Ama geceleri, saat dokuzdan sonra artık tren geçmezken bulvar o kadar sessizleşirdi ki oralarda sık sık esen meltemde, ara sıra pencerelerin önündeki çınarların hışırtısı duyulurdu. Temmuz sonunda, böyle bir gecede Gregor Keuschnig, birini öldürmüş olmasıyla başlayan uzun bir rüya gördü. Bir anda eski Keuschnig olmaktan çıktı. İş arayan birinin "kendini değiştirmek" istemesi gibi o da kendini değiştirmeye çalıştı; ama bu değişiklik ortaya çıkmasın diye hayatını eskisi gibi sürdürmeliydi, öncelikle de eskiden nasılsa öyle kalmalıydı. Böyle yapınca, başkalarıyla her zamanki gibi yemeğe oturması başlıbaşına bir aldatmaca oluyordu; birdenbire çok fazla konuşmaya başlaması, kendinden, "eski hayatından" çokça söz etmesi de dikkati başka tarafa çevirmek içindi. Öldürdüğüm yaşlı kadın bir tahta sandığın içinde yarım yamalak gömüldü, bense ailem için nasıl da yüz karası olacağım, diye düşündü: Ailede bir katil! Ancak ona en çok sıkıntı veren, bir başkasına dönüşmüş olması ama yine de ailenin bir parçasıymış gibi davranmaya devam etmesinin gerekmesiydi. Rüyası, o arada evinin önüne konduğu anlaşılan tahta sandığı yoldan geçen birinin açmasıyla bitiyordu.
Sayfa 7 - 1. Basım: Ekim 2023 - Sia Kitap
DUYGULARIN HIŞIRTISI
Ömür rıhtımında yürümek hissi Bir garip duygu içine itti beni Yokuş aşağı yola düşmek arzusu Yerleştirdi gönlüme seyahatin zevkini Gökyüzünde yıldızların parıltısı belirince Gönlüme bir ışık doğdu serince Yokluyorum gönlümü derin derin Anlıyorum gizemini sessiz sakin Bir çocuğun gülümsemesinde gizli masumiyet Ah nerde bizde o saf temiz ve masum zinet Maskeli yüzü atmaktadır maharet Asıl o zaman olur safiyet Tefekkür ruhuma açılırken şimdi Halet-i ruhiyem değişiyor yeni Yepyeni bir aleme açıyorum gözlerimi Kaplıyor ruhumu bambaşka nevruzi
Sayfa 23 - Uğur Tuna YayınlarıKitabı okudu
Reklam
DUYGULARIN HIŞIRTISI
Ağaçlar sallanıyor rüzgârın dürtmesiyle Haber veriyor yağmur geleceğini şimşeklerle Karışık sesler koro halinde tabiatta Musiki nağmeleriyle oluşturuyor orkestra Erimedi dağların üzerindeki kar hala Sönmedi sinemdeki ateş hiç ama hiç Sema afakı ateşin heyecanıyla Hitap ediyor gökgürültüsüyle Uyku ile uyanık arasında bulunuyorum şu an Hayalin en kuytu köşesine takılıyorum el'an Şimdi hissediyorum kendimi kuş gibi hafif Zira giriyorum ben özgürlük atmosferine Zannetme ki dil konuşur sadece Gönül sine kalp ruh nefs vicdan Her biri konuşur özgün diliyle Güya aşıkların atışması misali ederler hal-i beyan
Sayfa 22 - Uğur Tuna YayınlarıKitabı okudu
Yolculuk
I O zamanlar gökyüzü biçilmiş buğday kokardı Çiğnenmiş üzüm, mısır püskülü, bostan yaprağı Toprak kokardı insan emeğiyle yoğrulmuş. Rüzgâr serin sesli konuğuydu evlerin Bulutlardan ağaçlardan saçlardan süzülen Bir dirim duygusuyla doldururdu odaları Yağmur ikinci adıydı akşamların Günün yorgunluğu üzerine dökülen Bir düş inceliğinde
Sayfa 115 - 1985/86Kitabı okudu