...Sünni Kürtlerin Osmanlı'dan yana olmaları, göbek bağlarını bir saymalarındandır, ama bu mektup, Kürtlerin birbirlerinden iyice kopmalarına sebep olmuştur. Çünkü, Sultan Selim Han bu mektubu fırsat bilerek, şikâyetçi Sünni Kürtleri, Şii ve Alevi
ateşinden korumak için, Doğu Anadolu topraklarında yaşayan Kızılbaş'ların üzerine yürümüş. Gözünün yaşına bakmadan kesmiş, doğramış hepsini. Şii mezhepli Acemlere de gözdağı vermiş böylece. Bu kıyımla büsbütün birbirine düşmüş mü Kürtler! Aynı soydan gelen insanlar birbirinin düşmanı olmuş mu! Ne diyelim, kendi düşen ağlamaz, kızım. Şunu iyi belle ki Zelha, insanların başına gelen belaların çoğu, din yüzündendir.
Yaşlandıkça daha çok düşünür oldum, din ve mezhep ayrılıkları olmasa, insanlar dalaşmadan, savaşmadan, dostça yaşarlar mıydı dünya yüzünde, diye. Kanaatim şu ki, yaşarlardı. Haa, bir şey daha söyleyeyim sana, unutmadan... mezhep ayrılığı yetmezmiş gibi, bir de sınırlarla bölünmesi vardır halkımızın. Dördüncü Murat
Han, Bağdat'ı alınca, Kasr-ı Şirin anlaşmasıyla Kürtlerin yaşadıkları topraklarının bir kısmı Osmanlı'da bir kısmı da Acemistan'da kalmak üzere, bölündü mü ikiye... Canım ciğerim Zelha, iste bu savaş bizim soydaşlarımızdan, bu sefer de resmi sınırlarla ayrılmamıza sebep olmuştur...