Nesnelerin gereksinimler, kullanım değeriyle olan ilişkilerinden çok simgesel değiş tokuş değeri, sağladıkları toplumsal prestij, neden oldukları rekabet duygusu hatta yol açtıkları sınıfsal ayrımcılıktan söz etmek daha doğru olacaktır.
Sayfa 3 - Boğaziçi üniversitesiKitabı okudu
Veblen, egemenlik altına alınan sınıfların en önemli görevlerinin çalışmak ve üretmek olmakla birlikte aynı anda (aylaklık yapmalarına izin verildiği zamanlarda, yalnızca) herkese efendinin sahip olduğu yaşam standartlarını göstermek olduğunu söylemektedir. Kadınlar, "hizmetçiler", evdeki bütün hizmetliler sahip olunan statüyü sergilemeye yaramaktadır. Bu kategoriler de tüketim sürecine katılmakla birlikte bu işi evin efendisi adına yapmaktadırlar. Ortalıkta aylak aylak dolaşmaları ve hiçbir iş yapmamaları, efendilerinin zenginliği ve şaşaalı yaşantısının bir kanıtı olarak algılanmaktadır. Bunlar kula ya da potlaç'taki nesnelerin sahip olduklarından farklı bir ekonomik işleve sahip olmayıp, amaçları bir değerler hiyerarşisi oluşturmak ve sürdürmektir. Veblen, bu bakış açısı doğrultusunda kadının ataerkil toplumdaki konumunu çözümlemekte ve tıpkı köleyi besleme nedeninin onun karnını doyurmak değil çalıştırmak olması gibi; kadının gösterişli giysilere sahip olmasının nedeni onun güzel görünmesini sağlamak değil, bu ihtişamlı giysiler aracılığıyla ait olduğu efendinin/ erkeğin sahip olduğu toplumsal iktidar ve ayrıcalığı kanıtlayabilmektir. Bu "vekaleten tüketim" nosyonu hayati bir öneme sahip olup, bizi, şu tüketimin kişisel haz alma (her ne kadar kadın güzel olmaktan dolayı bir haz alıyorsa da) duygusuyla hiçbir ilişkisi olmadığını kanıtlayan, ancak toplumsal aktörlerin davranışlarını daha onların bilinç süzgecinden geçmeden önce belirleyen temel bir toplumsal dayatma biçimi olarak görüldüğü varsayımına göndermektedir.
Sayfa 3 - Boğaziçi üniversitesiKitabı okudu
Reklam
Başka bir deyişle bireyler umut edebileceklerini bildikleri için umut etmektedirler. Yine de çok fazla bir umuda kapıldıkları söylenemez zira bu toplumun özgürce yükselme arzusunun önüne aşılması olanaksız engeller koyduğunu bilmektedirler. Buna rağmen sahip olabileceklerinden fazlasını istemelerinin nedeni, içinde yaşamakta oldukları ortamın dinamizm ve gelişmeye dayalı bir ideolojinin egemenliği altında bulunmasıdır. Ulaşmayı bekledikleri yaşam düzeyi kesinlikle olgularla beslenen bir gerçekçilikle toplumsal yaşamı etkisi altına almış olan ideoloji tarafından beslenen bir hayalciliğin ürünüdür. Bu uzlaşmanın daha genelinde bütün bir topluma özgü içsel çelişkiyi yansıttığı görülmektedir.
Sayfa 17 - Boğaziçi üniversitesiKitabı okudu
Gerçek bir toplumsal başarıya (bu sık sık karşılaşılan bir durumdur) olduğundan daha abartılı bir görünüm kazandırdıkları, geleceğe yönelik çıkarsamalar yapılmasına neden oldukları zamanlarda bile, nesneler, insanın başarılı olmasını ve statü değiştirmesini sağlayamazlar. İnsanlar olsa olsa sahip oldukları nesnelerin arkasına gizlenebilir ve bunlar da çoğu kez çelişkili toplumsal özlemlerin ifadesi olabilir.
Sayfa 35 - Boğaziçi üniversitesiKitabı okudu
İthal ikamesinin ekonomi politiği devletten beklenen ana görevleri sıkı sıkıya belirlemiş, bu konuyu siyasi tartışmanın üstüne çıkarmıştı.
Sayfa 237Kitabı okudu
Kendini bir şeylerden yoksun bırakmak bir tür gösteriş biçimine dönüşmüş olup, tüketimle ilgili tüm açıklamalarda tüketime yalancıktan karşı çıkanların da aynı değerleri paylaşmalarına karşın hiyerarşik sıralamanın üst katmanlarında yer almak istedikleri söylenmektedir.
Sayfa 78 - Boğaziçi üniversitesiKitabı okudu
Reklam
239 öğeden 181 ile 190 arasındakiler gösteriliyor.