Bir mezarın tarihi seyri nasıl olur bilir misiniz?
Her şey bir ölümle başlar!
Kiminin fiyakalı bir mezar taşı olur kiminin daha sade.
Zaman geçer, ilk günlerde kalabalık olan mezar yalnızlaşmaya başlar. Üzerinde otlar biter. Daha da zaman geçer ve yazıları dahi silinmeye yüz tutar. Taze ölülerin başı kalabalıkken onun gelen gideni olmaz. Diğer
Adı bilinmeyen ülkeden hepinize merhaba. Size eflatun bir zarf getirdim. Açıp açmamak size kalmış. Ama isterseniz önce bi şunu okuyun sonra karar verirsiniz.
Hayranları iyi bilir Saramago kural tanımaz. Onun için kurallar çiğnenmek için konmuştur. Tanıştığımız insana sorduğumuz ilk şeyi yani isimleri ortadan kaldırmıştır. Böylelikle insanın
Uzun bir süredir öykü ağırlıklı okumalar yapmaktayım. Daha önce paylaşmış olduğum bir alıntıda yer aldığı gibi (#69389465), ben de herkesin bir öyküsü, şiiri, şarkısı olması gerektiğini düşünüyorum. Bu nedenle okumuş olduğum 164 tane öykü kitabının içinden bana dokunan öyküleri bir ileti altında paylaşmak istedim.
Bu
1 gün kaç saat? 1 saat kaç dakika? 1 dakika kaç saniye ve 1 saniye kaç salise? Bunların cevabını bence herkes az çok biliyor, öyle umuyorum yoksa bu durum beni aşıyor. Peki 1 saat neden 60 dakika? 1 dakika neden 60 salise? Bunlarda 60 kullanıyoruz gün niye 24 saat? Çember niye 360 derece? Babam böyle pasta yapmayı nereden öğrendi?
Şimdi
"Neden öyle diyorsun ki?"
"Düşünsene Sonuncu'nun çocukları olmuş, hepsi filozof gibi ortada dolanıyor, sırf bu görüntü yüzünden bile seni ona vermemem lazım. Yankıcan oğlum, beş yaşında olman, beş ciltlik ansiklopedi okumana engel değil. Say bakalım dünyadaki bütün gölleri, akarsuları, denizleri. Helinhan kızım, dört yaşındasın ama lütfen şu integral sorusunu çözer misin? Bu şekilde olmaz. Ayrıca trigonometri dünyanın en basit konusudur."
Aynı kağıdın arka ve ön yüzleri gibiyiz. Sonsuza dek beraber; ama hiçbir zaman birbirlerini görmeyen. (Aziz Nesin)
Kendimi yokluyorum, sefaletin içinden çekip çıkarmaya çalıştığım bir anlam var. Bulmanın gözle görülemediği, elle tutulamadığı nitelikler barındıran. Sadece hislerin yürürlükte olduğu, kanunların geçersiz olduğu bir ülkenin vatandaşı
1993 yılı 2 Temmuz
Can yitirdik bir otelde. Herbiri bir güneş parcası baba,anne,abi yitirdik .
Hoşçakal diyebildim güçlükle
Sesimi iğneden geçirerek
Dönüp arkama yürüdum
Adım adım küçülerek.
(Metin Altıok/ ölüm yeri Madımak)
Dünya cennet olsun yaşasın insan
Gelin barışalım dökülmesin kan...
(Nesimi Çimen /ölüm yeri Madımak)
Yaralı dili lâl ,kanadı kırık
Vurulmuş başında bir yokuşun
(Behcet Aysan ö.y Madımak)
Düşünsene ne güzel olurdu
Düşmansız yaşamak
(Erdal Ayrancı ö.y Madımak)
Bizim anlatmamıza gerek yok onlar anlattılar kendilerini . ALEVler içinde kalan canlar....
- "Kişisel gelişim sektöründe atılan sloganlara, verilen içi boş mesajlara bakınca insan bir şeyin çok iyi farkına varıyor... Bu sektörde ekmek yiyenlerin tek amacı insanlara eksiklerini, kusurlarını unutturmak olmuş. Yani bir nevi illüzyon yaşatarak mutluluk oyunu oynatmak... O zaman biz de illüzyonun perde arkasına bir bakalım!
Slogan 1 -
Ne diyorum biliyormusun? Allah'ın izniyle şu korona bittiği zaman önce kütüphaneye giderim almak istediğim kitaplar var elbet, ama ben kız kardeşlerimi özledim eskisi gibi dolaşırım aralarında.
Birde çok sevdiğim dostum seninle kaç yıl oldu görüşmeyeli 2-3 neyse bırak rakamları, sıkıca sarılalım biz senle.
Sonraa hani şu hababam da ki hocalar
RABBİNİZ ERKEK ÇOCUKLARI SİZE ÖZEL KILDI DA, KENDİSİNE MELEKLERİ KIZ ÇOCUĞU MU EDİNDİ? GERÇEKTEN, SİZ ÇOK BÜYÜK SÖZ SÖYLÜYORSUNUZ. (İsra Suresi 40. Ayet)
Kitabın isminden de anlaşılacağı üzere, romanın ana konusu İsra Suresi 40. Ayet’inde geçen, müşrikler tarafından hâşâ Allah’ın kızları olarak tanınan Lat, Uzza ve Menat isimli putlarla ve
Franz Kafka’nın okuduğum ilk kitabı, samimi olmak gerekirse 2 yıl önce yarım bıraktığım, 2 yıl aradan sonra anca tamamlayabildiğim bir kitap .
Kafka’nın 38 yaşındayken 24 yaşında ve evli olan Milenaya yazdığı mektuplardan oluşuyor . Bir adamın bir kadına değil, onun varlığına olan aşkı var aslında kitapta .
“Yanımda yürüyordun milena.
Düşünsene yanımda yürümüştün .
Düşünsenize yanında yürümesini bile inanılmaz gören, Milena’nın “ dolabı “ olmak isteyecek kadar kendinden vazgeçmiş bir adam Franz Kafka . .
Belki şu an böyle aşkların olmadığı düşüncesinden belki de mektupların çok akıcı olmamasından dolayı okurken zorlandığım bir kitap. Yinede aşka dair umut besleyen insanlara önerilir . Keyifli okumalar .
“ öğleden sonra da kalkmadım yataktan, yorgun değil, “ağır” dım yine. İkide bir bu ağır sözcüğünü kullanıyorum . Tam bana göre bir sözcük bu! Yerli yerinde , anlayabiliyor musun bilmem . . .
~~~~~~~~~~KİTÂB-I AŞK~~~~~~~~~~
Türk ve Dünyâ Edebiyatı’ndan aşka, sevdâya, muhabbete dâir alıntılar... Katkıda bulunmak arzu eden sevgili okurlar davetlidir; lütfen buyrunuz!..
1
Sevgiliye sadakatin özü ve özeti, aşkını sır gibi saklamak, iyilik gördüğünde de, kötülük gördüğünde de bu tavrı değiştirmemektir...
Kitab-ı Aşk, İskender Pala
Çilem...
O hadiseden sonra yaş her türlü meyve yiyemedim.
Yemek arzuluyordum fakat boğazımda kalıyor.
Bin müşkülatla yutsam kusma hissi geliyor çıkarıyorum...