Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Hep yanlış insanlara Çok anlam yükledim dönüp baktığımda eksilen hep ben olmuşum en ufak bir cümleyi bile kurma gereği duymayan insanlara roman uzunluğunda cümleler kurup nefessiz kalmışım oldu mu bak şimdilerde ise herkesten her şeyden kaçar olmuşum kendi halime kendi dünyama dönmüşüm oysa öyle çok hayat doluydum ki gülmeyi kahkaha atmayı sohpet etmeyi en çokta yaşamayı seviyordum eski benliğimi kaybettim bulamıyorum her gün başka bir çirkinlik duymak her gün başka bir iğrençlikle uyuyup uyanmak ne acıymış ne nefret edilesi bir hal imiş yeni yeni anladım …‼️ Yastığa başımı koyduğum gibi uykuya dalmayı unuttum yarın için şunu yapıcam demeyi bıraktım ruh gibi oradan oraya savrulup yapmadığım hak etmediğim ithamlara maruz kalmaktan bıktım son demlerimdeyim sabrımın taşarsa ben bile kendimden korkuyorum 🍂
Yokuş
Harfler dışarıda kısa sürede kaybolup giderken kelimeler için asıl iş şimdi başlıyordu. Sokaklarda hiçbir cümlenin öğesi olmadan başıboş dolanan kelimeler, ilk anda şanslılarsa yoldan geçen bir yazara ilham olarak gidiyor; değillerse de yeni küfür arayışında olan birinin yarattığı küfre dâhil olup istemedikleri anlamlara bürünüyorlardı. Hatta Beyaz Saçlı İnsan bile onlarla başa çıkamadığı için yanlarına sinsice yaklaşıp güzel bir cümle kurma vaadiyle kandırıyor, sonra da en iğrenç cümlelerin içinde kullanarak morallerini iyice bitiriyordu. Bu kelimelerden bir de noktalama işaretleriyle beraber olanlar vardı ve bu durum onların kaderini derinden etkiliyordu. Zira yeni bir cümleye girmek için yanlarındaki noktalama işaretini de dâhil etmek zorundaydılar. Bu da yeni cümlelere dâhil olmalarını oldukça zorlaştırıyordu. Genellikle bütün cümlelerden ret cevabı alıyor, ardından da insandan olabildiğince uzak yerlere doğru yola koyuluyorlardı. Gittikleri yerde de birbirlerine eklenip çıkarak dünyanın en güzel cümlelerini oluşturuyorlardı. Sonra da yakınlaşmak isteyen cümleler bir araya gelerek paragraf halini alıyor, paragraflarının güzelliği karşısında da onları bir insanın okuyamamasını düşünerek kendi aralarında eğleniyorlardı. Üstelik isteyen kelimeler bu cümlelerden kendi iradesiyle çıkıp gidebiliyordu da. Kendinden bir kelime eksilen cümle anlamından asla bir şey yitirmiyor, diğerleri bu açığı hemen kapatıyordu. Ancak hiçbiri bu cümlelerden kolay kolay çıkmıyordu. İsteyen kelime, sadece bir süreliğine dinlenmek için çıkıyor; anlamını güçlendirdikten sonra yine aynı cümleye geri dönüyordu.
Reklam
Bazı cümleler bazı kelimeler...
Bir kadın seni seviyorsa sana aittir. Mutlaka bir fotoğrafın vardır bir yerinde odasının... onu kaldırtma! Bir kadın seni seviyorsa uyumadan önce dua ediyordur... senin adınla başlayan dualar... ve biten senin adınla... onu susturma! Bir kadın seni seviyorsa sana zarar veremez... yalnız genç adam, kadınlar vazgeçtikleri adamlara da acımayı
insane...
Büyük laflar edilebilir, hüzünlü, melonkolik ve kalbin orta yerini delip geçen cümleler. Ama tüm sarfedilen lafların hiç bir anlamı olmadığını, yani insanı değiştirmediğini, sadece anda sızı yarattığını, yada karşı kişide etkileyici bir iz bıraktığı doğrudur. İnsan, rutin hayatlarına devam ederler. Aynı şeylere kaygı duyar, dün düşünerek üzüldüğü
Geçip Giden (Fani)
Kendimizi uyuşturduğumuz mutluluk afyonları... Elimizde parçalanan, dokunduğumuzda dağılan anlar... Uçucu mutluluklar, geçici gözyaşları, tuttuğumuz yaslar ise hasar bırakıyor. Önceki gibi kulaç atamıyoruz hayata, nerede o inanmışlığın on sekiz yaşı. Soluyor bir şeyler, takvimlerden eksilen yapraklarla beraber. Saadet ne, hayat, insan ne anlamaya
Beyin boş olunca; kelimeler, cümleler füze hızıyla çıkar ağızdan. Çarpacak bir yer yoktur çünkü beyinde. Beyin dolu olunca; yavaş ve geç çıkar kelimeler ağızdan. Çünkü bir fikir çıkana kadar diğer fikirlerle çarpışır, beynin tüm kıvrımlarında yoğrulur, eksilen eksilir, artan artar ve sonunda bir şekil alarak çıkar ağızdan.
Reklam
Yarım Hikayeler
Günün sessiz vaktiydi. Ardından günler, sessizliğe bürünmeye devam edecekti. Hikaye bu sefer bilinmedik bir yerde kesiliyordu. Araya hiçleşmiş cümleler karışıyordu. Zaman hangi mevsimde durmuştu ki... Neden son durak gibi boş kalıyordu içimizdeki yollar... Varoluşumuz niye amansızca donakalmıştı. Ve mısralarım şu cümleler kadar ahmakça birşeyler
Aylın Altun
Hayat bir mektuba başlamakla bitirmenin arasında kurduğun cümleler aslında. Mektuba nasıl baslarsan öyle bitiremiyorsun. Eksilen cümlelerin oluyor ya da hah simdi aklıma geldi dediğin sona doğru söylediğin satırlar. Hayat sıradan bir mektup değil, yırtılıp yenisi yazılamaz. Hayat tam da savaşın ortasında yazılan bir mektup, yırtılamaz, yenisi yazilamaz, mürekkebin bittiginde hoscakal bile diyemeyebilirsin. O yüzden ne yazacağını yani ne yaşayacağını iyi seçmek zorundasın. Kotu şeyler bile yaşasan kalemin umut yazsın, elinde hep bir çiçek olsun. Hayatı ve gülmeyi sev.