Yalnızca neşeli anıların kaldığını düşünsene, dedi. Belki o zaman, hüzün denen şeyin ne olduğunu hiç bilmeyecektim.
Sayfa 29Kitabı okudu
“ Akreple Yelkovan ”
Geçmişin hatırına, akreple yelkovan geri döner mi?
(Sahnede ki bankta oturan Aslı, cep telefonuyla oynayıp saçma sapan fotoğraflar çekmektedir. Sağ taraftan sahneye giren Alp, Aslıyı görür. Göz göze geldiklerinde fonda bir aşk şarkısı başlar, ardından ışık loş hale gelir. Sahne normale döndüğünde Alp tereddüt eder ama sonra Aslının yanına
"Senin beni kısıtladığını düşünsene!"
"Sevdiklerimizi olmasını istediğimiz gibi görmeye zorlamamalıyız. Aksine, onları olduğu gibi sevmek daha sağlıklı."
"Yani, sen hiç mi beni kıskanmadın?"
"Her insan sevdiğini kıskanır. Erkek ya da kadın fark etmez. Parfümünün kokusunu, saçının güzelliğini, enerjisini, gülüşünü... Ama bunu belli etmek, ondan değişmesini talep etmek doğru değildir."
Sayfa 349Kitabı okudu
"Ne halt yiyorsun burada?"
"Yıldızları sayıyorum."
Bana dünyadaki en imkansız şeyi söylemişim gibi baktı. Belki de haklıydı. Bilmiyordum.
"Yıldızları sayamazsın."
"Öyle mi?"
"Peki, sence şimdiye kadar kaç insan ölmüştür?"
"Sayamayacağın kadar çok."
"Bence de."
"Fakat sayıları aynı olması. Düşünsene..."
"Gökyüzü bir mezarlık."
"O zaman ay onların bekçisi mi oluyor?"
"Bir mezarlık bekçisi?"
"Belki. bilmem."
Sayfa 131
ne ağlaması ya
Sana tek bir şey soracağım dedi bartu “kozanın söylediğini tekrar soracağım eğer ben olmasaydım lalin sevgisine karşılık verirmiydin “ “bartu dedim sert bir sesle ne saçmalıyorsun “” ikimizin de bunu duymaya ihtiyacı var bence helin seni rahatsız etmiyormu aralarında ki bağ düşünsene sürekli tercih ettiği lal oluyor sürekli ama sarılmak istiyorsun sarılmıyor gidiyor lal e sarılıyor ölüyorsun endişeden gidip lalin elini tutuyor her şeyde ona koşuyorsun o gidip ona koşuyor ve diyorlar ki hak etmiyorsun onu
Sayfa 119 - bartu sarca / helin sarcaKitabı okudu
“yalnızca neşeli anıların kaldığını bir düşünsene,” dedi. “belki o zaman, hüzün denen şeyin ne olduğunu hiç bilmeyecektim.”
Diriliş
"Bak evlat, savaşın iki türlüsü vardır. Bir elinde
silahla yapılan savaş vardır. Bir de dilini ve beynini kullanarak yapılan fîkir savaşları vardır. Kimi zaman olur, silahla savaş yaparsın ama kimi zaman olur dilinle fikir verirsin. Şu zamanda yapılan savaşlar her ne kadar silah savaşları gibi gözükse de aslında hepsi bir fikrin sonucudur.
Sayfa 288 - Lopus yayınlarıKitabı okudu
Düşünsene #2
Akşam üstü küçük bir bardaka çay içiyorum.
Hafif esiyor ama temmuzdayız faydası yok. Yan komşu ay sonu için hesaplar yapıyor. Üst komşu durumu iyi olması sebebi ile istediği tatile gitti. Sokakta parası yetmediği için marketle kavga eden bir amcanın sesi geliyor. Şu aralar popülerdir , uzaktan bir yerden Müslüm Gürses şarkısı çalıyor. Derken kapı zili eşlik ediyor. Biraz sonra göreceğim mucizeden habersiz kapıyı açıyorum ve karşımda mavi gözlü , sarışın devi görüyorum.
“Hoşgeldin Atam , hoşgeldin paşam ...”