İlmim arttıkça, kendimi beğenmişliğim de artıyordu. Bir şey oluyorum zannederken, "sıfır"a düştüğümü göremiyordum. Abarttıkça abartmıştım.
Bizler öğrenciydik. Kimimiz tembel kimimiz çalışkan binlerce öğrenci! Derslerimiz zor değildi ama "tembellik" hastalığı esir etmişti bizi. "Gaflet" diyorduk bu hastalığa. Aslında "kanka" olduğumuz iki arkadaşı terketsek başarılı olacaktık ama bir türlü kesemiyorduk ilişkimizi. Şeytan ve nefsimiz! Onlarla altlı üstlü oturuyorduk. Az bir şey yüz versek, hemen çıkıyorlardı yanımıza. Kapıdan kovmayı ayıp mı sanıyorduk artık neydi, hiç yakamızı kurtaramıyorduk. Bu yüzden sil baştan yapıp yapıp duruyorduk.
Reklam
"Hayatta bazen düşebiliriz. Canımız acıyabilir, dizlerimiz kanayabilir." güven verici bir şekilde ellerini sıkıp parmaklarının üstüne öpücüklerimi sıraladım. "Ama önemli olan o an çektiğin acı değil, o acıya rağmen düştüğün yerden kalkmandır. Ayağa kalkmayı başarırsak diğer tüm sıkıntıların üstesinden gelebiliriz. O yüzden düştüğünde ilk işin ağlamak olmasın tamam mı? Önce ayağa kalk ve anneni bul." "Çünkü sen benim acıyan yerlerimi öpersin dimi anne?" diye sorduğunda aniden gelen ağlama hissiyle burnum sızladı. Başımı sallarken gülmeye çalıştım. ...
Sayfa 139Kitabı okudu
Allah boşuna sınav etmiyormuş kullarını, boşuna yaşamıyoruz başımıza gelenleri. Huzur, her başarıyla verip geçtiğin imtihanların sonunda! O sabırla beklediğin her anda, o ızdırapla geçirdiğin, tüm vücudunun parçalara ayrılıp sonra yeniden bir araya gelmesinden sonra! Huzur, kimsesizliğini anlayıp, çaresizliğin dibine vurup Allah'a yaslanmanda! Ve huzur, sadece yaratana bağlanıp tek umudun olarak O'nu görmende.
Bir sabah namazı kaçırdım. Olsun kazâ yaparım. Kazâ bu durumlar içindi nasıl olsa. İki gün sonra sıkılıp zikre ara verdim. Nafile ibadetti, farz değildi, günah olmazdı. Çarşıda gezerken kasıtlı olarak ikindiyi kazâya bıraktım. Allah affederdi ne olacak. Millet namaz kılmazken ben kılıyordum ya, arada olur bunlar. Her şeye mazeretim vardı. Kafam hemen buluyordu çözümleri. Bu seferki bilgiler şeytana âmâde gelişiyordu.
Tövbe etmek en büyük hidayetti, en büyük nasipti bu dünyada. Herkese kısmet olmayan bir nimet.
Reklam
343 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.