Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Rojbaş
"Newala Xwînê :Zilan 1930" Zilan bölgesi Van -Erciş ile Ağrı -Diyadin arasındaki dağlık bölgeden mütteşekil 60’tan fazla yerleşim birimini ihtiva eder. Bölgeyi deyim yerinde ise ortadan ikiye ayıran nehir de aynı isim ile anılır. Günümüzde Van-Erciş’in idari sınırları içerisinde yer alır. Zilan bölgesi, Şeyh Sait (Azadi)
Kastamonu/ Cide
Bir eser alsaydım eğer bu tatlı, şirin kasabayı değerlendirmeden geçemezdim. Kültürler sanki o akarsular boyunca Karadeniz'den tüm Marmara'yı sarıp salmalıyor, renk kaotizmasına yer veriyor. Kasabanın içindeki gençler kendilerine her baktıklarında bir kere daha aşık oluyorlar resmen. Yetişkinleri sizin yabancı olup olmadığınızı anlaması için kısaca bir kestirmesi yetiyor. Kahvehane'de Rıfat Ilgaz sanarsınız elinde bardağıyla selamlıyor. İnanılmaz bir belde... Cumhuriyeti henüz olgunlaşmamış, muhafazakarlığı ise sade. İkiye ayrılmış vaziyette doğu elit kesime hitap ederken batı yakası yerlilere bakıyor. Sahile yaklaştıkça belde gençleşiyor. Çalılıkların içinde kaybolan metruk bir cezaevi ise bir rivayet.
Reklam
Anı bir kareye sığdırmak endişesi Deklanşöre dokunan parmak uçlarında Göz göz çoğalır, çoğalır da o an Bir poz daha yanar her bakışımda’’ Yaprak dökme telaşında bir ağaç, Nedir, bu yarı ölüme sevdalanmak nedir Şehrin doğu yakası köşede belirir Ve ben bir sokak kedisiyle bunu tartışırım Karışırım geceden önceki son seslere Daha önce gönül
Yaprak dökme telaşında bir ağaç, Nedir, bu yarı ölüme sevdalanmak nedir Şehrin doğu yakası köşede belirir Ve ben bir sokak kedisiyle bunu tartışırım Karışırım geceden önceki son seslere Daha önce gönül yormamış bir sokak, Meğer oraya uçmuş kayıp kelimeler Yedi yıllık birikmiş uykularım gibi Dağın yüreğini bulan ermiş edasıyla Yürüdüm, yürüdüm, içimde yürüttüm şehri -Burak yasin taş
jack london- uçurum insanları
Uçurum İnsanları üzerinde güneş batmayan ülke olarak bilinen İngiliz İmparatorluğu'nun karanlık yüzüne dair birinci elden bir tanıklık... Jack London 1902 yılında, birkaç aylığına şehrin yoksul semtlerinden Doğu Yakası'nda yaşamak üzere Londra'ya gelir ve halktan biri gibi zaman geçirir. Burada, işçi hareketinin büyük bedeller pahasına kazandığı hakların hiçe sayıldığı bir ortamla, insan onuruna yakışmayan büyük bir fakirlik ve sefaletle karşılaşır. Karnını doyurmak için kaldırımda bulduğu meyve çöplerini yiyen aç insanlar, hastalıkların ve pisliğin kol gezdiği sokaklarda uyuyan evsizler, başıboş bırakılmış bitkin ve sahipsiz çocuklar, hepsi dehşet verici bir çukurun içine düşmüş gibidir. İlk sayfasından itibaren okuru içine çeken Uçurum İnsanları, zenginlik ve refahın gerisindeki yoksulluğu doğrudan ve çarpıcı gözlemlerle anlatıyor. "Başka hiçbir kitabım için yoksulların ekonomik açıdan aşağılanmasını inceleyen Uçurum İnsanları kadar kalp ağrısı çekip gözyaşı dökmedim." Jack London
Reklam
Olasılıksız
" üç defa erken doğum kasılmaları yaşamış ve ilk bebeğiniz kaybetmiş bir kadının, eşi sürekli doğu yakası boyunca gidip gelen bir trendeyken, evde tek başına kalması doğru mu sizce?" Caine şaşkın şaşkın baktı sadece...
32 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.