'Yapıyorlar, ama ne yaptıklarının bilincinde değiller, birtakım alışkanlıklar edinmişler, ama bunu nedenini bilmiyorlar; ömürleri boyunca dolaşıp durdukları halde yollarını bulamıyorlar: kitleden ayrılamayan, koyun gibi onun peşinden gidenler için doğaldır bunların tümü.'
Romanlar, yazarlık yapan bir oyuncunun, okurlarının bir bütün oluşturan kişiliklerine batırdığı kamalardı...
Oyuncu, kamanın gücünü ve karşılaşacağı direnci iyi hesaplayabildiği oranda hedef aldığı kişiyi parçalayabiliyordu...
Vurulanlar - ne görkemli geliyor kulağa bu, ne açık, ne geniş ve cesur: "Boğulanlar," "Ezilenler," Yutturulanlar," "Çatlatılanlar." Bunlar nasıl da cimrice tınlıyor, sanki bedavaymış gibi.
"""...kitaplar dilsizdir, konuşurlar ama gene de dilsizdirler, görkemli olan yanları da budur, onlar konuşurlar ve sen de onları kulak vererek duyabileceğinden çok daha kısa 1sürede duyabilirsin..."""
Merhaba arkadaşlar.
Bazı kitaplar vardır; okursun ve bir şeyler alamazsın ondan. Bazı kitaplar vardır okursun ve bir şeyler alırsın ondan. Bazı kitaplar da vardır, okursun ve kendini bulursun onlarda. Canetti’nin bu kitabında ben kendimi buldum; özellikle birkaç konuda…
Ben ve ablamdan sonra doğan iki erkek kardeşim de halk dilinde ‘GECE KÖRLÜĞÜ’
Kurtuluş, hiç bir yerde yoktu; her şey yıkımdı; insan nereye saklanırsa saklansın, düşmanlar bulup çıkarıyorlardı; hayranlık duyulan uygarlıklar, haydutların, boş kafalı barbarların eliyle iskambil kâğıtlarından yapılma evler gibi yıkılıveriyordu.
Şimdiki yaşam, dünyanın bir merkezidir ve onun bir merkez olarak muhafaza edilmesini istiyor; eylemlerinin yükünü taşıyan ruh var olmayı sürdürse dahi, uçuculuğunu kabullenemiyorum.