Şizofren, tembel, dik kafalı çocuk ve gençler olarak kenara ittiğimiz başarısız bireyler, bize bir çıkış yolu göstermektedir. Onların çaresizlikleri, kendi özsaygımızı kazanmak için söylediğimiz sevgi yalanı yüzündendir. Bu, içimizdeki canlı olma hissine değil, gücümüze ve önemimize olan bir özsaygıdır. Tıpkı Sofokles'in Filoktet adlı dramında olduğu gibi: Neoptolemos, üstü başı pis kokan, ama yine de gururlu bir başarısız birey olan Filoktet'e bütün kalbiyle destek olur ve onu tekrar insanlığa döndürür. Edmund Wilson, "Filoktet" adlı araştırmasında (1965) şöyle demiştir: Odysseus, özürlü Filoktet'i insan yerine koymaksızın, onun insanüstü gücünü kolayca ele geçirebileceğine inanır. Ama böyle bir yönteme başvurmak, bu işi yerine getirmekle görevlendirilen Neoptolemus'un doğasına tamamen aykırıdır, çünkü "o karşısındakini sadece insan olarak görecek kadar temiz kalpli, saf ve insancıldı. Filoktet'e bir canavar veya sadece bir amaca hizmet ettiği için değer verilen sihirli bir nesne gözüyle bakmadı... Böylece Filoktet'in inadını kırarak onu iyileştirdi ve serbest bıraktı."