Bir okur Cehennem - Dan Brown'ı yorumlamamı istemişti.=) Ben daha önce Dan Brown okumamıştım.Pek ilgimi çekmez bu tarz kitaplar ama bu kitaba bir bakayım dedim.Beğenmezsem bırakacaktım.Ama oyle sardı ki bir günde bitti ^_^ Baştan itibaren İstanbul'da geçen sahneleri bekledim , sonlara doğru geldi.Ve kitap orada bitti sayılır. Kitaplar için uzun yorumlar yapmam genelde.Onemli olan özü sonuçta. Diyeceğim o ki , fazla değil o kitaba o para.Bence alın okuyun.
Bırakın Tanrı aşkına roman kahramanları olmayı, ya da tiyatro. Bir gün Hamlet'siniz, bir gün Ophelia. Bir gün Raskolnikov'sunuz, bir gün Esmaralda. Don Kişot? Belki baştan beri ve hala. O yüzden ya zaten hep roman kahramanlarısınız. Neden ama? Romanın karakteristiğidir doğru; biz de biliyoruz romanın dünyasında şık duranın gerçek hayatta dayanılmaz olduğunu. Ya da tersinden okuyalım cümleyi: "Ne kadar trajik olursa olsun, romanda anlatılanların insanda aynını yaşama arzusu uyandırdığını." Gerçek hayatta tahammülü imkansız olan, romanda pekala dayanılır duruyor. Gerçek hayatta dayanamayan, bir roman kahramanına dönüştürünce kendisini, pek hoş dayanıyor. Bunun için sürekli roman kahramanları oluyorsunuz. Böylesine kendiniz olmaktan kaçıyorsunuz. (Mor Mürekkep .Nazan BEKİROĞLU )
Reklam
Hint felsefesinin dört altın kuralı; İlk kural : "Karşına çıkan kişiler her kimse, doğru kişilerdir. Bunun anlamı şudur, hayatımızda kimse tesadüfen karşımıza çıkmaz. Karşımıza çıkan, etrafımızda olan herkesin bir nedeni vardır, ya bizi bir yere götürürler ya da bize bir şey öğretirler." İkinci kural : "Yaşanmış olan her ne ise, sadece yasanabilecek olandır. Hiç bir şey, hem de hiç bir şey yasadığımız şeyi değiştiremezdi. Yaşadığımızın içindeki en önemsiz saydığımız ayrıntıyı bile değiştiremeyiz. "Söyle yapsaydım, böyle olacaktı" gibi bir cümle yoktur. Hayır, ne yaşandıysa, yaşanması gereken, yaşanabilecek olandır, dersimizi alalım ve ilerleyelim diye. Her ne kadar zihnimiz ve egomuz bunu kabul etmek istemese de, hayatımızda karşılaştığımız her olay, mükemmeldir." Üçüncü kural : "İçinde başlangıç yapılan her an, doğru andır. Her şey doğru anda başlar, ne erken ne geç. Hayatımızda yeni bir şeyler olmasına hazırsak, o da başlamaya hazırdır." Dördüncü kural: "Bitmiş olan bir şey bitmiştir. Bu kadar basittir.""Hayatımızda bir şey sona ererse, bu bizim gelişimimize hizmet eder. Bu yüzden serbest bırakmak, gitmesine izin vermek ve elde etmiş olduğun bu tecrübeyle ileriye doğru bakmak daha iyidir." Kendine iyi bak. Tüm kalbinle sev. Sonuna kadar hayatın tadını çıkar. Hayatındaki her gün bir hediyedir, kıymetini bil..!
Benzemez insan dostlarıma/ Ağaçlar gölgesini esirgemez/ Güneş köpeğimden daha sadık/ Dizlerime sıçrar ellerimi ısıtır/ Karşılık beklemeden/ Hele kuşlar/ Avcılara bile kin beslemezler.” Oktay Rıfat'ın “Gün Sonu Konuşması” şiiri böyle biter. Mahsusmahal için aklımda harfler, kâğıda, dünyaya, insana her baktığımda, bu dizeler sözden önce halkalandı
İlginç Bir Soru...!!! Japonya’da saygın bir firma yönetimi, işe girmek isteyenlere bir soru sormuş ve soruya uygun cevabı veren kişiyi de işe almışlar. Sorunun ilginçliği bu sorunun doğru ya da yanlış cevabının olmaması… Yağmur bulutları apaçık çok şiddetli bir fırtınanın gelmekte olduğunu söylüyor.Karanlık yağmurlu bir gece, şimşekler çakıyor,
Erdal .. Mamak Askeri Cezaevi'nde idam hükümlüsü bir gencin, Erdal Eren'in son fotoğraflarını çekmiştim yıllar önce. Yarım saat kadar yanında kalıp, koşullar elverdiğince konuşup, yaklaşık 2 'makara' fotoğraflayıp ayrılmıştım oradan. Deklanşöre son defa basıp, parmaklıklar arasından 'sessiz sitemsiz' bakışını dondurduğum o günün gece yarısında
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.