Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
''Bazen gezegenimiz acaba evrenin tımarhanesi mi diye düşünmeden edemiyorum.'' -GOETHE
''Bazen gezegenimiz acaba evrenin tımarhanesi mi diye düşünmeden edemiyorum.'' -GOETHE
Reklam
Yağmurun sesi, şehrin sesine karışarak uzaklardan gelen bir melodi gibi gözlerimle takip ettiğim kitabımın sayfalarına belli belirsiz düşüyor. Kitabımin sessizliği yağmurun sesiyle birleşince gözlerimi kapatıp dusunmeden edemiyorum. Yeni güne dakikalar kala yağmur şehri yıkıyor, kitap ise dusuncelerimi. Lakin sehir de, dusuncelerim de yeterince temizlenmiyor. Çünkü insanlar ve onların kurdukları şehirler çok kirli... (İhtiyar - Geçici İnsan Masalları)
Neden herkesin gördüğü şeyleri göremiyorum. Ya da neden diğerleri benim gördüklerimi göremiyor. Herkes bulunduğumuz Şeytan Sofrası Tepesinde güneşin battığı noktaya bakıyor, ben ise rüzgarın estiği yöne bakıyorum. Herkes güneşin batışındaki sessizliği dinlemek yerine, özçekim yapabilmenin telaşı içinde sessizliğe tecavüz ediyor. Ben güneşi kıskanan rüzgarın çığlıklarını tercih ederek unutulmuş ürpermenin zevkini yaşıyorum kıskanç rüzgarın kollarında. Hiçbirşey olmamış gibi herkesle aynı otobüslere binip otele dönüyoruz. Güneşi batıran benmişim gibi utanıyorum, diğerleri akşam yemeğinde ne olduğunu tahmin etmeye çalışıyor. Otobüsün camlarını yalayan rüzgara son kez bakıyorum. Şeytan Sofrası Tepesinde açlığın ne olduğunu bir kez daha düşünmeden edemiyorum... İhtiyar-seminer notları
8,5
İtalyan sinemasına ve tarzlarına hayran birisi olarak İtalya'nın tartışmasız en önemli eserini-en önemli yönetmenine değinmezsem olmazdı. 8,5 filmi bir ilham kaynağıdır. Filmin ana karakteri zavallı yönetmen Guido Anselmi'nin gerçek ile düş arasında gidip gelen çarpık düzeni hepimize tanıdık gelir. Kimi zaman Bergman'ın Persona'sı, kimi zaman
bunu neden yapıyorum? neden sürekli olarak kendimi sorguluyor, eleştirip yargılıyor, acımasızca suçlayıp duruyor ve tüm bunların ağır eziciliği altında kendimi paralıyorum? neden?.. hani birçoğu, genellikle insanları anlayamadığından yakınır ya, bense kendimi anlayamamaktan şikayetçiyim... etrafımdaki insanların neyi neden yaptıkları hakkında en azından fikir yürütebiliyor, tahminde bulunabiliyorum. şu yüzden veya bu yüzdendir gibi birtakım sebepler bularak onları anlayabildiğimi zannediyorum. bir tek kendimi, bir beni anlayamıyorum... yoruldum... yoruluyorum... sürekli olarak cevabı olmayan soruların karşısında kendimi çaresiz ve suskun bir şekilde görmekten yoruluyorum... ve sonra, sabahattin ali'nin de sorduğu bir soruyla daha karşılaşıyorum: "ruhum, bir ağaç kurdu gibi beni kemirmekten başka ne yapıyor?" ve bunu neden yapıyor? şiddetli ve sürekli... hiç bitip tükenmeyecekmiş gibi... elimi kolumu bağlarcasına... cevabını bile düşünemeyecek kadar beynimi dondururcasına... şunu da düşünmeden edemiyorum gerçi: tüm bunları yapan beynim midir yoksa?... belki... tüm o cevabını bulamayacağını bildiği soruları kendine soran, ve kendi çabalamasına bile müsaade etmeden, yine kendini işlevsiz hale getiren?.. ben mi istiyorum yoksa tüm bunları?.. kendim mi yaratıyorum tüm çıkmazlarımı?.. hoşnut muyum yoksa bu durumdan, aslında farkına bile varmadan?... bilmiyorum... bilmiyorum... bilmiyorum...
861 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.