Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Bahar İnci

Bahar İnci
@edgarallanpoesraven
Lord, it'd be great to find a place we could escape sometime Me and my Isis growing black irises in the sunshine Every version of me dead and buried in the yard outside We'd sit back and watch the world go by
Yazar yine kendini dökmüş satırlara... İnsanlığımı yitirirkeni anımsattı.
Ah, zavallı bizler! İnsanlar çok acınası. Hayatım boyunca hiçbir zaman küçümseme, nefret, öfke ya da kıskançlık gibi duygular yaşamadım. Sadece insanları taklit ettim ve yaygaralar kopardım. Aslına bakarsanız hiçbirini anlamıyorum. İnsanlardan nefret etmenin, onlara tepeden bakmanın veya kıskanç olmanın nasıl bir his olduğunu bilmiyorum. Gerçekten hissettiğim tek şey, kalbimi küt küt artıracak kadar iyi bildiğim tek duygu, acıma.
Sayfa 119Kitabı okudu
Reklam
Yeni de olsa Hamlet sonuçta, olmak ya da olmamak...
Sorun da burada. Bana acı veren nokta burası. Teslim olmak mı kaçmak mı, adil ve dürüst bir savaş mı yoksa aksine yalandan uzlaşma, aldatma ve yatıştırma mı, olmak ya da olmamak mı? Hangisi daha iyi bilemiyorum. Bilmemek bana acı veriyor.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"Ben hiçbir şey yapmaya çalışmıyorum," dedi Winter. "Ben sadece... Ben sadece onun gibi olmak istemiyorum. Onlar gibi!" Jacin gülümsedi, ama yorgun bir tebessümdü. "Kesinlikle. Bundan daha tehditkar ne olabilir?"
Sayfa 219Kitabı okudu
Reklam
Winter'ın en sevdiğim karakter olduğundan bahsetmiş miydim?
"Peki neye yol açıyor?" dedi Winter, sırtını koltuğa yaslarken. "Bu Ay hastalığı?" Jacin'in omuzları düştü. "Delirmene neden oluyor." Winter başını yana eğdi ve gülmesine engel olmaya çalıştı. "Eh, ben zaten deliyim o yüzden kulağa o kadar kötü gelmiyor." Jacin zoraki gülümsedi. "Ciddiyim, Winter. Bu hastalığa yakanalan insanlar sürekli halüsinasyonlar görüyor. Bazen kötü halüsinasyonlar. Kovalandıklarını ya da saldırıya uğradıklarını. Hatta canavarlar görebiliyorlar." "Böyle olmak zorunda." dedi Winter. "Ben bu yan etkiyi kabul ediyorum. Aklım bana ne kadar canavar göstermek istiyorsa gösterebilir ama ben bir canavar olmayacağım."
Ancak trajik olan kadının ölümü müydü, yoksa hayatı mı?
Sayfa 194Kitabı okudu
"Ah, Hamlet! Yardın yüreğimi, ikiye böldün!" "Böldümse, kötü yarısını kaldır at, yalnız öbür yarısıyla yaşa bundan sonra."
Sayfa 104Kitabı okudu
İsteklerimiz öyle çatışır ki kaderimizle Bütün kurduklarımız yıkılır gider. Düşünceler bizim, olaylar bizim değiller.
Madem bu dünya bile yok olacak bir gün Sevginin bitmesine insan neden üzülsün?
Reklam
Var olmak mı, yok olmak mı, bütün sorun bu! Düşüncemizin katlanması mı güzel, Zalim kaderin yumruklarına, oklarına, Yoksa diretip bela denizlerine karşı Dur, yeter! demesi mi? . . . Kim dayanabilir zamanın kırbacına? Zorbanın kahrından, gururunun çiğnenmesine, Sevgilinin kepaze edilmesine, Kanunların bu kadar yavaş Yüzsüzlüğün bu kadar çabuk yürümesine. Kötülere kul olmasına iyi insanın Bir bıçak saplayıp kurtulmak varken? Kim ister bütün bunlara katlanmak Ağır bir hayatın altında inleyip terlemek. Ölümden sonraki bir şeyden korkmasa, O kimsenin gidip dönemediği bilinmez dünya Ürkütmese yüreğini?
"Nasılsınız kardeşler?" "Dünyanın ufak tefek yaratıkları nasılsa öyle! Fazla mutlu olmamaktan mutluyuz."
"Ophelia; dediklerimi unutma." "Hepsi kilitli aklımda, anahtar da sende!"
Horatio, sen misin gelen? Benim, ama ne kaldıysa benden...
Tanrı evrenle zar atmaz; Kendisi'nin tasarladığı esrarengiz bir oyun oynamaktadır ve, muğlak ve karmaşık bir pokere benzetebileceğimiz bu oyunu diğer oyuncular* zifiri karanlık bir odada, boş kartlarla, her şeylerini ortaya koyarak, kuralları söylemeyen ve devamlı gülümseyen bir krupiyeyle oynamaktadır. *diğer herkes
"Ayaz devi gitti," dedi Odd. "Onu gönderdim. "Nasıl oldu?" diye sordu kartal. "Sihir," dedi Odd ve gülümsedi. Tabii sihir varlıkların istediklerini yapmalarına ya da istedikleri gibi olmalarına izin vermek demekse, diye düşündü.
Sayfa 71 - İthakiKitabı okudu
Reklam
Trenle yolculuk yapmayı özlememin şerefine olsun madem.
Evet, evet, haklısınız. Böyle bir mevsimde trene atlayıp yolculuk yapmak kadar rahatlatıcı bir şey yok şu dünyada.
"Babam yontulacak şeklin zaten odunun içinde saklı olduğunu söylerdi. Ona göre, tek yapman gereken, odunun ne olmak istediğini bulmak, sonra bıçağını alıp odunun istemediği her şeyi üstünden kazımaktı."
Sayfa 35 - İthakiKitabı okudu
Postuna büründüğün hayvanın bedeninde uzun süre kalırsan, ona benzemeye başlarsın.
Sayfa 33 - ithakiKitabı okudu
"Döndüğünde aynı olacak mı?" diye sordum. Yaşlı kadın, kainattaki en saçma şeyi söylemişim gibi tuhaf bir kahkaha attı. "Hiçbir şey aynı kalmaz," dedi. "İster bir saniye olsun, ister yüz yıl. Her şey devinir, dönüşür, değişir. İnsanlar da okyanuslar kadar değişkendir."
Sayfa 192Kitabı okudu
"Canavarlar çeşit çeşittir. Bazıları insanları korkutur. Bazıları insanların uzun zaman önce korktuğu şeylere benzer. Bazı canavarlarsa insanların korkması gereken ama korkmadıkları şeylerdir."
Sayfa 134Kitabı okudu
"Canlıların sorunu bu," diye devam etti. "Uzun süre dayanamıyorlar. Bir gün yavrular, ertesi gün yaşlı. Sonra anılara karışıyorlar. Anılar silikleşiyor, birbirine karışıyor ve kaybolup gidiyor..."
Reklam
Efsaneleri severim. Ne yetişkinler ne çocuklar için yazılmışlardır. Bu tür ayrımın ötesindedirler. Neyseler odurlar.
Sanatla uğraşıyorum, bazen gerçek sanat eserleri üretiyorum ve bazen ürettiğim şeyler, hayatımdaki boşlukları dolduruyor.
Çünkü insan beyni - görülmek istemedikleri müddetçe - Savaş, Kıtlık, Kirlilik ve Ölüm'ü görecek şekilde yaratmamıştır ve onları görmemek konusunda o kadar iyidir ki, dört bir yanı sarmış olsalar bile görmemeyi başarır.
Sayfa 368Kitabı okudu
"Ah, nasıl korkunç bir oyundu bu böyle! Zekice hileler icat ettikçe, herhalde sanatçıların eser yaratırken hissettiği mutluluğu; hilemi hayata geçirirken sanatkarca bir heyecanı ve gerginliği, nihayet hedefime ulaştığımda tarifsiz bir tatmini duyuyordum; erkek ve kadın kurbanlarımın, bir katilin huzurunda olduklarını bilmeksizin kana bulanmaları, delice çırpınarak can çekişmeleri bana başta nasıl da büyük bir haz vermişti!"
Sayfa 129Kitabı okudu
İnsan ruhu keşfedilmemiş karanlıklarla dolu. İçimizde uyuyan şeytanları göremeyiz. Birtakım psikolojik savunma mekanizmaları, onları bizden gizler. Bu sistem çökebilir.Tek vesileyle yoldan çıkabiliriz. Sağ duyu nedir ki? Bir alışkanlık.
Tarihteki pek çok zafer ve trajedinin insanların özünde iyi ya da kötü olmasından değil, insan olmasından kaynaklandığını bilmek, insanları anlamaya yardımcı olacaktır.