Kadına doğru başını çeviren benim Hollandalı amca bodoslama dalıyor lafa. "Derler ki, her neyse vazgeçmek veya değiştirmek istediğin, unut. Oldu! Kolaysa buyur sen unut! Sonra düşün. Zaten doğduğun andan itibaren yakınların, öğretmenlerin ve medya dahil her şey sorgulamaman gerektiği üzerine bir sistem kurmuş. Düşünmek nedir onu unutmuşuz. Kendince iyi bir laf etsen, seni aşağılamak, korkutmak veya dışlamak için pusuda bekleyen insan dolu ortalık Gizliden gizliye herkes sanki 'Susarsan mutlu olursun' der gibi. Sonra da yarat ve harekete geç. İşte bu kadar basit! Tabii!
Çoğumuz ikinci el insanlar haline geldik. Okuyoruz, üniversiteye gidiyoruz, büyük oranda bilgi biriktiriyoruz. Bu bilgiler başka insanların düşündüklerinden ve söylediklerinden oluşuyor. Topladığımız bilgileri başkalarının söyledikleriyle kıyaslıyoruz. Orijinal hiçbir şey yok. Yalnızca tekrar ediyoruz, tekrar ediyoruz, tekrar ediyoruz. Ve biri bize, "düşünce nedir, düşünmek nedir?" diye sorduğunda yanıt veremiyoruz . . ..
”Birinin senden ayrılmasının en kötü yanı nedir biliyor musun? Ayrıldığın kişileri ne kadar az düşündüğünü hatırlaman ve onların seni ne kadar az düşündüklerini fark etmen. Biliyorsun, onların acı içinde olduklarını düşünmek istersin ama onlar 'Hey, gittiğin için memnunum.' der gibidirler.”
Before Trilogy
“Tanrım! Benim gibi birinin duasını kabul edecek olursan şayet, ömrüm boyunca bana bir kez olsun bana da bu mutluluğu bahşet!” diye haykıran bir adamın yaşamına şahitlik ediyoruz bu kitapta. Okurken zorlandım, inanılmaz kısa olmasına karşın zihin yorucu bir kitaptı. Çok güzeldi, bazen Dazai’ye inanılmaz sinirlendim fakat sonradan anladjm ki onun da yaratılıştan gelen bir depresyonu var ve bunun için de yapabileceği tek şey babasını suçlamak. Harika bir hayat yaşayabilirdi farklı seçimler yapsaydı lakin o seçimleri yapmak için yeterli mental stabilitesi yoktu. Bu yüzden siz Dazai’ye kızmayın benim gibi; çünkü çıkmazda kalmışlık, yaşamı ve mutluluğu hak etmediğini düşünmek ve kendinden vazgeçmek nedir bilmeyecek kadar şanslıyızdır umarım…