Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

b

b
@eattherude0
şeytanlar da yürür benimle, herhalde ıslık çaldığım için open.spotify.com/playlist/2QRkjR...
psychology
136 okur puanı
Aralık 2018 tarihinde katıldı
Doğanın içimize ektiği iyilik tohumları öyle zayıf ve öyle ince ki, tutkuların en ufak şokuna, ona ters düşecek bir eğitimin etkisine karşı koyamaz. Aynı zamanda bunlar muhafaza da edilemez, kolayca bozulup yozlaşır.
Reklam
İnsanlara hizmet etmek için yaratılmış hayvanlar bile ancak karşıt bir arzuyla itiraz ettikten sonra boyun eğiyorsa hangi bahtsız kötü eğilim, özgür yaşamak için doğmuş insanın doğasını, ilk halinin hatırasını, hatta bu hale dönme arzusunu bile bu denli unutturacak kadar bozmuş olabilir?
Oysa bu efendinin sadece iki gözü, iki eli, bir bedeni var ve kentlerinizin sonsuz sayıda sakininden daha fazla bir şeyi yok. Sizden fazlası, sizi yok etmesi için ona verdiğiniz olanaklardır. Sizi gözetleyen sayısız hafiyesini sizden değilse nereden alıyor? Sizi dövmek için bunca ele nasıl sahip oluyor, bunları sizden ödünç almadıysa? Kendilerinizi çiğnediği ayaklar, aynı zamanda sizin ayaklarınız değil mi? Üzerinizdeki erk sizden gelmiyor mu?

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Özgürlüğe sahip olmak için sadece onu arzulamak yeterliyse, bunun için sadece istemek yeterliyse, basit bir istekle onu elde etmeyi hala çok pahalı bulacak bir ulus var mıdır dünyada?
Demek ki halklar ellerinin kollarının bağlanmasına izin veriyorlar veya daha doğrusu bağlattırıyorlar, çünkü kulluk etmeyi reddetseler bağları koparacaklar. Halkın kendisi kul olmayı kabul edip kendi boğazını kesiyor; kul olmayı veya özgür olmayı seçebilirken özgürlüğünü itip boyundurluğu seçiyor; felaketini kabul ediyor veya daha doğrusu felaketin peşinden koşuyor. Özgürlüğüne kavuşmasının bir bedeli olsa, hiç ısrar etmezdim; hem de doğal haklarına kavuşması ve bir bakıma hayvan olmaktan çıkıp tekrar insan olması, onun en çok arzuladığı şey olması gerektiği halde.
Reklam
Özgürlüğün onu savunanların kalplerine yerleştirdiği yiğitlik hikayeleri gerçekten de mucizevidir! Fakat her gün ve her yerde gerçekleşen, tek bir insanın bin şehre zulmetmesi ve onları özgürlüklerinden yoksun bırakması: Bu sadece söylenti olsaydı ve her gün gözlerimizin önünde meydana gelmeseydi, kim buna inanabilirdi?
Şimdilik bana anlatılmasını istediğim şey şudur: nasıl oluyor da bunca insan, bunca şehir, bunca ulus, kendisine verdikleri güçten başka gücü olmayan, katlanmayı kabul ettikleri ölçüde onlara zarar verme erkine sahip, ona karşı gelmektense ondan gelen her şeyi sineye çekmeyi tercih ettikleri taktirde onlara hiçbir kötülük etmeyen tek bir tirana tahammül ediyor?
Ama doğrusu iyiliği konusunda asla emin olamayacağımız ve dilediğinde kötü olabilecek bir efendiye kul olmak büyük bir felaket değil m?
Osmanlı tebaasının genlerinde bulunan 'kendi ihtiyacını kendin gör!' anlayışı, cumhuriyet ve demokrasiyle birlikte yerini devletten hizmet talep etmeye bırakacağına, ileriki yıllarda halk tarafından daha da benimsenecek; devletten hizmet istemeye korkan, ezkaza görecek olursa minnettarlığından ne yapacağını şaşıran Anadolu halkı, yüz yıl sonra 'kendi okulunu kendin yap' kampanyasına şaşılası bir coşkuyla destek verecek, bir Allahın kulu da 'Okulumuzu da kendimiz yapacaksak devlet niye vergi alıyor?' diye sormayacaktı.
Sayfa 455Kitabı okudu
ama deve kuşu gibi kafasını kuma gömerek yaşayan bu toplumun hangi gerçekleri görmesi gerektiğine karar verme hakkını kendilerinde bulan yöneticileri, milenyum çağının en eğlenceli fenomeni olan youtube'u susturacaklar, yeni bir çağ yaşanıyor olsa da ülkede değişen fazla bir şey olmayacaktı.
Sayfa 279Kitabı okudu
Reklam
Kabil soyu, gökyüzüne çık, Ve Tanrı'yı fırlat aşağıya!
Sayfa 116Kitabı okudu
Ekler Gözyaşı yüzüne başka güzellik, Yeşillikte bir su gibi üstelik; Borayla canlanır çünkü çiçekler.
Sayfa 138Kitabı okudu
-Ver de bana, Tanrım! bakma yürekliliği, İğrendirmesin beni bedenimle ruhum!
Sayfa 110Kitabı okudu
1.035 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.