Çocukluğu boyunca annesinin mutsuzluğundan yüreği parçalanan ve buna karşı elinden bir şey gelmeyen Djuna Barnes, yetişkin olduğunda iki şey için gururla yemin eder: kendisi gibi kederli ve acı dolu bir yaşama maruz kalacak bir çocuğa sahip olmamak ve kimseye bağımlı olmamak.
"Kemiklerimiz ancak üzerlerinde ten oldukça sızlar. İstersen hasta bir kadının şakaklarındaki deri gibi gerip incelt onu, yine kemikleri sızlatmaya ve yerinden oynatmaya yarar; işte gece de sırf işkence çeksin diye günün başının üzerine geçirilmiş bir deridir. Gece eriyip gidene kadar huzur bulamayız; gecenin öfkesi ateşini söndürene kadar."
"İşte gidiyor, felaketlerin anası, koşuyor ve tüm dünyayı kendisiyle birlikte eve götürmeye çalışıyor...
Ne garip, insan keşfetmeyegörsün, nasıl da tüm dünyaya sahip olabiliyor."
Djuna Barnes (Gecenin Uzantısı romanından)
"İşte gidiyor, felaketlerin anası, koşuyor ve tüm dünyayı kendisiyle birlikte eve götürmeye çalışıyor...
Ne garip, insan keşfetmeye görsün, nasıl da tüm dünyaya sahip olabiliyor."
Djuna Barnes (Gecenin Uzantısı romanından).