Sultan'ın locasının salonunda İngiliz sefirinin hanımı Lady Bulwer otururken sağında ise İsveç büyükelçisinin hanımı Mme. Sibern yerlerini almıştır; Padişahın kendi hanımları ise bir üst katta kafeslerin arkasında bulunmaktadırlar. Haberi duyuran L'Illustration gazetesi bu duruma atıfta bulunmadan geçememiştir: ''Bütün sarayın güzelleri bu temsile katıldılar. Kafeste duran güzel kuşlar gibi doğru olmayan bakışlardan sakınmak için paravanın arkasındaydılar. Ama onlar Il Travatore ve Sevil Berberi'ni gayet iyi bilirler. Ümit ederiz ki o harikulade yüzlerini kapatan hafif peçeleri kısa zamanda localarındaki kafeslerle birlikte kaybolur gider ve kadınların eşit mevcudiyetlerinin böylesine güzel ortamlarda çok önemli olduğunun bilincine varılır.''
1861 Şubat'ında Şehzade Vahideddin'in doğum kutlamalarında Muzıka-yı Humâyun bandosu paravan arkasında duran harem bandosu ile değişmeli olarak çalmaktadır. Hanımlar muzıkacı beylerin kendi çalışları hususunda ne düşündüklerini merak etmektedirler. Bu yüzden aralarında küçük bir kız olarak Leyla'nın da bulunduğu bir grup çocuğu beylerin arasına yollarlar. Çocuklar beylerin ''Kadınlar nasıl bu kadar mükemmel çalabilirler? Hemen hemen bizden iyi çalıyorlar denmeye layık.'' dediklerini duyarak bundan büyük memnuniyet duyan sazende kalfalara işittiklerini iletmişlerdir.
Reklam
Evrensel bir birliktelik
Guiseppe Donizetti bir Katoliktir, ama çok sesli Müslüman şarkıları bestelemiştir. Napoleon'a hizmet etmiş, ama İslamın halifesi II. Mahmud'un hizmetine girmekten de çekinmemiştir. Bir İtalyan olarak liva'lığa (paşa) kadar yükselmiş ve Osmanlı İmparatorluğu'nun milli marşlarını bestelemiştir. Ama bir Katolik olarak İstanbul'daki bir katedralin mahzenine gömülmüştür. Gustav Mahler'in dahi Avusturya operası direktörlüğü görevine getirilmeden önce resmen Musevilikten Hristiyanlığa geçmesi şart koşulduğu düşünülürse, Donizetti'nin Türk müzik tarihinde her zaman ne derece hoşgörü ve takdirle kabul gördüğü ve ölümünün 150. yılında hatırasının ne kadar canlı olduğu açık bir şekilde ortaya çıkmaktadır.
Operada üç ismi dinlemeden olmaz Verdi, Donizetti, Puccini. Ben bunlann arasında Verdi'ciyim. Rusların da operaları iyidir ama onların esas balesini bilmek gerekir. Hiç olmazsa Çaykovski'nin Kuğu Gölünü ve Fındıkkıran'ını izlemek, bir yerde çaldığında tanımak gerekir.
Sayfa 204Kitabı okudu
Doğu ve Batı
Osmanlı Batı müziğine olan ilgim, aslında Donizetti paşa kitabından önce başladı. Bu konuda çok değerli çalışmaları olan Emre Aracının Donizetti paşa kitabı ise bana bu konuda koca bir dünyanın kapılarını araladı. Yaşadığım şehrin, İstanbul'un her bir sokağında ayrı bir hikaye bulur oldum. Çok değerli isimler tanıdım. Bu güzel kitabı okuyup o sokakları gezerken geçmişten gelen bu müziklerin bana eşlik etmesi, apayrı bir zevk ve mutluluk.
Donizetti Paşa: Osmanlı Sarayının İtalyan Maestrosu
Donizetti Paşa: Osmanlı Sarayının İtalyan Maestrosu
.
Emre Aracı
Emre Aracı
youtu.be/BqHMe_sbN8A
Operada şu üç ismi dinlemeden olmaz: Verdi, Donizetti, Puccini. Ben bunların arasında Verdi'ciyim. Rusların da operaları iyidir ama onların esas balesini bilmek gerekir. Hiç olmazsa Çaykovski'nin Kuğu Gölünü ve Fındıkkıran'ını izlemek bir yerde çaldığında tanımak gerekir.
Sayfa 204Kitabı okudu
Reklam
79 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.