Bronte burda sevilesi 2 baş karakter yaratmaktan çok olaylar içerisinde duygu durumları gelişen değişen, intikam ve nefret dolu bir karakter örgüsü yaratmış. Özellikle Heathcliff antipatikliği, taş kalpliliği, sertliği, yaşadığı kötü çocuklukla bağdaştırılamayacak kadar intikam dolu olması, sevgiden yoksunluğu çok güzel verilmiş ve sindirilmiş kitapta. Hayatlarında gerçekten sadece birbirini sevmiş 2 insanın birbirini kaybettiğinde ne kadar intikam ve nefret dolu olduğu yansıtılmış. Bütün bunları yaşayan kahya, zengin olmayan ortalama bir kadının gözünden anlatılmış olması, okurun kendi düşüncesiyle daha iyi bağdaştırmasını sağlıyor. Kitapta yoğun olarak o kadar büyük bir kasvet ve mutsuzluk var ki karakter davranışları bu havaya çok iyi uyum sağlıyor çünkü tüm karakterlerin en mutlusunun yüreğinde büyük bir hüzün oturduğu çok belli. Heathcliff tüm hayatı boyunca sadece bir kişiyi sevdi, o da Catherine di. Catherine dışındaki tüm insanlara gereksiz iğrenç yaratıklar gözüyle bakan, gözünü ona acı çektiren, çektirmiş olan herkesten intikam alma hırsı bürümüş nefret dolu bir adam, yine aynı şekilde hırs ve başarma arzusundan deliye dönen şımarık bir genç kadın, dışarıdan bakılan gözle nedeni anlaşılamayan nefretin içinde yaşanan ama kendi hırslarının kendi katilleri olduğu bir aşk, baş karakterler birbirinden antipatik ve sağlıksız düşüncelerle dolu. Romantizmin büyük bir yer kaplamadığı karakterlerin git gelleriyle, öfke krizleriyle, toksik bir aşk hikayesiydi Uğultulu Tepeler.