Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

b

b
@eattherude0
şeytanlar da yürür benimle, herhalde ıslık çaldığım için open.spotify.com/playlist/2QRkjR...
psychology
136 okur puanı
Aralık 2018 tarihinde katıldı
Beni öldürmek lütfunda bulunacak bir şey beklemeliydim. Eninde sonunda bu, beni hayatta tutma lütfunda bulunacak bir şey bekliyorum demekle aynı yere çıkıyordu.
Sayfa 169Kitabı okudu
Reklam
Ama ben kendime, bile isteye eziyet etme fırsatını ne kadar küçük olursa olsun kaçırmak istemiyormuşum gibi, gözle görülür gerçekleri bile görmezden gelmeye alışmıştım. Kendine acımanın emin limanına çekilmek, kendini trajik bir kurban gibi görmek, bütün kaçış yolları tutulmuş insanların başvurduğu eski bir hiledir...
Sayfa 166Kitabı okudu
Kendi kendini aldatma benim sığındığım son duraktı; çünkü ciddi bir şekilde yaralanan kimse, hayatını kurtaracak sargı bezi temiz midir, diye sormaz.
Sayfa 164Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Şu bir parçacık mutluluğu bile hak edemiyoruz, diye düşünüyordum. Belki de en ufak bir sevinci bile eninde sonunda pahalı ödeyeceğimiz bir lütuf olarak görmeye alıştık.
Sayfa 122Kitabı okudu
Bir yandan da sabırsızlık ve tatlı bir bekleyişle ölümü özler gibiydim. Daha önce de sık sık değindiğim gibi, gelecek günler ağır bir yük gibiydi sırtımda.
Sayfa 107Kitabı okudu
Reklam
Hayat bir sahnedir, denir. Görünüşe bakılırsa çoğu insan bu düşünceye takılıp kalmaz, en azından benim gibi erken bir yaşta. Çocukluğumun sonuna doğru, bunun böyle olduğuna ve kendi gerçek benliğimi hiç göstermeksizin sahnedeki rolümü oynamam gerektiğine kuvvetle inanmıştım.
O sırada içim, şimdiye kadar kendime belki bin kez sorduğum soruyu soramayacak kadar yorgundu: Böyle olduğum gibi kalsam bunda ne terslik vardı?
Kanepede oturmuş, bütün bunları düşünüyor, sürüp giden eziyetleri yüzünden Tanrı'ya gittikçe daha çok hırslanıyordum. Istırap çektirmekle, karşıma engel üstüne engel çıkarmakla beni kendisine yakınlaştıracağını, yola getireceğini sanıyorsa aldanıyordu; bunu ona temin edebilirdim.
Bu gözlerin hiçbirinde kaygı yoktu, omuzların hiçbirinde yük. Bu şen gönüllerde belki tek üzüntü, belki tek gizli kahır yoktu. Ve ben genç ve çiçeği burnunda bu insanlarla yan yana yürüyordum. Mutluluk denen şeyi çoktan unutmuştum. İçimde bu düşünceyi okşayıp nazlıyor, korkunç bir haksızlığa uğradığım sonucuna varıyordum. Şu son ayların bu acayip zulmü neydi bana karşı? Zihnimi toparlayamıyordum artık. Her zaman, her yerde en tuhaf azapları ben çekiyordum. Hayallerime sokulan, kuvvetleri darmadağın eden ufak tefek, anlamsız rastlantıların, sefil ayrıntıların baskısına uğramaksızın, bir başıma, ne bir park kanepesinde oturabiliyor, ne de bir tarafa gidebiliyordum.
Gözlerimi açınca, eski alışkanlık, bugün için bir ümit var mı diye düşünmeye başladım.
Reklam
Doğanın içimize ektiği iyilik tohumları öyle zayıf ve öyle ince ki, tutkuların en ufak şokuna, ona ters düşecek bir eğitimin etkisine karşı koyamaz. Aynı zamanda bunlar muhafaza da edilemez, kolayca bozulup yozlaşır.
İnsanlara hizmet etmek için yaratılmış hayvanlar bile ancak karşıt bir arzuyla itiraz ettikten sonra boyun eğiyorsa hangi bahtsız kötü eğilim, özgür yaşamak için doğmuş insanın doğasını, ilk halinin hatırasını, hatta bu hale dönme arzusunu bile bu denli unutturacak kadar bozmuş olabilir?
Oysa bu efendinin sadece iki gözü, iki eli, bir bedeni var ve kentlerinizin sonsuz sayıda sakininden daha fazla bir şeyi yok. Sizden fazlası, sizi yok etmesi için ona verdiğiniz olanaklardır. Sizi gözetleyen sayısız hafiyesini sizden değilse nereden alıyor? Sizi dövmek için bunca ele nasıl sahip oluyor, bunları sizden ödünç almadıysa? Kendilerinizi çiğnediği ayaklar, aynı zamanda sizin ayaklarınız değil mi? Üzerinizdeki erk sizden gelmiyor mu?
Özgürlüğe sahip olmak için sadece onu arzulamak yeterliyse, bunun için sadece istemek yeterliyse, basit bir istekle onu elde etmeyi hala çok pahalı bulacak bir ulus var mıdır dünyada?
Demek ki halklar ellerinin kollarının bağlanmasına izin veriyorlar veya daha doğrusu bağlattırıyorlar, çünkü kulluk etmeyi reddetseler bağları koparacaklar. Halkın kendisi kul olmayı kabul edip kendi boğazını kesiyor; kul olmayı veya özgür olmayı seçebilirken özgürlüğünü itip boyundurluğu seçiyor; felaketini kabul ediyor veya daha doğrusu felaketin peşinden koşuyor. Özgürlüğüne kavuşmasının bir bedeli olsa, hiç ısrar etmezdim; hem de doğal haklarına kavuşması ve bir bakıma hayvan olmaktan çıkıp tekrar insan olması, onun en çok arzuladığı şey olması gerektiği halde.
655 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.