Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Şu insanlar, çarçabuk geçen dünyayı seviyor, istiyor ve tercih ediyorlar da önlerindeki çetin bir günü ihmal ediyorlar. İnsan,27
Sayfa 73 - Erkam Yayınları
İman ve Küfür Muvazeneleri
İşte ey âciz insan ve ey fakir beşer! Dua gibi hazine-i rahmetin anahtarı ve tükenmez bir kuvvetin medarı olan bir vesileyi elden bırakma, ona yapış; âlâ-yı illiyyîn-i insaniyete çık. Bir sultan gibi, bütün kâinatın dualarını kendi duan içine al; bir abd-i küllî ve bir vekil-i umumî gibi, اِيَّاكَ نَسْتَعٖينُ de; kâinatın güzel bir takvimi ol.
Sayfa 93 - Zehra Yayıncılık
Reklam
İman ve Küfür Muvazeneleri
"...Dua eden adam anlar ki, birisi var; onun hatırat-ı kalbini işitir, her şeye eli yetişir, her bir arzusunu yerine getirebilir, aczine merhamet eder, fakrına medet eder..."
Sayfa 93 - Zehra Yayıncılık
İman ve Küfür Muvazeneleri
"...esbaba teşebbüs, bir dua-yı fiilîdir. Esbabın içtimaı, müsebbebi icad etmek için değil, belki lisan-ı hâl ile müsebbebi Cenab-ı Haktan istemek için, bir vaziyet-i marziye almaktır..."
Sayfa 93 - Zehra Yayıncılık
İman ve Küfür Muvazeneleri
"Demek dua, bir sırr-ı ubudiyettir. Ubudiyet ise, halisen livechillah olmalı. Yalnız aczini izhar edip, dua ile Ona iltica etmeli; rububiyetine karışmamalı. Tedbiri Ona bırakmalı, hikmetine itimad etmeli; rahmetini ittiham etmemeli."
Sayfa 92 - Zehra Yayıncılık
Duamız, Kalbimiz Gazze 'nin zaferi!
Rabbinize yalvara yakara ve gizli gizli ibadet ve dua edin. O, emirlerine saygı göstermeyenleri ve koyduğu sınırları aşanları sevmez.
Armağan kitaplar basım 2013Kitabı okuyor
Reklam
Geceleri İhyâ Etmek***
Olgunluğa erişmiş mü'minler için geceler, derûnundaki sükünet ve feyz dolayısıyla müstesna bir ganîmettir. Bu ganîmetin kıymetini lâyıkıyla bilenler bilhassa gece yarısından sonra bütün mahlükâtın istirahate çekilerek, âlemi derin bir sükûnetin kapladığı hengâmda, duâ, ibâdet ve yanık ilticâlarla Rablerine yönelmenin en feyizli zemînini bulurlar. Hazret-i Mevlânâ, gecelerde yaşadığı aşk ve vecdi Dîvân-ı Kebirinde şöyle mısralara döker: <Sâkî! Kadehi, aşk-ı ilâhî ile doldur! Mestâneye, ekmek sözü etmekten uzak dur! Sun kevseri, kansın suya hep teşne gönüller, Deryâda yüzen canlı, sudan başka ne ister. Doldur o şerâbdan, yine doldur, yine bir sun! Dursun gece, ey dost onu durdur, ne olursun! Vur uykumu zincirlere vur, geçmesin anlar. Varmaz gecenin farkına, varmaz uyuyanlar> Gece ve seherleri uyanık geçirmek husûsunda Cenâb-ı Hak, kendisinden sakındıkları için ilâhî nîmetlere mazhar olacaklarını beyân ile medhettiği o bahtiyar kulları hakkında şöyle buyurur: "O muttakiler, geceleri pek az uyurlar, seher vakitlerinde de istiğfâra devam ederlerdi." (ez-Zariyât, 17-18) "(O Rahmân'ın kulları ki,) Rablerinin huzûrunda kıyâma durarak ve secdelere kapanarak gecelerini ihyâ ederler." (el-Furkân, 64 Diğer bir âyet-i kerîmede Cenâb-ı Hak şöyle buyurur: "(Ey Rasûlüm!) Allah, (gece namaza) kalktığın vakit Sen'i ve secde edenler arasında dolaştığını görüyor..." (eş-Şuarâ, 218-219 ************
Sayfa 190
>> Rabbinize alçak gönüllüce ve için için dua edin. Çünkü O, haddi aşanları sevmez. << Araf Sûresi 55. Ayet #anlayıncaçokşeydeğişir
Hasan-ı Basrî şöyle demiştir: ‘Kim uzun yaşaması için zâlime dua ederse, o kimse Allah’a, yaratmış olduğu arzda isyan etmeyi sevmiş olur!’
Epub/ Gelenek YayıncılıkKitabı okudu
Bir halk rivâyeti de X. yüzyılın meşhur sûfîlerinden olup Bağdat’ta asılan Huseyn ibn-i Mansûr-al-HalIâc’la ve XV. yüzyılın ilk senelerinde Halep’te, derisi yüzülmek suretiyle öldürülen Seyyid Nesîmî ile arkadaş saymada. Baba Şücâ’ adlı bir şeyhin dervişiymiş bu üç zat. Şeyhin bir koyunu varmış. Kesermiş, pişirirlermiş, kertiklerini bir araya toplar, Tanrıya niyâz edermiş, kemikler birbirine çatılır, etlere bürünür, etler deriyle, deri, yünle örtülür, hayvan dirilirmiş. Bir gün, Huseyn ibn-i Mansûr’la Nesîmî, şeyh yokken koyunu kesmeyi kurmuşlar. Biz de dua ederiz demişler, elbette canlanır. Mansûr, kesmiş, çengele asmış, Nesîmî, derisini yüzmüş. Hoca Nasreddin, bu işlere hiç karışmamış, fakat boyuna bunların hareketlerine bakıp gülmüş. Koyunu pişirip yemişler, kemiklerini toplamışlar, duaya koyulmuşlar, fakat dirilmemiş. Bu sıralarda şeyh gelmiş, işi anlayınca pek canı sıkılmış. Kim kesti demiş. Mansûr, ben kestim, astım deyince dilerim demiş şeyh, kesilesin, asılasın; kim yüzdü? Nesîmî, ben yüzdüm demiş. Şeyh, sen de demiş, yüzülesin. Sonra Nasreddin’e dönüp sen ne yaptın demiş. Nasreddin, ben, boyuna bunlara güldüm demiş. Şeyh, sana da demiş, kıyamete kadar gülsünler.
Sayfa 9 - ÖnsözKitabı okuyor
Reklam
"...Hem, insan nihayetsiz acziyle nihayetsiz beliyyata maruz ve hadsiz a’dânın hücumuna müptelâ ve nihayetsiz fakrıyla beraber nihayetsiz hâcâta giriftar ve nihayetsiz metalibe muhtaç olduğundan, vazife-i asliye-i fıtriyesi, imandan sonra duadır. Dua ise, esas-ı ubudiyettir..."
Sayfa 90 - Zehra Yayıncılık
İman ve Küfür Muvazeneleri
"...insan bu âleme ilim ve dua vasıtasıyla tekemmül etmek için gelmiştir. Mahiyet ve istidat itibariyle her şey ilme bağlıdır. Ve bütün ulûm-u hakikiyenin esası ve madeni ve nuru ve ruhu, marifetullahtır. Ve onun üssü’l-esası da iman-ı billahtır..."
Sayfa 90 - Zehra Yayıncılık
İman ve Küfür Muvazeneleri
"...insanın vazife-i fıtriyesi taallümle tekemmüldür, dua ile ubudiyettir..."
Sayfa 90 - Zehra Yayıncılık
İman ve Küfür Muvazeneleri
"...Tevekkül, esbabı bütün bütün reddetmek değildir. Belki, esbabı dest-i kudretin perdesi bilip riayet ederek –esbaba teşebbüs ise, bir nevi dua-yı fiilî telâkki ederek– müsebbebatı yalnız Cenab-ı Haktan istemek ve neticeleri Ondan bilmek ve Ona minnettar olmaktan ibarettir..."
Sayfa 88 - Zehra Yayıncılık
İman Yolu İlim Yoludur.
Dua, giriştiğimiz her "gönüllü" süreçte bize Cenâb-ı Hakk'ı hatırlattığı için çok anlamlıdır. "Gönüllü" diyerek altını çizmeliyiz çünkü farkındalığın gönülsüz geliştiği durumlarda sonuç kalıcı değildir.
Sayfa 213Kitabı okudu
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.