen insanlardan gözümüzü ayıramayız ya da onların karşısında müthiş dehşete  kapılırız, çünkü bu bizim geçersizliğimizin (ve söylemeye bile gerek yok, onların bir başkasına kendini görünmez hissettirme ihtiyaçlarının) açığa vurulmasıdır. Nereye gidersek gidelim, yola buradan çıkacağız. Hayatımız, dışarıda bırakılma duygusuyla nasıl baş edersek öyle olacak. Bir sürü biçim alabilen bu tecrübe, bizim hammaddemiz."
artık acı hissetmiyordum. çevremdeki her şey bana huzur veriyor gibiydi: yüzümü okşayan hafif esinti;boş sokaklar, kapalı kapılar ve pencereler, insanlar tarafından dışlanma, aynı zamanda onları dışlayabilme duygusu; her şeye, yeryüzüne, gökyüzüne, hatta ağaçlara bile yabancılaşma. ait olmadığı büyülü bir dünyada yürüyen bir kadın gibiydim.
Reklam
Geceyarısı olmuştu ve sokaklar sakindi. Nil Nehri'nden hafif bir esinti geliyordu. Gecenin verdiği huzurdan hoşlanarak nehir boyunca yürüdüm. Artık acı hissetmiyordum. Çevremdeki her şey bana huzur veriyor gibiydi: yüzümü okşayan hafif esinti; boş sokaklarla, kapalı kapılar ve pencereler, insanlar tarafından dışlanma, aynı zamanda onları dışlayabilme duygusu; her şeye, yeryüzüne, gökyüzüne hatta ağaçlara bile yabancılaşma. Ait olmadığı büyülü bir dünyada yürüyen bir kadın gibiydim. Bu kadının canının istediğini yapma, istemediğini yapmama özgürlüğü vardı. Ender rastlanan o kimseye bağlı olmama, her şeyden vazgeçme, çevredeki dünyayla bütün ilişkilerini kesme, tamamen bağımsız olma ve bağımsızlığının hakkını vererek yaşama; bir erkeğe, evliliğe, ya da aşka bağlanmadan özgür olma; tüm kural ve yasaların sınırlandırılmasından kopma hazzını yaşıyordu bu kadın. Önüne ilk çıkan erkek onu istemezse, ikincisi, üçüncüsü gelecektir. Tek bir adamı bekleme gereksinimi duymayacaktır. O dönmediği zaman üzülmeyecek, bir şey beklemeyecek, umutları suya düştüğünde acı çekmeyecekti. Hiçbir şey umut etmeyecektir artık, hiçbir şey arzulamayacaktır. Hiçbir şeyden korkmayacaktır, çünkü onu incitebilecek her şeyi zaten yaşamıştır. Hiçbir şey beklemiyorum Hiçbir şey istemiyorum Hiçbir şeyden korkmuyorum Özgürüm ben.
Gece yarısı olmuştu ve sokaklar sakindi. Nil Nehri'nden hafif bir esinti geliyordu. Gecenin verdiği huzurdan hoşlanarak nehir boyunca yürüdüm. Artık acı hissetmiyordum. Çevremdeki her şey bana huzur veriyor gibiydi: yüzümü okşayan hafif esinti; boş sokaklarla, kapalı kapılar ve pencereler, insanlar tarafından dışlanma, aynı zamanda onları dışlayabilme duygusu; her şeye, yeryüzüne, gökyüzüne hatta ağaçlara bile yabancılaşma. Ait olmadığı büyülü bir dünyada yürüyen bir kadın gibiydim. Bu kadının canının istediğini yapma, istemediğini yapmama özgürlüğü vardı. Ender rastlanan o kimseye bağlı olmama, her şeyden vazgeçme, çevredeki dünyayla bütün ilişkilerini kesme, tamamen bağımsız olma ve bağımsızlığının hakkını vererek yaşama; bir erkeğe, bir evliliğe ya da aşka bağlanmadan özgür olma; tüm kural ve yasaların sınırlandırmasından kopma hazzını yaşıyordu bu kadın. Önüne ilk çıkan erkek onu istemezse, ikincisi, üçüncüsü gelecektir. Tek bir adamı bekleme gereksinimi duymayacaktır. O dönmediği zaman üzülmeyecek, bir şey beklemeyecek, umutları suya düştüğünde acı çekmeyecektir. Hiçbir şey umut etmeyecektir artık, hiçbir şey arzulamayacaktır. Hiçbir şeyden korkmayacaktır, çünkü onu incitebilecek her şeyi zaten yaşamıştır.
Sayfa 90 - Metis YayınlarıKitabı okudu
Geri16
97 öğeden 91 ile 97 arasındakiler gösteriliyor.