Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.15
Seyyahın gözüyle bu coğrafya
Kitap 9 bölüm, önsöz, dizin kısımlarıyla birlikte 118 sayfadan oluşuyor.
Kitap iç sayfada yer alan, "Misafirperverlik ve nezaketleriyle
yolculuğumu mümkün kılan Türk Sultanının sivil ve askerî memurlarına ithaf olunmuştur" diyerek başlıyor.
1899 yılında seyahate başlar ve Suriye içinde gerekli izinler alınamadığı için, daha önce
Andrew Leatherbarrow'un kaleminden ilk defa bu konuyla ilgili okuma yapmak isteyen kişiler için yazılmış keyifli ve bilgilendirici eserlerden biri.
Yazar bu konulara ilgisi sebebiyle bolca araştırma yaptığını(kaynakça belirtiyor, doğruluğundan emin olmadıklarını da dipnot ile belirtiyor) ve Çernobil'e gitme imkanı yakaladığını belirtiyor. Bu bağlamda kitap, sırasıyla bir bölüm yazarın gezisi bir bölüm çernobil nükleer felaketi üzerine oluyor. Tabi kitabın başında diğer önemli nükleer felaketler ile ilgili yüzeysel bir bilgi aktarımı da bulacaksınız. yazarın dili gerçekten kişiyi çekiyor. Minacraft, stalker oyunları, metro serisi(yanlış hatırlamıyorsam) gibi şeylerden de bahsettiği küçük sekanslar dilin okuyucu için dengelenmesini sağlıyor kanımca. seyahat bölümleri de genel olarak öyle tabi.
Olabildiğince objektif, çıkarsamalar yaptığı didaktik bir eser. ek olarak kitabın sonunda bulabileceğiniz bazı resimler de mevcut. haricinde ise bütün gezi sırası fotoğraflarını paylaştığı bir web sayfasını da belirtiyor kitap içinde.
Kitabın bu konuya ilgisi olup özellikle ilk defa adım atacak okuyucular için ideal bir kitap olduğunu söyleyip tavsiye edebilirim. bunu okuyup ardından yakın zamanda çıkan diziyi izleyin, belki ardından gerçeğe yakın haritalandırma yapılan Chernobylite oyununa da bakabilirsiniz.
Önce garipsediğim sonra gittikçe içine çekildiğim #psikolojikroman #bakiretablolar kitabıyla karşınızdayım. Başta gerçekten olayı idrak edemedim çünkü kısa olarak yazılmış ilk 4 bölüm pek bir anlam ifade etmedi. Sonra kitabı bırakamayıp merakıma yenik düştüm.
Göktan adlı karakterin karışık ve anlamsız görünen sanrılarıyla birlikte doktoru Selçuk
Herkese merhaba!
Bu kitapta 8 alt bölüm yer alıyor. Kitabın açılışı sosyolojinin bir bilim olarak tarihçesini kısaca okura aktarıyor. Sonrasında ise bu tarihsel süreç düzleminde tarih-sosyoloji, doğa bilimleri-sosyoloji, soyut bilimler-sosyoloji vb. ikilikler hatta çapraz sorgular üzerinden sosyolojiyi açıklamaya, anlatmaya, irdelemeye ve tartışmaya başlıyor. Bu kitapta bulabileceğiniz diğer kavramlar ise şunlar: sosyal organizma, sosyal uzlaşma, sosyal dayanışma, sosyal kontrol, kültür, kolektif zihin, sosyal zihin, sosyal bilinç ve daha niceleri. Kitabın son bölümünde ise sosyal araştırmaya ilişkin detaylar yer alıyor.
Bunlara ek olarak, bir de, örnek çalışmalar ve araştırma yöntemleri, çalışma başlıkları ve tartışma konuları derlemesi de yer alıyor.
Hacim olarak küçük olmasına rağmen okurken birçok kavram ile karşılaşacağınız bu kitap, yan okumalarla desteklendiğinde daha anlamlı olacaktır. Her ne kadar giriş gibi görünse de yoğunluğu nedeniyle daha ziyade bir öz hissi bıraktı bende.
Sosyolojiye ilgi duyanlara önerimdir.
Kitaplarla kalın!
İnsanlık tarihine hep bir ilgi duyardım, tarih derslerini de severdim açıkçası. Sapiens'i bir arkadaşımın tavsiyesi üzerine okudum, söylediğine göre çok fazla şey öğrenmiş o kitaptan. Ben de okurken hiç bilmediğim deryalara doğru süzülür gibi hissettim ama bu his yarım bir duyguydu. İnsanlık tarihin resmi parça parça olarak verilmişti o kitapta. Sonra Yuval Noah Harari'nin Sapiens'te birkaç yerde Tüfek, Mikrop ve Çelik'ten alıntı yaptığını ve kitabı öven bir cümlesi olduğunu öğrendim. Bunun üzerine bu şaheseri okumaya başladım.
Kitaptaki her bölüm bence ayrı güzel. Eski insanların, avcı-toplayıcıların yaşamları, yabani hayvanları evcilleştirme ve onun zorlukları, kıtaların birbiriyle kültür-yazı-dil gibi belli başlı ticaretleri ve bunların çok daha fazlasını bu kitapta buldum. İnsanlık tarihinin o çok aradığım tamamlanmış resmini genel hatlarıyla bana sundu bu kitap. Kitaplığımda duracağı için de ayrı mutluyum, unuttukça bazı bölümleri açıp açıp okumak istiyorum.
Ayrıca yazarın en sonunda ek okumalar diye kaynak belirtmesi çok düşünceli bir hareket olmuş. Bu kitaptan sonra oradaki kitapları da okumak istiyorum.
Uzun lafın kısası; her sayfasında ayrı bir bilgi denizi olan ve bu bilgileri anlaşılır dilde anlatan, insanlığın tarihini büyük sorularla ve büyük ve büyük cevaplarla aktaran çok güzel bir kitaptı. Yürekten tavsiye edilir.
Kitabı daha bitirmeden yorum yazmak istemezdim ancak yazmam gerekti. Bölüm içerisinde yapılan bir çok alıntı ingilizce olarak kalmış. İlla Orijinal metni vermek gerekiyorsa bu tercümeden sonra, mümkünse dipnot veya ek olarak verilir. Yazar ya sonradan çeviririm deyip akabinde unutmuş ya da İngilizceden çevirememiştir. Her iki sebep de geçerli değil bence. Saygısızlık olarak yorumladım.
Ayrıca ilk bölümde metin daha çok altbaşlık taşıyabilir böylece daha rahat okunabilir.
