Entropi
Gece, firarileri düş yorgunu yakalar
Rozerin içiyoruz ,tasalarımız müfrit
Sabahlara çıkıyoruz
sırtımızda markasız parkalar
Köşe başları insan bedenli ifrit
Çölde üşümek de yazgıdır oysa
Kutuplarda kavrulmak da
Tüm penguenler müzmin değildir lakin
Kaktüsleri çiğner çöl haydutları
Hiç suya kanmayan çiçekler gibi
Kırbalara yüklenir meçhul misyonlar
Anneler sabilerini emzirmez olur
Toprağa dökerler safi sütleri
Mahpusta ağlamak adet değildir zira
Madalyonun görünmeyen yüzünde öfke
Kursaklardan geçen damla suya sinen kin
Okyanusa direnç eylemsizliğidir suskunluğumuz
Entropisi yüksek devinimlerle
Maviyi denizden ayırmalıyız
Denizi maviden ayırmalıyız
Ben İbrahim'in sır katibi
Yakub'un dedektifi
Yusuf'un hapishane arkadaşı
Düş yorgunu öğretmeni
Ama görmedim yavuz bir öğrenci
Aydın kılıçların şelalesi
Musa gibi.
Duygularına marka etiketi koyma
Bir alışverişten fazla şeydir aşk
Sen benim şarkılarımı dinleme
Ey güzel hayal prensesi
Sadece bir şarkı değil
Senin yaralı kalbinin sesi
Bir ayna tutuyor şarkılarım
Düş yorgunu gözlerine
Düş ile gerçeğin bir karışımı Amat. İbranice anlamıyla 'Gerçek'. Gerçekler bize neden hep yasaklı. Onu gördüğümüz anda çıldıracağımız için mi. Amat'ın anlatıcılarının çoğunun iş ve hayat yorgunu olmaları ve soluğu düşler mekanı bir kahvede almaları bizim de çoğu zaman yaptığımız bir eylem değil mi. Bizde çoğu kez yaşamın yoruculuğu, insanların