Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ela Kayacan

Kendini hayatın içinde kalmaya motive edecek nedenler bulamadığında, yaşadığın acılar hayatını ele geçiriyor. Mühim olan yaşanan ne olursa olsun duygunun hakkını vererek, gerektiğinde yas tutmak, gerektiğinde neşeli olmak, gerektiğinde acı çekmek, bazen günlerce yataktan çıkmamak... Ama o an ne gerektiriyorsa onu yaşamak. Yaşanan ne olursa olsun ertlemeden halının altına süpürmeden yaşamak.. yas tutabilmek de dengeli bir yaşamın parçası.
Reklam
Hayatı anlamlı kılmak için
Yaşarken gönüllü olmayan, içinde bulunduğu anın yabancısı olur. Hayatını anlamlı kılmak için karlına çıkan zorluklarla mücadeleni gönüllü biçimde vereceksin. Bunu nasıl yapacağız Dünya da ki yerimizin izini sürerek, yaşama sebebini bularak. Biz kimiz hayattan ne istiyoruz Nasıl kabul görmekten mutlu oluyor, nasıl algılanmaktan nefret ediyoruz

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Uzun ve huzurlu yaşam için 5 öneri
1.Tüketimi azalt, yalnızca beslenme değil hayatın her alanında gereksiz tüketimden kaçın. 2.Güne erken başla, her gün yürüyüş yap. 3. Stresin değil sükunetin tarafında ol. İnsanın kolay sinirlenmemesini, her durumu sükunetle karşılamasını çok önemsiyorum. 4.Negatif düşüncelerden uzak dur. 5.Sonunda pişman olacağın eylemlerden kaçın.
sevgiyi aileden almayan çocuk kendini tehlike de hisseder.
Çocuklarınıza her zaman arkalarında olduklarını hissettirmenin yollarını arayın. Her zaman dönebilecekleri, açık bir kapı olduğunu gösterin. Yani onları koşulsuz sevin. Çocuklarınızı birey sayın, onlara sen bilmezsin türünde cümleler kurmayın ve küçük de olsa sorumluluklar verin.
Reklam
Olumsuzlukları da olumlular kadar sahipleneceğiz.
Hayatın ne tek bir doğrusu ne de tek bir yanlışı var. Ne zaman biteceğini bilmediğimiz bir zamanın içinde yaşamı yeşertmeye çalışıyoruz her birimiz. Bu sınırlı zaman içinde ene kadar çalışırsak ne kadar mutlu olursak, ne kadar sever ve sevilirsek o kadar iyi. Bu yolda inişler ve çıkışlar olur, sevinçler ve kederler olur. Yaşam sevincimizi perçinleyen ve enerjimizi sömüren bir çok olay yaşarız. Yeri gelir bir doğum bizi hayata bağlar, yeri gelir bir vefat haberiyle dünyamız başımıza yıkılır.
Üretmek isteyen insanın canı sıkılmaz. Boş vakitleri onu üretmeye şevk eder. Boş vakti olanın üretesi yoktur. Beenim vaktim vardı ama boş vaktim yoktu, o vakitlerin tamamı okumakla, yazmakla ya da başka bir etkinlikle geçti. İnsan kendini gerçekleştirebildiği ölçüde hayatta var oluyor.
Her şeyden önce kadının kendi dünyasının genişliği ona başarıyı getirir. İnsan bu dünyada aklı kadar yer kaplar. Zihin dünyası geniş kadınlar yaşadıkları hayatı başka taraflardan da görebilme kabiliyetine sahiptirler. Başarıya aç, gözünü yükseklere dikmiş bir kadının karşısında durabilecek bir güç yoktur. Bütün kısıtlamalara ve engellemelere rağmen kadınlar tarihin her döneminde büyük işler yaptılar.
Sayfa 163Kitabı okudu
Yetiştirilme kültürümüzle ilgisi. Aileleri tarafından kayırılarak büyüyen erkek çocukları benzer bir kayırmayı ilişkide oldukları kadından göremediklerinde konfor alanlarından çıkarlar. Bu konfor alanı ihlali, onları hiç bilmedikleri bir alana düşürür ve ne yapacakalarını bilemediklerinden şiddete başvururlar. Devletlerin tepkileri de buna benzerdir. Alışık olmadıkları protesto biçimleriyle karşılaştıklarında, en sert biçimde şiddetle müdahale ederler. İşte, ataerkil düzen dediğimiz şey tam olarak budur.
Sayfa 160Kitabı okudu
Toplumsal degerler ve anlayislar, bireyin hareket alanini belirliyor.
Sayfa 160Kitabı okudu
Reklam
"1914 yılında doğmuşum. Hayata gözlerimi açtığımda Birinci Dünya Savaşı başlamış. Aynı yıl Atatürk yarbaylığa yükselirken, Rusya, Osmanlı Devleti’ne savaş açmış. Avusturya-Macaristan Veliahtı Franz Ferdinand o dönemde hayata gözlerini yummuş. Yine, ne güzeldir; Orhan Veli ve Orhan Kemal gibi şahsiyetli edebiyatçılarımız da aynı tarihlerde doğmuş. Charlie Chaplin’in ilk sinema filmi aynı yıl vizyona girmiş. O tarihlerde İngiltere’de, Lordlar Kamarası tarafından ‘kadınların oy hakkı’ reddedilmiş. Kulağa masal gibi geliyor, öyle değil mi? Dile kolay: Dünyanın en uzun yaşayan insanlarından biriyim. Ne şanslıyım ki umudumu hep canlı tutarak, pişmanlıklardan azade bir ömür geçirdim. Hâlâ güzel bir konser, nitelikli bir tiyatro eseri ya da bir tablo karşısında heyecan duyuyorum. Sanat beni ilk günkü gibi heveslendirmeye devam ediyor, bilim keza öyle...
Kaliteli bir yaşam
“Hayata karışacaksın, sana ne iyi geliyorsa onu yapacaksın..” Hayattan zevk ala ala yaşamak için, herşeyden önce algılarımızı açık hale getirmeliyiz. Bizi dış dünyaya kapatacak her durum kaliteli bir yaşamı engeller. Kendini dünyaya kapatmanın en yaygın yolu ise yobazlıktır. Kendimize verdiğimiz en büyük zararı kökeninde bu yobazlık var. Bir düşünceyi hayatın merkezine koyarak onun dışındaki tüm seçeneklere kendini kapatmaya çok tehlikeli görüyorum. Dünyayı anlamak için her fikri dinlemeye açık olmak, onları değerlendirerek kendi doğrunı bulmak çok kıymetlidir. Bizler de bir fikre, bataklığa saplanmış gibi saklı kalmadan, sabit fikirli olmadan yeni fikirlere açık olmalıyız
Hayata karışacaksın sana ne iyi geliyorsa vaktini onunla dolduracaksın ilgi alanını seç ve ona vakit ayırmaya zihnini açık tut
Yaşamın evreleri
Düzenli ve mutlu bir aile yaşantısı insanın hayatı daha iyi konsantre olmasının önünü açıyor çünkü otuzlu yaşlar verimlilik yıllarımız. Bu yıllarda yaptığın işe kendini vermek sıkı çalışmak son derece önemli bana kalırsa bu yaşlarda kendimize sormamız gereken en önemli soru şu işimi ve hayatıma ne kadar seviyorum?
Ben hayata katılıp yaşamın içinde gelişmeyi sectim. İşte insana kabuğunu kırdıran insana hayal bile edemeyeceği yerlere sürükleyen bu merak ve hevestir
188 öğeden 31 ile 45 arasındakiler gösteriliyor.