Benim için insanlığın sonu 2009 yılıdır. Yani insanlık 2009-2010 o arada bir yerde zirveyi gördü, sonrası düşüş.
Çünkü anlamak bir ortak dil gerektirir. Ortak dil ise, ortak yaşam /ortak bilgi /ortak birikim / ortak düş kimi yerde, ortak düşüş demektir. Ortak değilse bile, yakın/ benzer/ gibi.
Hakkari'de Bir Mevsim
Hakkari'de Bir Mevsim
Reklam
Benim sevilmemekle ilgili bir derdim yok sonuçta ilişkiler böyle; Sen birinden hoşlanacaksın ama onun ilgisini çekmeyecek. Birileri de senin için rüzgâr estirecek ama sende yaprak kımıldamayacak. Bu açıdan herkes sevilmeme gerçeğiyle baş edebilir ama sevildiğini sanmak, o fena işte! Birinin seni buna inandırması, ona güvenip, yaslanman ve onun çekilmesiyle yüzleşmen... Böyle bir düşüş en güçlüsünü bile dibe batırır. Yani tam dünyadan sıyrılıp "artık burda yaşayayım" derken evsiz kalmak... Bu bambaşka bir köksüzlük. O yüzden bu hayattaki en önemli şey, hayatını kiminle paylaşacağını doğru seçebilmek. Neşet Ertaş diyor ya; "Sessizliğini duymayan birine sevdanı verme, göynün incilir." Diye. İşte uykularının kaçmaması için evini doğru yere inşa etmen lazım yoksa en büyük acıların aşk uğruna çekilmesi ya da en güzel romanların, şarkıların aşk üstüne yazılması tesadüf değilidir...
"Rakı şişesinde balık olsam"... :) Âkif'ten Orhan Veli'ye düşüş mü desem, geçiş mi? Neyse, hepsi de bizim şâirimiz, millî edebiyatımız..:)
Kendi hikayeni nasıl tamamlamak istersin?
Ne yaşamış olursan ol : firsata çevir! Düşüş diye bir şey yok , onlar hep ödüldü..
Reklam
Çığlıksız bir düşüş benimkisi.. _
Nilgün Marmara
Nilgün Marmara
Her düşüş ve hezimet; insanın iç düzeninin, ruhi ahenginin bozulmasıyla başlar ve dönüp kendini bulacağı duygularıyla dirileceği güne kadar da devam eder.
Zaman zaman gelen ruh halindeki düşüş Artık giderek daha da yıkıcı Hayatı sadece Yeme içmeye indirgeyen Hem bir nimet Hem de lanet.
Bazen bir şeyler yaşatıyor hayat insana. O yaşadığı şeylerden sonra insan tüm beklentisini kesiyor hayattan. Hiçbir umudu olmayan, hayaller kurmayan, beklenti içine girmeyen, aşılması imkansız duvarlardan ibaret olan bir kişiye dönüşüyor. Bir şeyler heyecanlandırmıyor, duyguları varsa da yokmuş gibi alıştırıyor kendisini. Benim duygum olamaz düşüncesini benimsiyor. Bir daha yıkılmamak, bir daha eski haline dönmemek için böyle bir yol buluyor. Sonra bir şeyler oluyor, o en sert düşüş yaşadığı döneme geri dönüyor dönmek zorunda bırakılıyor. Ama kaçmıyor bu sefer. Yürüdüğü yolda cam kırıkları olsa da basıyor üzerine, korkmuyor. Bu sefer alışmış oluyor o kırıklara, acıya... Beklentisi olmadığı için korkmuyor hiçbir şeyden. Aksine üzerine üzerine gidiyor, gitmek istemese de zorunda bırakılıyor. Zaten o kadar yorgun oluyor ki bu zorunda bırakılmalardan hayal kırıklığına uğramıyor bu sefer...
Reklam
İnsan kendisine olan saygısını, onurunu ve güvenini yitirdiği an işi bitmiş demektir. Alabildiğine bir baş aşağı düşüş yaşar.
Düşüş değil bu… Kendine inmek.
Düşüş bitti. Birkaç kemiğim yerinden fırladı, kafatasım parçalandı. Yerde yüzümü bıraktım, yerde parmaklarımın inceliğini, elimi bir kere tutmuşluğunu, elimi karşıdan karşıya geçerken çocuk gibi çünkü ışıklardan geçmemiştik de korkmuştum hani. Ben yerde küçücüklüğümü bıraktım ama düşüş bitti. Aldanış bitti, yanılgı bitti.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.