Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.26
Selam
İlk etaplarda bilmediğim kelimelerin yoğunluğundan biraz zorlansamda devamında keyifli bir okuma oldu.
Hüseyin Rahmi Gürpınar bu eserinde başta hikaye ile başlamış. Olur da hala anlamayan olduysa verdiğim mesajı diye sonda bir kaç sayfalık açıklayıcı bölümde eklemiş.
#kitabınkonusu
Kitaba Agop ile Kirkor adında iki ermeni arkadaşın diyaloglarıyla, birbirleriyle atışmalarıyla başlıyoruz. Bozuk Türkçeleriyle ve ne kadar sadeleştirilmiş de olsa dönemin dilinin ağırlığıyla buraları anlamakta güçlük çektim. Olaya efsuncu baba olarak dile getirdikleri Enveri ekleniyor. Enveri tılsımlarla, büyülerle uğraşarak define peşinde koşmaya ömrünü adamış bir adam. Herşeyini belli saatlerde yapan uğursuz gördüğü saatlerde, günlerde adım dahi atmayan bir adam.Agop ve Kirkor ile karşılaşınca biraz sorgulayıp onların define bulmak için okuduğu kitaptaki iki melek ( Mahur ile Lahur ) olduğuna kanaat getiriyor. Bizim avanaklarda bize de iş düşer diye baba baba etrafında pervane oluyor. Efsuncu babanın birde kızı var kızına sevdalı bir de genç var. Tabi kendince bazı ritüellerden geçirip uygun değil diye kızı vermiyor. Ve bu gençte sevdiği kızı almak için Efsuncu Baba'ya bir oyun oynamaya niyetlenir. Bu oyundan Agop ile Kirkor da nasibini alır. Yazar o dönem böyle hurafelere inananları eleştirmiş. Ve hala da bunlara inananların bitmediği bir dönemdeyiz. Güzel keyifli bir okuma oldu. Keyifli okumalar.
“Her insanı hatta her toplumu hoşlandığı yemle avlarlar.”
Efsuncu Baba büyüyle,simyayla,tılsımla uğraşan;define aramak,madeni altına çevirmek,yıldıznamelerden âlemin sırrını çözmek gibi heveslere kapılmış bir zat-ı muhteremdir.Onun dünyasını batıl inançları şekillendirir,her adımını bu hurafelere göre atar.Eline yeni bir kitap geçer ve macera burada başlar.Hüseyin Rahmi Gürpınar dönemi ve olayları kendine has olan tarzıyla oldukça mizahi bir dille anlatır.Her şeye körü körüne inanmamak gerektiğini ,batıl inançları olan insanlara olan bakış açısını yaptığı eleştirilerle ince ince işlemiş diyebilirim ..Ama genel olarak kitabı sevip sevmeme ikilemindeyim hâlâ ..Konu olarak harika fakat dili ve kitabın akışı beni biraz sıktı ,sonlarda biraz barıştık diyebilirim ..Türk edebiyatı klasiklerine başlamak için doğru bir kitap olmaz bu konuda da uyarımı yapayım..Konu bakımından sonu çok güzel mesajlarla bağlanmıştı sevdim ..
Son olarak her zaman olduğu gibi vardığımız sonuç ;her ne olursa olsun cahilliklerle savaşmanın yolu akıl ve bilimdir,bundan şaşmayalım..Herkese kitap dolu günler diliyorum …
Agop ile Kirkor, attığı her adıma, her hareketine kendince bazı inançlarına göre karar veren Ebulfazl Enveri Efendi ile karşılaştıklarında Binbirdirek'te iplik eğirmekte, şarkılar söylemektedirler. Daha sonra Efsuncu Baba diye hitap edecekleri bu tedirgin adam ise eline geçen gizemli bir kitaptan varlığını öğrendiği büyük bir definenin, içi ganimet dolu bir altın buzağının peşindedir. Tek ihtiyacıysa ona yardım edecek iki melektir.
Kitap, dönemin toplumsal ve siyasi sorunlarını ele alan bir hikayeyi anlatıyor. Roman, ana karakter Efsuncu Baba'nın hayatını ve etrafındaki insanları anlatıyor. Efsuncu Baba, insanların dileklerini gerçekleştirdiğine inanılan bir kişidir. Ancak, bu gücünü kötüye kullanan kişilerle de karşılaşır ve bu durum onun hayatını etkiler.
Kitap, toplumun çeşitli kesimlerini ve insan ilişkilerini derinlemesine ele alır. Roman, insanların dileklerinin gerçekleşmesiyle ilgili inançları, umutları ve hayal kırıklıklarını yansıtır. Aynı zamanda, toplumsal adaletsizlikleri ve insanların güç arayışlarını da eleştiriyor.
Servet-i Fünun dönemi bağımsız yazarlarından ve ilk naturalistlerinden Hüseyın Rahmi Gürpınar mizahi bir dille bayağı bayağı siyasi ortamı ve özellikle Enver Paşa'yı eleştirmiş bu minicik romanında. Sarıkamış 'ta ölüme yolladığı gencecik canlar için ağıt yakmış romanın sonunda.
Bu sefer biraz tersten başladım romanı yorumlamaya. Zira o dönemde olaylara bu kadar eleştirel yaklaşmak için yürek lazımdı. Bu da Gürpınar'ın kendisinde ziyadesiyle mevcutmuş.
Roman iki Ermeni iplikcinin orta oyununu aratmayan replikleriyle başlıyor. Bu kısımlar çok komik ve eğlenceli. Hem şiir hem de şarkı dünyasına eğlenceli göndermeleri var. Aslında burada Hüseyin Rahmi'nin iç sesini duyarız. Daha sonra Ebulfazl Enveri ile birlikte romandaki asıl konu başlar. Enveri sihir, büyü ile uğraşan bir zattır. Okuduğu bir büyü kitabında Binbirdirek'te iki melekle karşılaşacağı ve onların sayesinde emellerine ulaşacağı yazar. Binbirdirek'te sırf daha serin diye iplik egiren Agop Ve Kirkor 'u iki melek zanneder ve onlara iş teklif eder.Paraya ihtiyacı olan iki Ermeni'de teklifi kabul eder ancak asıl sorun bu değil;Enveri'nin kızını isteyen damat adayıdır.
Yazar romanda batıl itikadlarin pençesine düşmüş, bilimden uzaklaşmış kişileri toplumcu gerçekçi bir bakış acısıyla eleştirir.
Eserleri defalarca filme çekilen, örgü örmeyi çok seven,bol kadınlı bir evde büyüyen, sokağın -mahallenin dilini çok iyi bilen yazarımızı okuyun. Bir demlik zaten...
Efsuncu Baba - Hüseyin Rahmi Gürpınar
Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın 1924 tarihli Efsuncu Baba adlı romanının günümüz Türkçesine uyarlanmış halini okudum.
Efsuncu Baba büyüyle, simyayla, tılsımla uğraşan ; define aramak, madeni altına çevirmek, yıldızlardan alemin sırrını çözmek gibi heveslere kapılmış bir zat-ı muhteremdir. Onun dünyasını batıl inançları şekillendirir, her adımını bu hurafelere göre atar. Eline yeni bir kitap geçer, istanbul'un bütün defieleri şifreli halde bildirilmiştir bu kitapta. Defineye ulaşmak için tılsımı kaldırması gerekir, bu da Binbirdirek'teki anahtarı ve kendisine yardımcı olacak insan suretinde iki meleği bulmasına bağlıdır. Böylece Kirkor ve Agop'la tanışırız. Karın tokluğuna çalışan, ortaoyunundan fırlama bu iki komik tip Efsuncu Baba'nın karısı ve kızıyla yaşadığı konağa taşınır. Entrika giderek tüm aileyi sarar.
Hüseyin Rahmi Gürpınar’dan okuduğum 3.kitap Gulyabani, eğlenceli anlatımı ile halk arasında yaygın olan batıl inançları aynı zamanda eleştirel bakış açısıyla ele alan güzel bir eser. Konusundan kısaca bahsedeyim: Muhsine adında genç bir kadın, bir tanıdığı tarafından hizmetçi olarak çalışmak üzere şehrin uzağında bir “köşk”e götürülür. Ancak Muhsine, daha yola çıktıklarında bu köşkün cinli, perili bir köşk olduğunu öğrenir. Bu köşke adım attığı dakikadan itibaren başına türlü türlü olaylar gelir. Merak uyandırıcı ve sürükleyici bir kurguya sahip. Batıl inançları konu edinmesi açısından okurken “Efsuncu Baba” kitabını çağrıştırdı. Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın diğer eserlerinde olduğu gibi burda da kurgu halka özgü konuşma tarzı ile işlenmiş ki bence HRG kitaplarının ilgi çekici olmasını sağlayan bir kriter. Merak içerisinde zevk alarak okuyup bitirdiğim güzel bir kitap oldu. Tavsiye ederim
En az sevdiğim Gürpınar romanı olmakla beraber yine de beğenirim. Olay örgüsü nispeten daha zayıf ama mesajları hala çok derin bir kitap. Özellikle, tüm çağdaşları batılı aşk safa düşkünüyken bunu dert edinmek bile büyük başarı. Gürpınar bizim gururumuzdur.
Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın heyecanla okunan sona gelince hiç beklemedik bir şekilde biten bir kitabı. Efsuncu baba da buna benzer bir üslupla yazılmış. Ama bence gayet hoş. O dönem edebiyatının aşk, batı hikayelerinden sıkıldıysanız güzel bir eser :)
Efsuncu Baba harikaydı. Bir kitap düşünün ki, okurken film havasına sokup, sizi o döneme götürsün, zekice ve gayet esprili bir dilde olsun. Tebessümden bahsetmiyorum bazı yerlerde kahkaha attıran cinsten. Daha ne istenir ki.
Okuduğum kaçıncı kitabı bilmiyorum ama bildiğim şey şu ki, ben bir Hüseyin Rahmi hayranıyım. Okumalarımda dönüp dolaşıp ona çıkıyor yolum. Aslında arka arkaya tüm eserleri bitirebilirim fakat kendime hakim oluyorum. Ara ara okumaya çalışıp zamana yayıyorum. Hepsini tüketirsem boşluğa düşerim. Kitaplığımda hala okunmamış, beni bekleyen eserleri olduğunu bilmek çok güzel...
