"Ben sana rehber değil,ancak yoldaş olabilirdim,fakat yolu ikimiz de bilmiyorduk ve birbirimize yük olmaktan,birbirimizi şaşırtmaktan başka bir şey elimizden gelmiyordu."
Merhaba bugün bir oturuşta bitirdiğim ama sindirmesi zor olan o kitap hakkında konuşmak istiyorum. Bilinmeyen bir kadının mektubu. Kitabımızın konusu kısaca, bir kadının yıllar önce birliktelik yaşadığı adama ölmeden önce mektup yazması. Kadının adam için yaptıklarını okudukça hayrete düştüğümü söylemeliyim. Çok ileride bir takıntılık derecesi bu ve gerçekten kadının psikologa gitmesi gerektiğini düşünüyorum. Belki size bu sözlerim hoş gelmeyecek ama kitabı okuyanların bana katıldığına umarak kadının adama kendisini kullanmasına izin verdiğini söyleyebilirim. Sırf onunla bir an geçirebilmek için her şeyinden vazgeçen belki de onu her şeyi olarak gören kadın...
Ayrıca kadının takıntılığının küçük yaşta başladığını ve adamla arasındaki yaş farkını unutmamak lazım. Bu yüzden kadının "aşk"ını doğru bulmuyorum ve desteklemiyorum (aşk bu değil). Ama anlatımı o kadar güzeldi ki tek oturuşta bitti stefan yine düşündürmeyi ve hayran bırakmayı başardı. Okumadıysanız lütfen okuyun,okutturun...
Görüşmek üzere! Sadıcakla kalın,okur kalın :)
SPOİLER
heh bir de şimdi aklıma geldi adamın kadınla ikinci birlikteliği sırasında onu tanımaması da beni şaşırtan detaylardandı.
"Tesadüf seni önüme çıkarmasaydı,gene aynı şekilde,fakat her şeyden habersiz,yaşayıp gidecektim. Sen bana,dünyada başka türlü bir hayatın da mevcut olduğunu,benim bir de ruhum bulunduğunu öğrettin"
"...aramızda bir tanışıklık varmış gibi bir hisse kapıldım.Bu soluk yüz,bu siyah kaşlar ve onların altındaki siyah gözler;bu koyu kumral saçlar ve asıl, o masumluk ile iradeyi sonsuz bir melal ile kuvvetli bir şahsiyeti birleştiren bu ifade,bana asla yabancı olamazdı"
"Kadın sevebileceği zaman sevmiyor,ancak tatmin edilmeyen arzulara üzülüyor,kırılan benliğini tamir etmek istiyor,kaybedilen fırsatlara yanıyor ve bunlar ona aşk çehresi altında görünüyordu"
...bazen bütün insanları boyunlarına sarılıp öpecek kadar seviyorum, bazen de hiçbirininin yüzünü görmek istemiyorum.Bu nefret filan değil... İnsanlardan nefret etmeyi düşünmedim bile. Sadece bir yalnızlık ihtiyacı.