Dışarda kral taçlı tanrılar
Her gülüşü bir isyan biliyorlar
Sevinmeyelim demiyorum sana
Yanlızca şu kervankıranlara
Sevincimizi zamansız duyurma
Güzellikler korkutur karanlıkları
Sabahımız yasa bürünür sonra
Çöktü geceye benzeyen bir karanlık
Göz altlarımda kanıtlar, dilimde bir insanlık ayıbı
Kimin var bizim kadar büyük bir kayıbı
Benim düşen suratlarımın hepsi kollarımla sarılı
Hakim olamadığım şu hayatımın devrimi artık
Yürekler içerde çok derinlerde yapılır
İnsan işte üç kuruş kadarla satılır
Elbet ismini satmam bir ahın akıllarda kazılır
Safi ruhlar uçup diyarımdan gitti
Bu şehrin ortasında bir lekeyim şimdi bittim
Susuyordum evvelde gönlü kim diriltti
Payıma düşen yağmurun altında büyüttüm bu fikri
Üzülür mü dersin ki sol yanımdan ifrit
Ne kalender bir veda şekli görünmeden gittin
Bakma zaten bana durduğumuz dipti
Mutluluk mesafesi bizlerde ya kaştır ya kirpik
Öyle zor ki bunca yanıt
arasında bir soru bulabilmek
bir çocuk da ellerini yitirir
saracak bir dünya bulamayınca
zaten ne zaman gülmeye yeltensek
bir Kızılırmak geçiyor ortamızdan
Yangının tam ortasında yakılmadan yanmaktan bıkmak
Tüm şarkılar ahmak
Gözlerinin ertesinde doğru yoldan sapmak
İnancımı bir kenarda bırakmak ve sonrasında her cümlene tapmak
Cennetinde yanmak
Ölüm yar olmaz bana bilirim
Bilirim çekilecektir hep aynı ruhun kasveti
Her gece batan kimdir
Nedir bu yosun tutmuş hafızama tohumlar eken
Bir ben bilirim
Kurban olsam kanım saçılsa kıraç dağlara
Kiminle dalaşsam bilmem
Geceleyin bir bıçak hissetsem bağrımda
Kesilse günlerin zifiri soluğu ensemden
Ve bitse artık üşümelerim
Kafamı kaldırıp son kez baktığımda dolunaya
Kalbimi görsem
Ama bilirim yine de
Şu gencecik yaşımda
Ölüm yar olmaz bana
Kasvetimle dolup taşan günler
Yatağımda halâ
Mermeri işleyen ve taşta kendi ruhunun şeklini yakalayan, toprağı sürenden daha soyludur. Gökkuşağını yakalayıp insanın suretinde kumaşa yerleştiren, ayağımıza giydiğimiz sandaletleri yapandan daha değerlidir.