'' Merak ettim, Profesör, acaba teftişinizin tarihi ve saatiyle ilgili notumu aldı-''
''Bellin ki almışım, yoksa size sınıfımda ne aradığınızı sorardım' ' dedi Profesör McGonagall
''Ehem, ehem''
''Merak ediyorum'' dedi Profesör McGonagall soğuk bir hiddetle Profesör Umbridge dönerek''Beni ikide bir keserseniz, öğretme yöntemlerim konusunda nasıl fikir edineceksiniz? Şunu söyleyeyim, genellikle ben konuşurken insanların konuşmasına müsaade etmem.''
Sayfa 366Kitabı okudu
Hatırat üzerine yazılı çok az metin görünce rahmetli Kadir Mısıroğlu'nun " hâtıralar, şahsî bir macera gibi görünseler de fikri, ic- timaî ve siyasi vukuat ve şeraitin layıkıyle anlaşılıp değerlendirilmesinde en ehemmiyetli unsurlardır. Bunun için haurat bırakan şahsın tabiatiyle büyük ve ehem- miyetli hadiseler içinde bulunmuş olması gerekir. Bu sebepledir ki "hâtırat" türünden eserler, günümüzde tarih ilmi için en esaslı kaynaklardan biri olmuştur." sözü aklıma geldi.
ben rastgele yürürken nasıl bir şanssa park gördüm şuanlık aktif olamam sanırım knkcım sen takıl ehem -Eymen
Kurda kuzu teslim edilmez
''Kuzuya rakı içirmişler
kurdun evini sormuş''
Sonra işte, kurda doğru yürürken
kendine gelmiş ve
'ehem, kem küm' demiş..
Aşkta sanırım böyle.
Diğer yaygın bir yanlışımız ise "mühim" ile "ehem"i birbirinden ayıramamak... Önümüze iki seçenek gelse hangisini öne almalıyız? Bir karar verecek olsak hangisini tercih etmeliyiz? Bunlara karar verirken bu iki kavramı aklımızda tutmalıyız. "Mühim", "önemli" demek; "ehem" ise "en önemli" demek. Tabiidir ki kişi en önemliyi, önemliden önce tutmalıdır. Mesela, bir habercinin bir kazayı görüntüleyeceğim diye yerde yaralı yatan yaralıya bakmaması olmaz. Burada "ehem", insan canını kurtarmaktır; "mühim" ise haberciliktir. İşleri önemine ve aciliyetine göre sıralamayı bilmeliyiz. Bunu ıskalarsak hayatî hatalara yol açabiliriz.
