“Telepati; düşüncelerin, duyguların yazı ya da söz olmaksızın beyinler arasında iletilmesine telepati deniyor. Telepati bir tür duyular Ötesi hissetme olarak tanımlanabilir. Telepati sözcüğü, eski Yunancadaki “tele” (kulak) ve “pati” (duygu) terimlerinden geliyor. Telepati yalnızca düşüncelerin ve duyguların aktarılmasını değil, çeşitli olayların önceden hissedilmesini de kapsıyor. İşitme, görme, dokunma, koklama ve tat alma gibi beş duyuya ek olarak altıncı bir duyu kabul edilen bu özellik, Sigmund Freud’a göre, baskılanmış eski bir özelliktir ve ancak belirli koşullarda ortaya çıkar. İlkel insanlardaki telepatinin tehlikelerden korunmak için gerekli bir mekanizma olduğu düşünülüyor. Bazı durumlarda kişilerin algılama özelliklerinde değişiklik olabiliyor. Örneğin bir yakınını kazada, savaşta ya da hastalıktan kaybetmiş kişiler bazı olayları ya da tehlikeleri önceden hissedebiliyorlar. Beyinde anlık bir düşünce ya da görüntü olarak ortaya çıkan bu durum, kişinin günlük programlarını ya da kararlarını bile etkileyebiliyor. Telepati kişinin duygusal durumuyla da yakından ilgili. Bu özellik daha çok kadınlarda bulunuyor. Bunun nedeni belki de kadınların davranış ve düşüncelerinin, erkeklere oranla duygusal temellere daha çok dayanması.”
Hiç de estetik olmayan görsellerle karşınızdayım. Taşınıyoruz.
İlk kitaplardan başladım. Zaman içinde bir hayli kitap toplamışız evimize. Elime aldığım her kitap bir milisaniyeliğine de olsa beni başka bir ana götürüyor.
Annemin genç kızlığında İsmet Özel’e, Rasim Özdenören’e imzalattığı neredeyse o her yeri çizili kitaplar. Annemin ben 10
İyileşmesine izin verin. Zaman tanıyın acele etmeyin. Hatırlamak üzmesin, hatırlatıcılara kızmayın. Yara kabuk bağlar kabuktan korkmayın. Her defasında iyileştiğinize kendinizi ikna etmeye çalışırsınız ama boşuna.. tekrar aynı döngüye girersiniz. Ağlamaktan, acı çekmekten, yorulmaktan, incinmekten çekinmeyin. Bu söylediklerim duygusal romantik şeyler değil. Gerçekler. Hepimizin karşılaştığı, kaçamayacağı gerçekler. Kendi gerçeklerim kendime telkinlerim. Bugüne gelene kadar kendime defalarca iyileşmeye başladığımı söyledim ama büyük çabalar sonucunda tam şu an gerçekten iyileştiğimi anladım. Aceleye lüzum yok sabır yeterli. Kendinize unutmayı değil sabretmeyi, alışmayı öğütleyin. ( faydasız kişisel gelişim kitaplarından yazabilirmişim aslında)
YAKINDA SANDIĞINIZ UZAK, UZAKTA SANDIĞINIZ YAKINDAOLABİLİR!
40 Yaşıma Girdiğim İçin Kendime :)))
Sevgili Ben;
İyi haber: Artık 40yaşındayım!
Kötü haber: Artık 40yaşındayım...
Ama neyse ki, yaşım sadece bir sayı ve ben hala ilk delikanlılık zamanlarımdaki gibi enerjik hissediyorum.
40 yaşına girmek,
Ağlamak toplumsal olarak zayıflık işareti olarak algılansa da aslında duygusal boşalım sağlayan bir süreçtir ve vücüt için oldukça faydalıdır. Ağladığımızda, stres ve duygusal birikimlerimizden arınarak kendimizi daha hafiflemiş ve rahatlamış hissederiz. Freud'un ifadesine göre, sinirlenince ağlayan insanlar daha içten ve güvenilirdirler. Buda ağlamanın aslında güçlü bir eylem olduğunu ortaya koyar. Ancak toplumda ağlamaya yönelik negatif tutumlar hâlâ yaygındır. Örneğin "Erkekler ağlamaz" Gibi cinsiyetçi ve kısıtlayıcı düşüncelerin varlığı ağlayan kişileri suçlayıcı ve yargılayıcı bir ortama iter. Bunun yerine, kişinin duygularını anlamaya ve ona destek olmaya odaklanmak önemlidir. Ağlayan bir kişiye, onu ağlatan şeyi sormak ve duygularını ifade etmesi için güvenli bir ortam sağlamak, onun kendini daha rahat hissetmesini anlaşıldığını bilmesini sağlar.
Çocuklar fiziksel özelliklerinden, (yürümek, konuşmak) duygusal özellikleri (sinir, mutluluk, haz) ve tepkisel özelliklerine (davranış,tutum) kadar. Tamamını empati yöntemi ile dahil olduğu ortamdaki kişileri taklit ederek öğrenir. Tabii durumda belirgin özellikleri ebeveynlerden alır.
Çocuk ailenin karakutusudur demek bu durumda abartı olmaz. Ama siz bu söylem üzerine çocuklarınızı geliştirmeye çalışıp sır küpü yapmaya çalışmayın. Çocuğa zarar verirsiniz.
Çocuk gelişimindeki temel özellik kişisel gelişim, uygun zemin ve sağlıklı aile.
Aile içi problerinizi onların göremeyeceği ve ulaşamayacağı yerde saklayın.
Elif
@Elifoke
·
30 Mart 13:34
Huzursuz bir aile, mahalledeki bakkalı bile rahatsız eder
"Eğer kaç yaşında olduğunu bilmezsen, kaç yaşında olurdun?". Amerikalı beyzbol oyuncusu Satchel Paige'in bir sözü bu. Yaş kavramına bakış açımızı değerlendirmemizi sağlıyor. İnsan hayatının bilişsel, biyolojik ve psikososyal gelişimini göz önüne aldığımızda her zaman yaş ile değerlendirilen kategorizasyonlar görüyoruz. Bebeklik,
Sigmund Freud, 19. ve 20. yüzyılın en etkili psikologlarından biridir ve modern psikolojinin kurucularından biri olarak kabul edilir.
Freud'un analizi, insan zihninin derinliklerine inen birçok önemli kavramı içerir.
Bunlar arasında id, ego, süper ego, bilinçdışı, psikoseksüel gelişim teorisi ve savunma mekanizmaları
Kendini bulma süreci, yaşamını anlamak ve kişisel kimliğini keşfetmekle ilgilidir. Bu süreçte duygusal denge, içsel değerler ve tutkular üzerine derinlemesine düşünmek önemlidir. Farklı deneyimlere açık olmak, kişisel gelişim kitapları okumak veya mentorluk almak gibi yöntemlerle bu yolculuğu zenginleştirebilirsin.
İnsanlar her zaman aynı duygusal gelişim veya travma çözümleme seviyesinde buluşurlar. Böylece su kendi seviyesini bulur. Ancak bir kişi ilerlemeye ve gelişmeye başladığında diğeri bunu yapmadığında buluşmaları imkânsız hale gelir. Ya ilerlemeyi yapan kişi bundan vazgeçip, eski haline dönecek ki bu neredeyse imkânsızdır ya da diğeri kendini gelişmeye zorlayacaktır. Bunlardan biri olmazsa ayrılırlar.