Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Enes

Enes
@eGun
Ankara
11 okur puanı
Aralık 2018 tarihinde katıldı
Sabitlenmiş gönderi
"Oysa hangi düşüncede, hangi harekette 'ben' diye bir varlık gösterdi ki? Hayattaki amacı neydi? Büyüklük ... başkalarının gözünde. Şöhret. Hayranlık. İmrenme. Bunların hepsi başkalarından gelen şeyler. Tüm inançlarını başkaları dikte etti ona. O bunlara pek bağlı kalmadı, ama başkaları onun bağlı olduğunu sandığı sürece, bir sakınca görmedi. Baş derdi hep başkalarıydı. Büyük olmak istemiyor, büyük görünmek istiyordu. Bina yapmak istemiyor, 'mimar olarak' hayranlık toplamak istiyordu. Başkalarını etkileyebilmek için başkalarından çaldı. İşte sana kendini katıksız silme. İhanet ettiği, feda ettiği şey, kendi egosuydu. Oysa herkes ona bencil diyor."
Reklam
Enes
@eGun·Bir kitabı okumayı düşünüyor
Kapitalizm: Bilinmeyen İdeal
Kapitalizm: Bilinmeyen İdealAyn Rand
6.6/10 · 73 okunma
Başka insanları imparatorlukları esir almaya yönelten o ihtiras, Lillian'ın sınırlarına indirgenince, gücünü Rearden'ın üzerinde kullanmaya dönüşmüştü. Rearden'ı kırıp ezmeye yönelmişti. Kendisi onun değerlerine yükselemeyeceğine göre, çareyi onu yok etmekte bulmuştu, sanki böyle yapmakla onun büyüklüğü kendisine geçecekmiş gibi... sanki bir heykeli parçalayan vandal, onu yapan sanatçıdan üstünmüş gibi, bir çocuğu öldüren katil, onu doğuran anneden büyükmüş gibi... Lillian'ın Rearden'a çok şaşırtıcı gelen saldırı biçimi hep tutarlı ve net olmuştu. Silmek istediği, Rearden'ın özsaygısı olmuştu hep. Değerlerini teslim eden bir insanın, artık başkalarının insafına kalmış olacağını biliyordu. Mücadele ettiği, Rearden'ın ahlaki saflığıydı. Suçluluk zehiriyle çökertmeye çalıştığı, onun güvenli kararlarıydı. Sanki o çökerse, ondaki ahlaksızlık, karısına da aynı hakları tanıyacakmış gibi.
Plato Film Yayınları, 1. Baskı, İstanbul, Aralık 2006Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
+ "Bana bir iş vermeni istiyorum!" - "Neden vereyim?" + "İhtiyacım olduğu için!" Rearden eliyle kapkara fırınlardan fışkırıp göklere yükselen alevleri gösterdi. - "Benim de şu fırına ihtiyacım vardı, Philip. Ama onu bana veren şey, ihtiyacım değildi..."
Plato Film Yayınları, 1. Baskı, İstanbul, Aralık 2006Kitabı okudu
Sebep-sonuç kanununa karşı ne zaman isyan etseniz, amacınız sahtelikli bir istektir. O kanundan kurtulmayı değil, daha kötüsü, onu ters-yüz etmeyi amaçlıyorsunuz demektir. Hak edilmemiş sevgi istiyorsunuzdur... Sanki bir sonuç olan sevgi size kişisel değeri, yani sebebi verebilirmiş gibi. Hak edilmemiş hayranlık istiyorsunuzdur... sanki bir
Plato Film Yayınları, 1. Baskı, İstanbul, Aralık 2006Kitabı okudu
Reklam
Bugünün materyalist, kâr peşinde koşan dünyasında, insanı bir mil uzağa taşıyabilecek demiryolunu kurabilmek, pek çok zekayı, tutarlılığı, enerjiyi ve beceriyi gerektirmektedir. Onların materyalist olmayan, kâr-dışı dünyasındaysa canları istedikçe bir gezegenden ötekine yolculuk yapabileceklerdir. Dürüst biri çıkıp da onlara, "Nasıl?" diye sorarsa, gücenmiş gibi davranır, 'nasıl'ın banal realistlere göre bir kavram olduğunu, üstün ruhların buna, "Bir şekilde" diye cevap vereceğini söylerler. Maddeyle ve kârla sınırlı olan bir evrende, ödüller düşünceyle kazanılır; bu tür kısıtlamalardan kurtulmuş bir evrendeyse, ödüllere, istemekle ulaşılabilir. İşte onların o derme çatma sırrı da bundan ibarettir. Tüm esoterik felsefelerinin, tüm dialektiklerinin ve süper-duygularının, kaçamak bakışlı gözlerinin ve uğuldayan kelimelerinin sırrı budur. Uğrunda uygarlıkları, lisanları, sanayileri, hayatları yıktıkları, kendi gözlerini, kulak zarlarını deldikleri, duyularını sindirip akıllarını boşalttıkları sır budur. Mantığın, aklın, maddenin, varoluşun ve gerçeğin mutlaklarını bu uğurda eritmektedirler. Hepsinin amacı, o plastik sisin üzerine bir tek kutsal mutlaklık dikmektir: Kendi istekleri.
Plato Film Yayınları, 1. Baskı, İstanbul, Aralık 2006Kitabı okudu
Sizin düzeninizin savunduğu fedakarlık, gidermeye çalıştığı yozluktan daha yoz. Size fedakarlığınızın amacının sevgi olduğunu söylüyor... Yani her insana karşı hissetmeniz gereken sevgi. Manevi değerlerinin maddi değerlerden daha yüce olduğunu savunan bu ahlak, vücudunu her erkeğe ayrımsız veren fahişeyi kınayan bu ahlak, sizden herkesi ayrımsız sevmenizi talep ediyor. Sebepsiz servet nasıl olamazsa, sebepsiz sevgi de hatta sebepsiz başka türlü duygu da olamaz. Duygu, bir oluşa, bir gerçeğe cevaptır, sizin standartlarınızın dikte ettiği bir değerlendirmedir. Sevmek, değer vermek demektir. Değer ölçmeden değer vermenin mümkün olduğunu, değersiz bulduğunuzu sevmenin mümkün olduğunu söyleyen adam, size üretmeden tüketerek zenginleşmenin mümkün olduğunu, kağıt paranın altın kadar değerli olduğunu söyleyen adamın ta kendisidir. Bu kişinin size sebepsiz korku hissettirme peşinde olmadığını da gözden kaçırmayın. Onun türündeki insanlar yönetimi ele geçirince, türlü korku ve terör salma yöntemlerine yönelirler, korku duymanız için yeterince sebep yaratırlar, çünkü sizi korkuyla yönetmek isterler. Ama iş sevgiye, duyguların en yücesine geldiğinde, sebepsiz sevgi hissedemiyorsanız sizi ahlaksızlıkla suçlayıp avaz avaz bağırmalarına izin verirsiniz. Bir insan sebepsiz korku hissediyorsa, onu psikiyatriste götürürsünüz; ama sevginin anlamını, doğasını ve gururunu koruma konusunda o kadar dikkatli değilsiniz. ...
Plato Film Yayınları, 1. Baskı, İstanbul, Aralık 2006Kitabı okudu
Enes
@eGun·Bir kitabı okumayı düşünüyor
Anayurt Oteli
Anayurt OteliYusuf Atılgan
6.8/10 · 29,9bin okunma
Sizin düzeniniz, rasyonel insanın kendini mantıksızlar uğruna feda etmesini, bağımsızın asalaklara feda edilmesini, dürüstün dürüst olmayana, adil olanın olmayana, üretici insanın hırsız talancılara, tutarlı kişinin kaypaklara, özsaygılı olanın da burnunu çekip duran nörotiklere feda edilmesini talep ediyor. Çevrenizde gördüklerinizin gaddarlıklarına mı şaşırıyorsunuz? Esas değerlere ulaşmış olan insan sizin ahlâk düzeninizi kabul etmez; düzeni kabul eden de bu değerlere ulaşamaz. Fedâkarlık ahlâkında ilk feda ettiğiniz şey ahlâk, ikincisi de özsaygıdır. İhtiyacı bir standart hâline getirince, her insan hem kurban hem de asalak durumuna düşer. Kurban rolünde, çalışıp çabalayıp başkalarının ihtiyaçlarını karşılamak zorundadır, kendini de tüm ihtiyaçları başkaları tarafından karşılanacak bir asalak durumuna düşürmektedir. Diğer insan kardeşlerine ancak iki utanç verici rolde yaklaşabilir, ya dilenci olacaktır ya da kan emici.
Plato Film Yayınları, 1. Baskı, İstanbul, Aralık 2006Kitabı okudu
Ben kazanılmamış şeyi kabul etmeyen biri olarak, ne değeri ne de suçluluğu hak etmedikçe kabullenmeyen biri olarak, hep kaçındığınız soruyu size sormak için buradayım. Neden kendinizin değil de başkalarının mutluluğuna hizmet etmek ahlâka uygun hareket etmek oluyor? Eğer zevk almak bir değerse, neden başkaları zevk alınca bu ahlâka uygun oluyor da
Plato Film Yayınları, 1. Baskı, İstanbul, Aralık 2006Kitabı okudu
Reklam
"İnsanın aklı, sağ kalmanın temel aracıdır. İnsana hayat verilmiştir, ama 'sağ kalma' verilmemiştir. Vücudu ona verilmiştir, ama dayanıklılığı verilmemiştir. Aklı ona verilmiştir, ama içeriği verilmemiştir. Hayatta kalmak için o insanın eyleme geçmesi gerekmektedir, eyleme geçmeden önce de girişeceği eylemin niteliğini ve amacını bilmek zorundadır. Yiyeceğini elde edebilmesi, ancak yiyecek kavramını bilmesiyle mümkündür. Bir hendek kazarken de, bir siklotron yaparken de, bunu kendi amacını bilmeden, nasıl yapılacağını bilmeden başaramaz. Sağ kalabilmek için düşünmek zorundadır. İnsan olduğunuza göre sizin için 'olmak veya olmamak' demek, 'düşünmek veya düşünmemek' demektir.
Plato Film Yayınları, 1. Baskı, İstanbul, Aralık 2006Kitabı okudu
+"Herkesin yaşayabilme hakkı vardır... Kimse bana bir şans vermezse, ben o imkânı nasıl bulacağım?" -"Ben benimkini nasıl buldum?" +"Ben bir çelik fabrikasının sahibi olarak doğmadım." -"Ya ben?" +"Sen ne yapıyorsan, ben de yapabilirim; tabiî, eğer bana öğretirsen." -"Bana kim öğretti?" ... +"Hangisi daha önemli? Senin lanet olası çeliği dökmen mi, yoksa benim yemek yiyebilmem mi?" -"Çelik dökülmezse nasıl yemek yemeyi düşünüyorsun?"
Eğer onurunuzun son katresini kurtarmak istiyorsanız, en iyi eylemlerinize 'fedakarlık' demeyin; o terim sizi ahlâk dışı kategorisine sokar. Bir anne, kendine şapka alacağı yerde, aç çocuğuna yiyecek alırsa bu fedakarlık değildir. Bu kadının çocuğuna verdiği değer, şapkaya verdiğinden fazladır. Bu ancak, şapkaya daha çok değer veren, çocuğun açlıktan ölmemesini yalnızca görev duygusuyla sağlayan türdeki anne için fedakarlık sayılabilir. Bir insan kendi özgürlüğü için mücadele ederken ölürse, bu da fedakarlık değildir. O kişi, köle olarak yaşamaya razı değildir. Bu hareket de ancak köle olarak yaşamaya razı olan kişi için fedakarlık sayılır. Bir insan inançlarını satmayı reddediyorsa, yaptığı şey fedakarlık değildir, meğer ki zaten inançları olmayan biri olsun. Fedakarlık ancak feda edecek bir şeyi olmayanlar için uygun olabilir... değerleri de, standartları da, yargıları da olmayanlar için. Arzuları mantıksız kaprislerden doğan, körü körüne ortaya çıkan ve kolayca vazgeçilen şeylerden oluşanlar için. Ahlâki seviyeye sahip, arzuları rasyonel değerlerden doğan kişiler için fedakarlık, doğrunun yanlışa teslim olması, iyinin kötüye teslim olması demektir.
Plato Film Yayınları, 1. Baskı, İstanbul, Aralık 2006Kitabı okudu
Siz acıdan kurtulmayı istiyorsunuz. Biz başarının mutluluğunu istiyoruz. Siz cezadan kaçınmak için yaşıyorsunuz. Biz ödülleri hak etmek için yaşıyoruz. Tehditler bizi işlev görmeye yöneltemez; korku bizim özendiricimiz değildir. Biz ölümden kaçınmanın değil, hayatı yaşamanın peşindeyiz.
Plato Film Yayınları, 1. Baskı, İstanbul, Aralık 2006Kitabı okudu
Gurur, kendinizin en yüksek değer olduğunu anlamaktır ve insanın tüm diğer değerleri gibi onun da hak edilmesi gerekir. Ulaşabileceğiniz başarılar arasında bir tanesi diğerlerinin tümünü mümkün kılacak şeydir: o da, kendi karakterinizi yaratmaktır. Karakteriniz, eylemleriniz, arzularınız, duygularınız hep aklınızın alanı içindedir. İnsan nasıl yaşamını sürdürebilmek için ihtiyaç duyduğu fiziksel değerleri üretmek zorundaysa, aynı şekilde, hayatını sürdürülmeye değer kılmak için de karakter değerlerini edinmek zorundadır. İnsan nasıl kendini yaratmış bir servetse, aynı şekilde, kendini yaratmış bir ruhtur. Yaşamak için bir öz-değer duygusuna ihtiyacı vardır.
Plato Film Yayınları, 1. Baskı, İstanbul, Aralık 2006Kitabı okudu
Amacı olmayan insan, yokuş aşağı başıboş inen bir makinedir, karşısına çıkan ilk kayaya çarpıp ilk hendeğe yuvarlanmaya mahkûmdur. Aklını gemleyen adamsa yerinde çakılmış, yavaş yavaş paslanmakta olan bir makinedir. Rotasını bir liderin çizmesine izin veren adam, çekme halatıyla çekilip hurda alanına götürülmekte olan bir enkazdır. Başka bir insanı kendi amacı hâline getiren adamsa, hiç kimsenin arabasına almaması gereken bir otostopçudur.
Plato Film Yayınları, 1. Baskı, İstanbul, Aralık 2006Kitabı okudu
199 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.