Bünyamin Duman

15 yaşından sonra hiçbir şeye başlanamaz. Fransız’ın dili, Almanın dili, Arap’ın dili 15 yaşından sonra öğrenilir ama iyi öğrenilemez. Mümkün değildir! On beş yaş bir sınır mıdır? Nedir önemi? On beş yaşına kadar grameri ve lisanı öğrenmen lazım. Bu bir deha meselesi değildir, öğrenen kimse de öyle dâhi değildir. Başka türlü öğrenenler de elbette vardır ama onlar istisnaidir. İstisnaları kural haline getiremezsiniz. Çünkü 15 yaşından sonra hiçbir şey hakkınca öğrenilmez. Hatta ana iş, meslek olarak öğrenilmemesi tavsiye edilir! Öğrenmek derken, yarım yamalak öğrenmekten değil; gerçekten öğrenmekten bahsediyorum. 15’inden sonra lisan öğrenemezsin, Mesela ata binmeyi de öğrenemezsin, düşer kafanı kırarsın. Piyano çalmayı öğrenemezsin. Kısacası o yaştan sonra hiçbir şey öğrenilmez; ancak belirgin bir şeyin üzerinde yeni yöntemler, geliştirmeler yapılabilir.
Reklam
Şimdi bakıyorum, bütün kızlarımız Ajda gibi konuşuyor. Türkçe öyle konuşulmaz; dilimiz, diş önünde konuşulan bir dildir. Bunlar, dedim ya, dişlerinin arkasında konuşuyorlar. Ben telefonda her gün birini haşlamak zorunda kalıyorum. Almanca ve Amerikan telaffuzuyla konuşuluyor. Hele telefonda birçok insanın ne dediği hiç anlaşılmıyor. Türkçelerini anlamak mümkün değil.
Bazı çocuklar öyle bir Türkçe konuşuyorlar ki, anlamak mümkün değil. Telefonda bir şeyler söylüyorlar, katiyen anlamıyorum. Bizim kızların, oğlanların en büyük derdi; dişlerinin arkasındaki bir Türkçe ile konuşmak... Bunu da televizyonda gördükleri şarkıcılardan, sunuculardan öğreniyorlar. Vazgeçsinler, böyle bir Türkçe olamaz. Maalesef üzülerek söyleyeceğim ki Türkiye üniversitelerindeki en bozuk şive ve aksan dönemini yaşıyoruz.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Bizimkiler kantinde dedikodu gıybet yapıyor
Çocuk iyi bir üniversiteye geldiyse de çalışacak, çalışacak, çalışacak... Hakkını vere vere çalışacak; bu kadar basittir. Talebe kantinde oturmaz; Avrupa’da, Amerika’da öyle kantinde oturan öğrenci görmezsin. Bir öğrenci kantine girer; yiyeceğini alır, kahvesini içip gider. Bu da en fazla 15-20 dakika sürer, katiyen yarım saat değildir. Çok açık ki kantinde oturanlar tembeldir. Eğer hocalar arasında da oralarda bir saat oturanlar varsa, onlar da dalgacıdır. Bu satırları okuyan öğrenciler bunu da not etsinler. Hocanız kantinde çok oturuyorsa o da tembeldir!
Yaz, aklım, yaz defterine, yaz şunu: Güler yüzlü, hep güler yüzlü bir insan Zehirli bir yılan da olabilir.
Reklam
Evet, tabiatından ya da bahtından gelen Bir tek kusurla damgalandı mı insan Başka değerleriyle bir melek olsa, Bir insanın olabileceği kadar büyük olsa, Yalnız o kusurundan ötürü Düşer insanların gözünden.
Ne borç ver ne de borç al; çünkü borç vermek Çok kez hem paranı yitirmektir hem dostunu. Borç almaksa tutum gücünü yıpratır.
Atina'da demokrasi ile felsefenin sarmaş dolaş olduğu, ya da birbirini didiklediği yıllarda sofistler arasında iki düşünce çatışıyordu: bunlardan birine göre insanlar doğuştan iyi ve eşittirler; toplumun kötü düzeni onları bozuyor; güçlüler güçsüzleri eziyor; kanunlar güçlülerin elinde güçsüzlere karşı bir silah oluyor. Öteki düşünceye göre ise, insanlar doğuştan ne iyi, ne de eşittirler. Yalnız güçlü ve güçsüzler vardır; güçlünün güçsüzü yönetmesi, ezmesi tabiat gereğidir ve doğrudur; insan haklı olmaya değil, kuvvetli olmaya bakmalıdır. Bu iki düşünceden biri daha çok Atina, öteki daha çok Sparta devletinden örnek alıyordu. Biri daha çok halkçıların, öteki daha çok aristokratların ya da zenginlerin ekmeğine yağ sürüyordu.
Ölüm iki şeyden biridir; ya bir hiçlik, büsbütün bilinçsizlik halidir, yahut da herkesin dediği gibi, ruhun bu dünyadan ayrılarak başka bir dünyaya geçmesidir.
Yalnızca,şuna iyice inanın, yargıçlarım, asıl sorun, ölümden sakınmak değil, haksızlıktan sakınmaktır; çünkü kötülük ölümden daha hızlı koşar.
Reklam
yargıcın görevi, doğruluğu bağışlamak değil, herkesin hakkını ölçerek karar vermek; kendi keyfine göre değil, yasalara göre hüküm vermektir.
Günümüzde olmayan!Kitabı okudu
O halde, politika yaşamına girdiğim halde, iyi bir adam gibi hep hak gözetip doğal olarak doğruluğu her şeyden üstün tutsaydım, şimdiye kadar sağ kalabilirmiydim, sanıyorsunuz?
Canınız sıkılmasın ama, gerçek şu:Devlette görülen birçok yasa dışı ve haksız işe karşı doğrulukla savaşarak, size ya da herhangi bir başka kurula karşı gelen hiç kimse ölümden kurtulamıyor. Evet,ancak hak yolunda çalışan bir kimsenin, kısa bir zaman olsun yaşayabilmesi için,devlet adamı değil, yalnızca yurttaş olarak kalması gerekiyor.
bir değil bin kere ölmem gerekse bile, yolumu asla değiştirmeyeceğim.
Hayat felsefemKitabı okudu
İşten çıkarılmak, işsiz kalmak zor. Ama bundan çok daha zor olanı, bir işten çıkarıldıktan sonra, son derece meraklı arkadaşlara, hangi nedenle işten çıkarıldığını anlatmak.
784 öğeden 31 ile 45 arasındakiler gösteriliyor.