Söylenmek istenen ne kadar sözcük varsa düş yorgunu, dilinin ucunda dağ olmuş ne kadar yılgın duygu varsa yarınlara inat... Bırak... Gönül yorgun... Dün yorgun...
Son yıllarda önceki yıllara göre daha çok öykü okur oldum. Farklı yazarlardan farklı tekniklerle yazılmış, her biri ayrı tatda öyküler. Okudukça okuyasım geliyor derler ya, öyle işte. Düş İkindileri de bir öykü kitabı.
Yazarı Mümtaz TİFTİK 1957 doğumlu, edebiyat yaşamına şiirle başlamış. Panayır Zamanı ve Güz Tutulmalarından sonra
Birbirlerinin seslerini doğru dürüst alıp veremezlerdi kalabalıkta. Sesleri ya başka seslerle örtülür ya da eni boyuna varan bir bedenle ikiye bölünüverirdi. Oysa ne kadar çok severdi kadının sesini.
Yol yorgunu Dünya
Duş alınca geçmeyen
Baş ağrısı var bir de
kemiklerine kadar sizlatiyor,
Tuttugu zaman
Içindeki ateş bile soğuyor
Her uzvuna dağılmış bir mikrop sanki
Ne kurtuluşu mümkün
Ne ıslahı
Her gün yeni yeni icatlarla
Görülmedik işkenceler üretiyor.
10-08-2017
Uğur UKUT
Entropi
Gece, firarileri düş yorgunu yakalar
Rozerin içiyoruz ,tasalarımız müfrit
Sabahlara çıkıyoruz
sırtımızda markasız parkalar
Köşe başları insan bedenli ifrit
Çölde üşümek de yazgıdır oysa
Kutuplarda kavrulmak da
Tüm penguenler müzmin değildir lakin
Kaktüsleri çiğner çöl haydutları
Hiç suya kanmayan çiçekler gibi
Kırbalara yüklenir meçhul misyonlar
Anneler sabilerini emzirmez olur
Toprağa dökerler safi sütleri
Mahpusta ağlamak adet değildir zira
Madalyonun görünmeyen yüzünde öfke
Kursaklardan geçen damla suya sinen kin
Okyanusa direnç eylemsizliğidir suskunluğumuz
Entropisi yüksek devinimlerle
Maviyi denizden ayırmalıyız
Denizi maviden ayırmalıyız
Ben İbrahim'in sır katibi
Yakub'un dedektifi
Yusuf'un hapishane arkadaşı
Düş yorgunu öğretmeni
Ama görmedim yavuz bir öğrenci
Aydın kılıçların şelalesi
Musa gibi.